Yeni bir araştırmaya göre, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Kaliforniya eyaletinde uygulanan "bulut tohumlama" tekniğinin nihai sonucu olarak sıcak hava dalgaları Avrupa'ya ilerleyebilir.
Küresel ısınmanın 2050 yılına kadar sanayi öncesi döneme göre 2 C dereceye ulaşması halinde, bulut modifikasyonu İber Yarımadası hariç neredeyse tüm Avrupa'yı büyük ölçüde ısıtabilir. Araştırma, en büyük sıcaklık artışlarının İskandinavya, Orta Avrupa ve Doğu Avrupa'da olduğunu gösterdi.
Çalışmanın yazarları, bulguların endişe verici olduğunu çünkü bu tür yerel iklim değişikliklerine yönelik neredeyse hiçbir düzenleme bulunmadığını ve sonuçların tahmin edilmesinin zor olabileceğini söylüyor.
UC San Diego Scripps Oşinografi Enstitüsü liderliğindeki araştırma ekibinin bir parçası olan çalışmanın eş yazarı Kate Ricke, "Çalışmamız, bugün iklim riski yönetimi için umut verici görünen bölgesel iklim manipülasyonlarının, iklim değişmeye devam ettikçe etkisiz hale gelebileceğine dair ilk kanıtı sunuyor," dedi.
Ricke, iklim sisteminin henüz tam olarak anlayamadığımız karmaşıklığı nedeniyle, "Dikkat çekici bir şekilde, riski artırabilirler bile" diye ekledi.
Jeomühendislik nedir?
Jeomühendisler, insan kaynaklı iklim değişikliğinin bazı etkilerini dengelemek için çevreyi manipüle ediyor.
Yansıttıkları ışık miktarını artırmak için okyanusun üzerindeki bulutlara küçük su damlaları enjekte edilerek bulutların daha parlak hale getirilmesi (MCB) gibi uygulamalar da bu manipülasyonlara dahil olurken, seyrek de olsa dünyanın bazı bölgelerinde küçük ölçekli MCB deneyleri gerçekleştirildi.
Avustralya 2020'de, bulut parlatmanın Büyük Set Resifi'nde mercan ağarmasına neden olan ısınmayı azaltıp azaltamayacağını görmek için hükümet tarafından finanse edilen bir program başlattı. Kaliforniya'nın San Francisco Körfezi'nde de deneyler yapıldı.
Bu araştırma iklim üzerinde tespit edilebilir bir etki yaratacak kadar büyük olmasa da, bölgesel jeomühendisliğin yakın gelecekte bir olasılık olabileceğini gösteriyor.
Isınan bir dünyada jeomühendislik
San Diego'daki Kaliforniya Üniversitesi'nden bilim insanları, 2010 yılı iklim simülasyonlarını ve 2050 yılı projeksiyonlarını karşılaştırarak, ABD'nin batısını soğutmaya yönelik bir MCB projesinin yaratabileceği etkiyi gösterebildiler.
Bilim insanları, Kuzey Pasifik Okyanusu'nda biri Alaska yakınlarındaki ılıman bir bölgede, diğeri Kaliforniya yakınlarındaki subtropikal bir bölgede olmak üzere iki konum kullandı - her ikisi de ABD'nin batı kıyısındaki aşırı sıcaklık riskini azaltmayı amaçlıyordu.
Ekip, mevcut iklim koşulları altında MCB'nin ABD'nin batısındaki bölgelerde aşırı yaz sıcağı riskini yüzde 55'e kadar azalttığını tespit etti. Ancak, hem bu bölgede hem de Afrika'nın Sahel bölgesi gibi dünyanın diğer bölgelerinde yağışları önemli ölçüde azalttı.
Çalışmanın yazarları bu durumun, Atlantik Okyanusu'nda uzun bir döngü içinde suyu kuzeyden güneye ve tekrar güneye dolaştıran küresel bir okyanus taşıma bandı olan Atlantik Meridyonel Devridaim Dolaşımı'nın yavaşlamasının bir sonucu olarak ortaya çıkacağını belirtiyor.
İklim mühendisliği daha fazla düzenlemeye ihtiyaç duyuyor
Araştırmacılar, bu yapay iklim kontrol teknolojisi için daha fazla değerlendirme, yönetişim, yönerge ve politikaya ihtiyaç olduğunu söylüyor.
Çalışmayı gerçekleştiren ekibin bir diğer üyesi Jessica Wan, "Güneş jeomühendisliğinin uygulanabilir bir küresel uygulamasından hala çok uzaktayız ancak gezegen ısındıkça daha küçük ölçekli müdahaleler daha cazip hale gelebilir," dedi.
Bulguların, başlangıçta işe yarayan ancak gelecekte iklim koşulları nedeniyle başarısız olan bir yaklaşımla "en kötü senaryoda" neler olabileceğini gösterdiğine dikkat çeken Wan, "Bu en kötü durum senaryolarını tanımlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var, böylece sonuçlara karşı reaktif değil, proaktif olabiliriz," dedi.
Proaktiflik gelecekteki olası problemlere önceden müdahale etmeyi içeriyor.