Ülke gündemimizin ana konusu haline gelen önüne geçilemeyen TL’nin özellikle USD, EURO ve STG karşısındaki değer kaybı beraberinde birçok sıkıntıyı da getiriyor. Ülkemizde birçok yatırım aracı (emlak, konut, araba) yıllardır döviz cinsinden satılmakta ve bunları satın alan insanların çoğu da eğer kredi kullanmışlarsa dövizin düşük faiz oranından etkilenip taksitleri daha rahat ödenebilsin diye döviz cinsinden kredi kullanmıştır. Unutmayın ki bu krediler yeni kullandırılmadı. 10 yıla varan konut, taşıt ve ticari krediler mevcut. Yani 1-2 yıl önce örneğin 100,000GBP bir kredi çekildiğinde bunun TL karşılığı 350,000TL çekilmiş ve 2 yıl ödenmişse bile şuan bu kredi muhtemelen 85,000GBP seviyelerine düştü (varsayalım 10 yıllık 1 kredi idi). 2 yıl ödemesine rağmen kredi kullananın borcu 350,000TL seviyelerinden azalacağına 722,500TL seviyelerine çıktı. Yani hem 2 yıl ödeme yapıldı hem de borcu 2 katından fazla arttı. Bu borç yükü artışına ek olarak da kazancı aynı yaşam standardını sürdürmeye aynı elektrik, akaryakıt, aynı sosyal hayatını sürdürmeye kalksa oluşan hayat pahalılıkları nedeniyle ancak geçinebilir veya iş yeri ise işini ayakta tutabilir hale geldi. Peki önerilerimiz neler:
  • Acilen tasaruf tedbirleri alınız. Acil olmayan harcamalardan kaçınınız. Muhtemelen 2019 sonlarına doğru ülkemizde ve anavatan Türkiye’de bu sorunu çözmek için atılan adımlar orta vadede meyvelerini vermeye başlayacak ve 2019 sonlarından sonra içerisinde olduğumuz bu zor durum yavaş yavaş düzelmeye başlayacak.
  • Uzman birine konuşup döviz borcunuzu yapılandırınız. Piyasada konuşulanlardan duyduğumuz bazı bankalar yapılandırma konusunda pek yardımcı olmuyorlar. Veya vadeyi 1 yıl uzatalım diyorlar. Bizce gelirinizin eridiğini giderlerinizin artık gelirinizin %60-70’lerinde olduğu ve kalan kısmı ile de taksit ödeyebileceğiniz devir geride kaldı. Belki de artık aylık gelirinizin sadece %10’u artan kısım olacak ve bu kadarlık kısmı kadar düzenli taksit ödeyebileceksiniz. Düzenli kelimesinin altını çizdim çünkü taksit bu ay sıkışır öderiz mantığıyla yapılandırılmaz. Ben en kötü senaryoda bile düzenli olarak ne ödeyebilirim düşünülerek yapılandırılmalı. Tabi bu konu bankaların pek hoşuna gitmeyebilir. Bizce en uzun vadeyi yapılandırıp erken ödeme cezası olmayan bir yapılandırma modeli herkese sunulmalı.
  • Geçtiğimiz günlerde Creditwest genel müdürü İngiltere krizinde uygulanan ve şuan bu krizde bizleri rahatlatabilecek çok güzel bir formülden bahsetti. Interest only modeli. Bankalar izin verirse ticari kuruluşlar 2019 yılı sonuna kadar interest only modeli ile yapılandırma yapmalılar. Böylelikle bu düzelme sürecinde finansal pozisyonlarını daha iyi değerlendirebilirler ve ona göre doğru olan yapılandırma modelini yaparlar.
  • Interest only modeli ile 2019 sununa kadar yapılandırılan krediler sonrasında da 10 yıla kadar taksitli yapılandırma opsiyonu ile kolay ödenebilir hale getirilebilmeli.
