Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan, toplumsal seferberlik çağrısında bulundu. Yerel kaynaklarla bütçede sadece giderlerin karşılanabileceğini kaydeden Atakan, tüm toplumu ilgilendiren, sağlık, eğitim ve ulaşım sorunlarının çözümü için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini vurguladı. Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan, toplumsal seferberlik çağrısında bulundu. Yerel kaynaklara göre hareket etmek zorunda olduğumuzu ve yerel kaynaklarla bütçede sadece giderlerin karşılanabileceğini savunan Atakan, tüm toplumu ilgilendiren, sağlık, eğitim ve ulaşım sorunlarının çözümü için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini vurguladı. Herkesin sorunlardan şikâyet ettiğini fakat fedakârlık yapmaktan kaçındığını söyleyen Bakan Tolga Atakan, ‘Yol Yoksa Seyrüseferde Yok’ görüşü altında birleşen her kesimden vatandaşları kastederek, “Hâlihazırda bir toplumsal birliktelik oluştu. Bu toplumsal birlikteliği olumlu şekilde değerlendirip kendi ayaklarımızın üzerinde durabilecek bir ekonomik yapıya kavuşmak için toplumun en tepesinden başlayarak gerekli kemer sıkma politikalarını uygulamalıyız” önerisinde bulundu. Başta, son günlerde yoğun yağışlar nedeniyle yaşanan olumsuzluklardan ve söz konusu sorunlara köklü çözüm bulunamamasının sebeplerinden söz eden Bakan Atakan, yol ve trafik güvenliği, online seyrüsefer sistemi, gündemde olan projeler ve daha birçok konuda önemli ve samimi açıklamalarda bulundu. “KRONİKLEŞEN SORUNLAR YENİDEN GÜNDEMDE” Yoğun yağış periyodunun devam ettiği son günlerde, geçtiğimiz yılın yoğun yağış dönemlerine oranla daha az hasar yaşandığını dile getiren Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan, “Önemli noktalarda kronikleşen sorunları yaşamaya devam ettik. Lefkoşa Organize Sanayi Bölgesi girişinde yaşanan sorun, Haspolat çemberi yakınlarındaki sorun ve Lefkoşa-Girne yolu üzerindeki sorunlar yeniden yaşandı ve su taşkınları meydana geldi. Özellikle ülkenin batısında Güzelyurt Lefke bölgelerinde çeşitli su taşkınları meydana geldi ve ayrıca Girne-Değirmenlik dağ yolunda bir toprak kayması yaşadık ama şu ana kadar çok kritik ve yıkıcı diyebileceğimiz bir zarar ziyan yaşamadık” diyerek yaşanan sorunlara ekiplerin halen müdahale etmeye devam ettiğini de dile getirdi. Mevcut hava koşullarının sorunlu bölgelere kalıcı müdahalelerde bulunmaya elverişli olmadığını da belirten Bakan Atakan, en azından yağışlı dönemin sorunsuz atlatılması için gerekli müdahalelerin yapılacağını sözlerine ekledi. “Özellikle geçtiğimiz yıl üzücü can kayıplarının da yaşandığı Ciklos bölgesinde dün (geçtiğimiz gün) günün farklı saatlerinde yerinde incelemelerde bulunduk. Yaz aylarında yapımı tamamlanan su ve yolu birbirinden ayırma projesinin şu ana kadar sorunsuz çalıştığını gözlemledik” diyen Tolga Atakan, “Tarım Bakanlığı tarafından Ciklos’un alt tarafında bulunan Doğanköy Göleti’nin su tutma kapasitesi artırımı ve göletin devamında bulunan bentlerde yapılan temizlik çalışmalarının da başarılı olduğunu, ayrıca Girne Belediyesi ve Girne Kaymakamlığı tarafından da yaz aylarında yapılan çalışmalarının meyvesini verdiğini ve geçtiğimiz yıl yıkıcı boyutta sorun yaşanan bölgelerde bu yıl şu ana yağışlardan kaynaklı bir sorun yaşanmadığını söyleyebiliriz” dedi. “ÜLKE GENELİNDEKİ TÜM YOLLARIN TEK SORUMLUSU ULAŞTIRMA BAKANLIĞI DEĞİL” “Ülkemiz genelinde karayolu altyapısıyla ilgili önemli sıkıntılar olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçek. Vatandaşlarımızın da bu konuda tepki göstermesi en doğal hakkıdır. Bütün vatandaşlarımızın, karayolu ağımızın hem daha güvenli, hem daha çağdaş hem de daha düzgün olması konusunda çok doğal bir talebi var. Ülkemizin karayolu ağının sadece bin 625 kilometrelik bölümü Karayolları Dairesi yani Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nın yetkisindedir. Şehirlerarası yollar ve ana arterler dışında kalan meskûn mahalle ve belediye sınırları içerisinde kalan yollar belediyelerimizin sorumluluğundadır. Tabi