Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıslı Türklere uygulanan ambargoların bugünün şartlarında uygun olmadığını, bir zulme dönüştüğünü ve bu zulmün artık son bulması gerektiğini ifade etti.
“Eğer adada adalet, sürdürülebilir bir anlaşma istiyorsak her iki tarafın da birbirine her bakımdan yanaşması gerekir, iki taraf arasında bir uçurum günü geldiğinde bir anlaşma için tehlikeler arz edeceğinden uçurumun ortadan kalkması lazım. Dolayısıyla bizim üzerimizdeki ambargo ve izolasyonların da ortadan kalkması gerekir” diye konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, bunu New York'ta hem
Genel Sekreter Antonio Guterres hem de görüştüğü diğer yetkililere aktardığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, New York temaslarını tamamlayarak yurda döndü. Tatar’ı adaya dönüşünde
Meclis Başkanı Zorlu Töre, Başbakan Ünal Üstel ile
Sağlık Bakanı Hakan Diçyürek karşıladı.
Ercan Havalimanı’nda New York temaslarını değerlendirdiği bir basın toplantısı yapan Cumhurbaşkanı Tatar, BM’nin 78. Genel Kurul toplantıları kapsamında bulunduğu New York’ta yoğun bir hafta geçirdiklerini ve farklı platformlarda yürüttükleri temaslarda Kıbrıslı Türklerin sesini, hakkını, hukukunu ve verdiği mücadeleyi duyurmaya çalıştıklarını ifade etti.
New York’ta çalışmalarını
Türk Evi’ndeki çalışma ofisinde yürüttüklerini kaydeden Tatar, orada çok sayıda ülke temsilcisiyle toplantılar yaptıklarını aktardı.
New York’a vardıklarında ilk önce TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TC Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve diğer yetkililerle istişarelerini yaptıktan sonra temaslarını sürdürdüklerini anlatan Tatar, milli davanın yürütülmesinde her zaman Türkiye ile uyum ve istişare içerisinde olduklarını kaydetti.
“Erdoğan’ın çağrısı Kıbrıs Türk halkına güç verdi; pozisyonumuzu güçlendirdi”
BM Genel Kurulu’na bu yıl da geçen yıl olduğu gibi
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın KKTC’nin bağımsızlığının tanınması ve uluslararası topluluğun KKTC ile ilişkiler geliştirmesi yönündeki çağrısının damga vurduğunu ifade eden Tatar, bu çağrının Kıbrıs Türk halkına güç verdiğini söyledi.
Bu güçlü mesajın pozisyonlarını güçlendirdiğini vurgulayan Tatar, “Bu çağrı aynı zamanda bizim kimsenin hakkında hukukunda gözümüz yok; kendi hakkımızı hukukumuzu yedirtmeyeceğiz anlamındadır. 60 yıldır süren federal çözüm defteri kapanmıştır. Artık yeni siyasetimiz, yani egemen eşitliğimiz ve eşit siyasi statümüz kabul edilmeden masaya oturulmayacaktır” dedi.
BM Genel Sekreteri Guterres’le 23 Eylül Cumartesi günü yaptığı görüşmede bunları ifade ettiğini söyleyen Tatar, ilk ağızdan Kıbrıs Türk halkının verdiği mücadeleyi, müktesep haklarını, son 60 yılda yaşananları ve Annan Planı ve Crans Montana toplantılarında Rum tarafının ne kadar gerçeklerden farklı bir şekilde masanın devrilmesine vesile olduğunu anlattığını kaydetti. Bir anlaşma olacaksa bunun iki devletin iş birliğiyle olabileceğini, iki devletli siyasetin zemininin de güçlü olduğunu Genel Sekreter’e aktardığını söyleyen Cumhurbaşkanı Tatar, “Bu zeminin altında geçmişte verdiğimiz mücadele yatmaktadır, müktesep haklarımız, özden gelen haklarımız, uluslararası anlaşmaların bize verdiği hak yatmaktadır” diye konuştu.
