Hür-iş genel sekreteri Ali Yeltekin, KKTC’nin geldiği noktada parlamenter sistemin iflas ettiğini belirterek, toplumun tüm katmanlarının başkanlık sistemini tartışması gerektiğini savundu Maliye Bakanı Denktaş’ın ekonomik protokol konusunda topu TC’nin Lefkoşa Büyükelçisine atmaya çalışarak içinden sıyrılmaya çalışmasının sistemin iflası anlamına geldiğine işaret eden Yeltekin, “Madem bizim sorunlarımızı büyükelçi çözecek, o zaman meclisteki 50 vekile ne gerek var!” dedi Süreyya ÖZDEMİR Hür-iş genel sekreteri Ali Yeltekin, son bir yıldan beri ülkenin içinde bulunduğu ekonomik açmaz ve hükümetin ortaya koyduğu performansı Yeni Bakış’a değerlendirdi. Ali Yeltekin hükümetin, asgari ücretlinin emeğini sömürdüğünü savundu Yeltekin sözlerini şöyle sürdürdü: "Hükümet, vatandaşlarına karşı sorumluluğunu yerine getiremiyor. Bu konuda söylenmesi gerekenler ise kesin ve nettir. Hükümetin, kamu reformu ile ilgili yaptıkları uygulama kesinlikle kamu çalışanların haklarını gerileteceği gibi kamusal hizmetlerin de aksamasını beraberinde getirecektir. 2018 yılında, Türkiye’de baş gösteren krize karşı hükümetimizin bir önlem almaması, halkımız açısından ekonomik krizin gittikçe derinleşerek artmasına neden olmuştur. Hükümet vatandaşların maaşlarından ve ücretle çalışan insanların yaşamına el atarak hak almaya başlamıştır. Kısacası hükümet, vatandaşına karşı acımasızca davranarak zengini vergilendirmeden garibanların elindeki paraları da almaya çalışmıştır. halk hakkının yendiğini bugün, akaryakıta, elektriğe, gıdaya ve kısacası her şeye zam gelmesiyle çok iyi bir şekilde öğrenmiştir. Hükümet her şeye zam yaparken, vatandaşın maaşına zam yapıldı mı? Tabi ki hayır. Hükümet bugün, kendi eliyle zenginleştirdiklerinden vergi alıyor mu? hayır. Buradaki ayrım neden yapılmakta? Korktukları için mi? bilemiyoruz." “Hükümet şu an cebimizdeki parayı da almaya çalışıyor” Ali Yeltekin, hükümet üyelerinin muhalefetteyken eleştirdikleri ne varsa onları uygular pozisyona geçtiğini belirterek, 4’lü koalisyonun icraatlarını eleştirdi. Yeltekin sözlerini şöyle sürdürdü: "4’lü koalisyon hükümetinin geçmişte söylediklerini, bugün ortaya koyduğumuz eylemlerde kelimesi kelimesine pankartlara aktardık. Bunları tüm halkımız da gördü. Şimdi geçim sıkıntısı çeken asgari ücretli kardeşlerimizin sıkıntılarını, tekrar tekrar dile getirmek istiyoruz. Asgari ücret bilindiği gibi 2019 yılının Şubat ayından itibaren, 3bin 150 TL brüt, 2 bin 740,50 TL de net olarak ele alındı. O günden bugüne kadar yani şubat, mart, nisan aylarını dikkate alırsak %20 hayat pahalılığı yaşandı. Fakat şu an asgari ücretle ilgili herhangi bir çalışmaları var mı? yine yok. Hükümet şu an cebimizdeki parayı da almaya çalışıyor. Bu yüzden kamuda örgütlü sendikalarımız ve federasyonlarımıza bağlı kamu iş sendikalarına bağlı eyleme katılıp destek verdik ve bundan sonrası için de destek vermeye devam da edeceğiz. " “Halk aynı şarkının nakaratını sürekli dinliyor" Açıklamalarında Maliye Bakanı Serdar Denktaş'ın ekonomik protokole yönelik yaptığı değerlendirmeleri de eleştiren Yeltek'in, Türkiye'nin Serdar Denktaş'ın tutumundan dolayı rahatsız olduğunu savundu. Ali Yeltek'in Serdar Denktaş'ın tutumunun yanlış olduğunu belirterek, "Eğer biz sorunlarımızdan çıkış yollarını büyük elçiye soracaksak bu hükümetin de bir gereğinin olmadığını düşünmüyorum." dedi. Yeltekin sözlerini