ki biz geride kalan görev süremiz boyunca 28 belediyemizle de elimizden geldiği kadar işbirliği içerisinde olduk. Vatandaşlarımız, tüm yollardan Ulaştırma Bakanlığı’nı sorumlu tutuyor ama bu konuda bir bilgi kirliliği var. Toplumumuz büyük bir bölümü kısa bir süre öncesine kadar seyrüsefer harçlarından elde edilen gelirinin genel bütçeye aktarıldığını bilmiyordu” diyerek ülkemizdeki tüm karayollarının Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nın yetki ve sorumluluğunda olmadığının altını çizdi. “YAĞMUR YAĞMAYACAKMIŞ GİBİ PLANLAMA YAPMADAN BU GÜNLERE GELDİK” “Her şeyi bir kenara bırakacak olursak, yaşadığımız bu yıkıcı doğa olayları, yıllar içerisindeki plansızlık, yanlış şehirleşme ve imar plansızlığının bir getirisidir. Siz istediğiniz kadar mükemmel kalitede yol yapın, suyollarını, dere yataklarını engellerseniz, önünü açmazsanız, bu dere yataklarını bloke edecek şekilde şehirleşme yaparsanız su bir şekilde akar ve yolunu bulur. Gerekirse sizin yaptığınız yolun üstünden geçer, gerekirse yolu da yıkar öyle geçer” diyen Tolga Atakan, “Bu yaşadıklarımızdan gerçek anlamda bir ders çıkarmalıyız. Fakat bu ders çıkarmanın sonucu sadece belediyeler ya da sadece Ulaştırma Bakanlığı’nın alacağı önlemlerle ya da 3-5 günde çözülecek bir şey değil. Bütünlüklü olarak yeniden planlamaya gitmemiz gerekiyor. Bu konuda bir adım atmazsak ta yaşadığımız sıkıntılar katlanarak devam edecek. 3-5 yıl öncesine kadar ülkedeki kuraklıktan şikâyet ederken bugün su taşkınlarıyla ve yükselen su seviyeleriyle mücadele etmeye çalışıyoruz. Değişen iklim koşulları çerçevesinde kendimizi yenilememiz ve kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. Geçmişte iklim koşullarının değişebileceğine yönelik bir öngörüde bulunmadan hareket edildi ve buna yönelik bir planlama yapılmadı. Kurak bir iklime göre hiçbir altyapı planlaması yapmadan bugünlere geldik. ‘Ne de olsa çok fazla yağmur yağmaz’ diyerek dere yataklarının üzerine bina inşa ettik. ‘Nasıl olsa çok fazla yağış yok’ diyerek karayollarındaki köprü geçişlerini kapattık ama yıllar sonra iklim şartları tersine döndüğünde de bunun yıkıcı sonuçlarıyla yüzleştik. Ülkenin en doğusundan en batısına kadar bunun örneklerini yaşadık. Dağlardan dere yatakları sorunsuz şekilde geliyor fakat şehirleşmenin başladığı noktalarda bu dere yatakları kayboluyor” şeklinde konuştu. “YOLLARIN ORTASINDAN ANA SU İSALE HATLARI GEÇİYOR” Türkiye’den su temini projesi kapsamında Türkiye’den gelen suyun ülke geneline dağılımı konusunda plansız hareket edildiğini ve geçtiğimiz yıllarda su hatlarının acele bir şekilde gelişigüzel döşendiğini ifade eden Tolga Atakan, “Birçok yerde su hatları ya yolun hemen kenarından ya da yolun tam ortasından geçiyor. Bu nedenle karayollarına müdahalelerde bulunurken büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Su hatları derine gömülmediği için yolun altını istediğiniz şekilde kazıp altyapıyı iyileştiremiyoruz. Bazı sorunlu noktalarda yolun altından köprü geçişi ya da menfez yapmak istiyoruz fakat yolun ortasından su hattı geçtiği için yolu kazıp sorunlu bölgeye köprü geçişi yapamıyoruz” diyerek Dr. Fazıl Küçük Bulvarı, Haspolat Çemberi yakınları ve Yeşilköy Benzin istasyonu bölgesi gibi birçok sorunlu bölgede köklü çözüm üretilememesinin önündeki en büyük engelin plansız şekilde döşenen su isale hatları olduğunu da açıkladı. “EYLEMİ ORGANİZE EDEN ARKADAŞLARLA GÖRÜŞME TALEBİMİZ VAR” Toplumdan yükselen ve sosyal medyada örgütlenen ‘Yol yoksa seyrüseferde yok’ tepkisine değinen Bakan Tolga Atakan, “Vatandaşın bu tepkisini çok haklı buluyorum. Sonuçta hepimiz bu ülkenin vatandaşı olarak devlete yol vergisi ödüyoruz ve doğal olarak bu ödediğimiz verginin karşılığını hizmet olarak almak istiyoruz. Öncelikle şunu söylemek isterim ki iddia edildiği gibi seyrüsefer harçlarına yüzde 35 oranlarında değil yüzde 9 oranlarında bir zam yapıldı. Vatandaşlar ödediği verginin karşılığını, sadece yol olarak değil, eğitim hizmetleri olarak da ve sağlık hizmetleri olarak