Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (KTMMOB) bağlı Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO), yapılan hesaplamalarda denetimsizlik sonucu 2023 yılında kayıp kaçak su bedelinin 150 milyon TL’nin üzerinde olduğunun tahmin edildiğini belirterek, tarımda kullandırılacak suyun idaresi, ücretlendirilmesi ve paylaşımının yasal olarak yeniden düzenlenmesini önerdi.

Oda Başkanı Erkut Uluçam tarafından yapılan yazılı açıklamada, tarımdaki ana maliyetin yüzde 50’sinden 80’ine varan oranlardaki kısmını sulama giderlerinin oluşturduğu kaydedilerek, uygun üretim koşullarına sahip ülkede birçok ürünün kısıtlı su imkânı ve üretim maliyetleri nedeniyle üretilemediği ve ithal edildiği aktarıldı.

Açıklamada, Türkiye’den gelen su ile birlikte yaklaşık 40 bin dönüm alanda birçok bitkisel ürünün yetiştirilebileceği ancak sulama suyunun en etkin ve verimli şekilde nasıl kullanılabileceği konusunun gündeme geldiği belirtildi. Sulama suyunun kullanımı, üreticilere bölüştürülmesi ve fiyatlandırılmasının sulama birlikleri ve derneklerinin idaresinde olduğunun ve denetimsizlik ile kayıp kaçak su oranının “anormal” boyutlara ulaştığının ifade edildiği açıklamada, şöyle denildi:

5 milyar 430 milyon 161 bin TL’lik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi oyçokluğuyla kabul edildi 5 milyar 430 milyon 161 bin TL’lik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi oyçokluğuyla kabul edildi

“Tarımsal sulama suyunun ücretlendirilmesi ve kullanımı en hayati konudur ve birçok sulama birliğinde bu konu suistimal edilmekte ve Bölge Sular Komitesi tarafından da gerektiği gibi denetlenememektedir. Birçok sulama birliğinde, üreticinin ödenmemiş borcu bulunmamasına rağmen geçmişten gelen borç bahane edilerek fahiş fiyatlara su satılması bu durumun en büyük kanıtıdır. Geçmişten gelen borcun ne olduğu, hangi üretici tarafından ödenmediği, günlük su tüketim-elektrik maliyet oranı bilinmemekte ve belgelenememektedir.” 

-"Maliye Teftiş Kurulu sulama birliklerini, Bölge Sular Komitesini ve Kaymakamlıkları soruşturmaya almalı ve denetlemeli”

Tarımın ülke için önemine vurgu yapılan açıklamada, Türkiye’den gelen su ile atılım yapması beklenen tarımsal üretimin “su yönetimsizliği” nedeniyle hiçbir siyasi, ekonomik ve/veya çıkar grubuna kurban edilmemesi istendi ve su yönetimi konusunun “başıboş” kaldığı ifade edildi.

“Türkiye’den gelen suyun, sulama birlikleri tarafından 3,7 TL/ton fiyatla alınarak hiçbir ek maliyet harcamadan 10 TL/ton fiyatla üreticiye satılması matematiksel olarak izah edilemez ve aradaki farkın birilerinin cebine girdiğinden başka mantıklı izahı olamaz” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada, yapılan hesaplamalarda denetimsizlik sonucu 2023 yılında kayıp kaçak su bedelinin 150 milyon TL’nin üzerinde olduğu tahmini ortaya konuldu. Açıklamada, Maliye Teftiş Kurulu’nun acilen sulama birliklerini, Bölge Sular Komitesini ve Kaymakamlıkları soruşturmaya alması ve denetlemesi de istendi.

-Tarımda kullanılacak su için öneriler

Su yönetiminin mevcut ilgili yasayla kontrol edilemeyeceğinin açık olduğunun, su kullanımı ve ücretlendirilmesi konusunda acilen yapısal olarak düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunun kaydedildiği açıklamada, “Tarımsal amaçla kullanılan sulama suları kazanç kapısı olarak görülmekten çıkarılmalı ve en uygun maliyetle üreticinin kullanımına verilmelidir. Aksi takdirde yakın gelecekte üreten toplum olmaktan çıkarak sadece tüketici konumuna geleceğimiz aşikârdır. ZMO olarak önerimiz şudur ki, tarımda kullandırılacak suyun idaresi, ücretlendirilmesi ve paylaşımı yasal olarak yeniden düzenlenmelidir” ifadeleri yer aldı.

Açıklamada, “Tarımsal suyun yönetim ve idaresinin Bölge Sular Komitesi ve Kaymakamlıkların elinden alınarak yeni oluşturulacak ‘Tarımsal Sular Yönetim Kuruluna’ devredilmesi; tarımsal suyun kullanımı (kuyu suyu, baraj, gölet ve/veya Türkiye’den gelen su dahil) ile ilgili yasanın yeniden hazırlanması ve özellikle suyun fiyatlandırılmasında oluşabilecek maliyetlerin kalem kalem rayiç bedeller üzerinden belirlenerek olası suistimallerin ortadan kaldırılması ve tarımsal suyun kullandırılacağı alanlar ve kullanılacak su miktarlarının öncelikle ithalatı yapılan ürünlerin ikamesi ve ihracat değeri yüksek olan ürünlerin üretilmesinin sağlanması” istendi.