Güvenlik Konseyi kararlarına rağmen iki bölgeli iki toplumlu federasyon temelinde bir anlaşmanın artık gerçekçi olmadığını da Genel Sekreter’e ilettiğini ifade eden Tatar, “Kendisi de bizim pozisyonumuzu anladı, hatta Cenevre’de 2 yıl önce bunları benim ifade etmemle çelişkiler içerisinde nasıl kabul edilebilir noktasında ağırlığını koydu ancak dediği Güvenlik Konseyi kararları orada duruyor. Dolayısıyla eli kolu bir bakıma bağlı…” diye konuştu.
"Dayatmanın söz konusu olmadığını Genel Sekreter de söyledi"
BM kurallarına göre adada herhangi bir anlaşmanın müzakere edilebilir ve iki tarafça da kabul edilebilir olması gerektiğini, kimsenin baskı ile bir çözüm dayatamayacağını ifade eden Tatar, herhangi bir çözüm dayatmanın söz konusu olmadığını BM Genel Sekreteri’nin de söylediğini kaydetti.
BM Güvenlik Konseyi kararlarını uygulamak ve tarafları federal temelli bir müzakere masasına çekmek için özel temsilci tayinine karşı olduklarını da Guterres’e ilettiğini söyleyen Tatar, Genel Sekreter’in ise “şartlara bağlı olarak adada görev yapacak bir özel temsilcinin atanmasının düşünebileceğini“ söylediğini ifade etti.
“Bazı açılımlara vesile olabilmek için iş birliği önerilerimiz oldu”
New York’ta siyasetlerini devam ettirdiklerini, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün teyidiyle resmi müzakerelere geçilebileceğini vurguladığını aktaran Tatar, ancak Kıbrıs’ta bazı açılımlara vesile olabilmek için iş birliği önerileri olduğunu söyledi.
Zaman zaman iki taraf arasında iş birliği önerileri yaptıklarını ancak karşı tarafın Kıbrıs Türk tarafının statüsünü kabul etmediği için bu iş birliklerinin hayata geçmediğini anlatan Tatar, “Faydalı olabilecek bazı konularda iş birliği yapılabilir. Mesela düzensiz göç, doğal kaynakların araştırılması, yenilenebilir enerji, kabloyla enerjinin Türkiye üzerinde Avrupa’ya enterkonnekte bağlanması, mayınların temizlenmesi.. Eğer bu kabul edilirse iki lider ve Genel Sekreter'in görüşebileceğini söyledik. Bu samimiyetlerinin testi olacak. Çünkü Kıbrıs’ın uluslararası camia tarafından da kabul edilen esas gerçeği, adada iki ayrı halk, yapı ve demokrasi olduğudur” diye konuştu.
Tatar, “O zaman gelin buyurun eşitlik temelinde her iki halkın da faydalanabileceği bazı önemli konulara hep birlikte imza atalım ama Kıbrıs meselesi bir süre daha ta ki ortak zemin (egemen eşitlik) oluşansa kadar bekleyebilir” diye konuştu.
“Hem Genel Sekreter hem de bütün muhataplarıma Rum tarafının giderek dozunu artırdığı izolasyon, ambargo ve kısıtlamaların, Kıbrıslı Türklerin sesinin duyulmaması için alınan tedbirlerin Kıbrıslı Türkleri çökertmek ve dayatma bir çözüme zorlamak için samimiyetsiz bir yaklaşımın her yerde görüldüğünü söyledim" diyen Tatar, “Halbuki böyle olmasa herkes yoluna devam etse, gün gele adanın geleceği için her iki halkın da faydasına olabilecek iş birlikleri gelişebilir ve bir yerde bir anlaşma olabilir“ şeklinde konuştu ve bunları da Genel Sekreter’e söylediğini aktardı.
Tatar, çok verimli ve faydalı geçen New York temaslarında, ABD’de yaşayan Kıbrıslı Türklerle de bir araya geldiğini de ekledi.