  • Bu yapılandırma sürecinde bankalar isterse yapar gibi bir tavırları var. Bunun kuralları çok açık ve net bir şekilde tüketiciye haklarını savunabilmeleri için açıklanmalı. İsterse yapar değil talep gelmesi halinde mutlaka yapılacaktır olmalı.
  • Ülkemizde döviz mevduat faizleri çok yüksek. Birçok ülkede USD, EURO ve STG mevduat faizleri %1’in altında ülkemizde de bu rakam üst limit olarak %2.5’lara bankalar birliğinin ortak prensip kararıyla düşürülmesi irdelenmeli ve bu durum gerçekleşmesi halinde %4 kredi faizi ile döviz kredileri yapılandırılabilir. Şuan %12 ile döviz kredisi kullandırmış ve bu faiz oranında ısrar eden bankalarımız var. Bunun üstüne kendi anlaşmalı oldukları sigorta şirketleri ile yapmış oldukları hayat, işyeri sigortaları, BSİV ve diğer masraflarla bu rakamı %15’e bile yaklaştırıyorlar. Bu sürdürülebilir bir yaklaşım değildir. Acilen merkez bankamız bu döviz mevduat faiz oranları düzenlenene kadar ilk nazarda %8 olarak döviz kredi faizlerinin hesaplanmasını sağlamalılar.
  • Yine İngiltere’den örnek veriyorum: bankaların geçmişte aldığı yüksek faizler, sigorta kesintileri 10 yıl önce halka geri ödendi (Bakınız: PPI). Bizde en azından %12’lerle yıllardır faiz almış bankaların %8 olarak kredi açılış tarihinden borcun hesaplanması ve oluşan fark kadarlık bir kısmın kredilerden düşürülmesi sağlanmalı. Hatta son yıllarda kredi notu düşük olan kişilere ve firmalara yüksek faizle geri ödenmesi zor olan verdikleri bu kredilerden dolayı ciddi cezalar kesildi ve yaptırımlar yapıldı. Örneğin bunlardan biri olan kısa vadeli kredi sağlayıcısı ‘Wonga’ yüksek kazanımlar elde edemediği için kapatılma işlemlerini bu hafta başlatıldı https://www.wonga.com/ Bunun ana nedeni ucuz krediye ulaşamadığını bildiği kişilerin bu zayıf durumundan kendisine yüksek menfaat sağladığı için de İngiltere’de 200 milyon Sterlin üzerinde bir ceza ile cezalandırılmıştı.
  • Küçülmeyi deneyiniz. Elinizde fazla olanları satıp borcunuzu kapatmayı/azaltmayı deneyiniz. Veya değeri yüksek olan birşeyinizi satıp daha ucuzunu almayı ve borcunuzu kapatmayı veya borcunuzu küçültmeyi deneyiniz. Örneğin: pahalı bir aracınız varsa değiştirip daha ucuz bir araç alıp taşıt kredinizi kapatmaya çalışınız.
  • Borç baskısıyla strese girip 10 liralık malınızı 5 liraya fırsatçılara satmayınız. Belki kur belirsizliğinden ve faiz yükünden kurtulmak için küçük indirimler yapınız ama değerinin çok altında varlıklarınızı satmayınız.
  • Döviz ile ithalatı olan ve TL ile kredili satışı olan ticari bir kuruluş iseniz tahsilat sürelerinizi kısaltınız.
  • Ailenizle, çalışanlarınızla kriz yönetimi sürecini çalıştıracağınızı ve onlarında desteğine ihtiyacınız olduğunu anlatınız.
  • Acilen bankaların yöneticileri, sivil toplum örgütü liderleri, devlet yetkilileri bir araya gelip hep birlikte sadece bir kesimi koruyacak değil ama herkesin taviz verdiği ve uzun vadede en az zararla çıkmamızı sağlayacak sürdürülebilir formüller içerisinde görüşmeler yapmalı ve hızlıca bunları hayata geliştirmeliyiz.
Editör: TE Bilisim