şu şekilde sürdürdü: "4’lü koalisyon hükümetinin ekonomik protokol konusunu rafa kaldırdığını düşünüyoruz. Çünkü ekonomik protokol hakkında Serdar Denktaş'ın yapmış olduğu açıklamalardan Türkiye'nin rahatsızlık duyduğu kulağımıza geldi. Serdar Denktaş'a ekonomik protokol ile ilgili yöneltilen sorulara “bunları bana değil büyük elçiye sorun” demesi büyük bir ayıp. Sayın elçi burada misafir ve bir ülkenin temsilcidir. Eğer KKTC vatandaşları olarak her şeyi büyük elçiye soracaksak Sayın Serdar Denktaş'ın, hükümetin ve milletvekillerinin haftada beş saat işleyerek 20 bin TL maaş almasına ve bulundukları mevkilerde görev yapmalarına gerek yoktur. Buyursunlar gitsinler Türkiye parlamentosuna, bu konuda benim görüşüm bu yöndedir desinler. Eğer biz sorunlarımızın çıkış yollarını büyük elçiye soracaksak, bu hükümetin de bir gereğinin olmadığını düşünüyorum. Halkın sorunları karşısında kayıtsız kalan Sayın Denktaş'ın da vatandaş gibi asgari ücret alarak nasıl geçineceğini merak ediyorum. Artık vatandaş olarak hükümetin yaptıklarından ve aynı şeyleri söylemelerine o kadar alıştık ki, halk aynı şarkının nakaratlarını sürekli dinlemekten bıktı usandı." Artık başkanlık sistemini tartışmamız gerekmektedir “Parlamenter sistemin ömrünü yitirdiğini düşünüyorum, KKTC'nin başkanlık sistemini tartışması gerekmektedir. Parlamenter sistemin ömrü kalmadı, bundan sonra altılı, beşli hükümet, ikili hükümet hangi senaryoyu getirirseler getirsinler bu ülkede iş yapmayacaktır. Tekrar tekrar altını çizerek belirtmeliyim ki kesinlikle bizim artık başkanlık sistemini konuşmamız gerekmektedir. Ve bu sistemi hayata geçirirsek ancak iyi bir mesafe kat edebiliriz." “Toplum karanlığın içinden çıkabilmek için küçücük de olsa bir ışık arıyor” HÜR-İŞ Genel Sekreteri Ali Yeltekin, bu aşamada ülkenin seçimden fazla icraata ihtiyacı olduğunu belirtti. Yeltekin açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Bu ülkede erken seçim düşünmenin gereği yok, zaten hükümet var, fakat icraat yok. bizim isteğimiz belli, vatandaş olarak bizler yalnızca icraat bekliyoruz. Bize büyükelçi adres gösterilmeden, hükümetlerin icraat yapması gerekiyor. vatandaşın beklentisi budur. Yerel kaynaklarımızı sağa sola peşkeş çekip özelleştirerek pazarlamadan ehli insanlarla ve bilgili kişilerle bu ülkeyi düzlüğe çıkarmanın yolunu aramalıyız. Elimizdeki iki GSM operatörünün mukaveleleri uzatılmalı ve buralardan alınacak gelirler de doğru yerlerde yatırım olarak kullanılmalı. Limanlar ve elektrik konusunda da özelleştirmeler gündemdedir, bunların da sendika olarak takipçisi olacağız. Bu hükümet veya bundan sonra gelecek olanların bu ülkenin mi, yoksa kendi siyasi partilerinin geleceğini mi düşündüklerini iyi analiz edip bunları halkla paylaşacağız. Maalesef, toplumun mutsuzluğu sürekli artmaktadır ve vatandaş ülkesinden ümidini kaybetmeye başlamıştır. Gençler bu yüzden yine göç yollarına düşecektir. Bunların yaşanması bizi ciddi anlamda yaralamaktadır. Bir KKTC vatandaşı olarak, ülkede güven duyabileceğimiz siyasi bir kadronun kalmaması nedeniyle umudumuzu yitiriyoruz. Sendika ve federasyon genel sekreteri ve bir sivil toplum lideri olarak da her zaman bir umut var desek de, şu an bir umdun olduğunu düşünmüyorum. Karanlığın içinde kalan bir toplum var. Ve bu toplum o karanlığın içinden çıkabilmek için küçücük de olsa bir ışık arıyor."
Editör: TE Bilisim