da çağdaş bir şekilde almak istiyor. Ben de bu ülkenin bir vatandaşı olarak toplumun bu talebini çok doğal karşılıyorum ve Bakanlık olarak bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu söylemek istiyorum. ‘Yol yoksa seyrüseferde yok’ eylemini organize eden komitedeki arkadaşlara bir görüşme çağrısı yaptık. Sizin aracılığınızla bir kez daha bu çağrımızı yineliyorum. Taleplerini dinlemeye ve bu çerçevede bizim hazırladığımız projelerle ilgili bilgileri de kendileriyle paylaşmaya hazırız. Toplumdan yükselen tepki önemli bir adımdır ve bu toplumsal çağrıya karşı hükümet kayıtsız değildir. Hükümet, vatandaşlardan toplanan verginin, vatandaşlara hizmet olarak geri dönmesi konusunda bir çalışma ve çaba içeresindedir ancak düzensizlik ve plansızlık konusunda yılların birikimini kısa sürede olumluya çevirmek çokta kolay değildir” dedi. “HAREKETE GEÇMEK İÇİN TÜRKİYE’DEN PARA GELMESİNİ BEKLEMEKTEN VAZGEÇMELİYİZ” Devletin yerel kaynaklardan elde edilen geliriyle sadece giderlerini karşılayabilecek durumda olduğunu hatta zaman zaman giderlerin karşılanmasında dahi sıkıntılar yaşandığını belirten Tolga Atakan, yıllar içerisinde Türkiye Cumhuriyeti tarafından sağlanan maddi kaynakla ekonomik çarkların döndürüldüğünü ve birçok önemli proje ile yatırımların hayata geçtiğini dile getirdi. “Geride bıraktığımız yıllar içerisinde bu sürecinde tıkandığını ya da geçmiş yıllardaki kadar yoğun bir kaynak akışının olmadığını söyleyebiliriz. Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşadığı bazı ekonomik sıkıntılar var, Bu süreçte KKTC hükümetlerinin yerine getirmediği bazı taahhütlerden kaynaklı pürüzler var” dedi. “Artık Türkiye’den para gelecek mi gelmeyecek mi diye oturup beklemeyi bırakıp bir toplumsal seferberlik içerisine girmemiz gerekiyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bugün belli bir ekonomik değeri olan ve kısıtlı yerel maddi kaynağa sahip olan bir devlettir fakat bir müddet ayağımızı yorganımıza göre uzatıp, bir müddet fedakârlık yapıp bazı giderlerimizi kısıtlamamız gerekiyor. Ama bunu kolektif olarak en tepeden en alta kadar toplum genelinde yapabilirsek başarıya ulaşabiliriz. Sürekli olarak kendi ayaklarımız üzerinde duracak bir yapı oluşturmamız gerektiği söyleniyor fakat bu konuda atılacak adımlar konusunda herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. En tepeden başlayarak bazı maaş kesintileri gündeme gelebilir, siyasi partilere verilen katkı durdurulabilir, 1 yıl boyunca yurtdışı ziyaretleri, açılışlar, festivaller, kutlamalar yapılmaz, 1 yıl boyunca belki hiç hayat pahalılığı verilmez, 1 yıl ek mesai verilmez ve hatta 1 yıl 13. maaş ödemesi yapılmaz. Günün sonunda bu tedbirlerden elde edilecek gelir bir havuzda toplanarak ülke genelindeki tüm şehirlerarası yollarımız ve ana arterlerimizin trafik güvenliğinin en üst düzeye getirilmesi sağlanabilir, tam teşekküllü bir hastane yapılması sağlanabilir, okullarımız sorunsuz ve tam donanımlı hale getirilebilir” diyen Tolga Atakan, “Eğer toplum olarak biz bunu başarabilirsek içinde bulunduğumuz kötü koşullardan kurtulabilir ve bir uyanış gerçekleştirebiliriz. Ben Kıbrıs Türk toplumunun bunu başarabileceğine inanıyorum. 1958’li yıllarda bugüne kadar sıkıntılı tüm süreçlerde gerektiği zaman bir araya gelebileceğimizi gösterdik” diyerek sorunların üstesinden gelebilmek için tek çıkış yolunun toplumsal seferberlik olduğunu vurguladı. “ARTIK DENİZ BİTTİ” “Ülke genelindeki tüm şehirlerarası yolların bariyerlenmesi için 111 milyon TL, yol çizimleri için 24 milyon TL, tüm tabelama işlemleri için yaklaşık 5 milyon TL’ye ihtiyacımız var. Karayollarının tamamen yeniden yapılandırılması, tüm hava şartlarına uygun hale getirilmesi ve trafik güvenliğinin sağlanabilmesi içinde ilk etapta 153 milyon TL’lik bir kaynağa ihtiyacımız var” diyen Tolga Atakan, “Günün sonunda elzem ihtiyaçlar için gereken bu miktarların toplamıyla Bakanlığımıza ayrılan bütçenin toplamı birbirini tutmuyor. Bu nedenle bir toplumsal seferberlik çağrısı yapmak zorunda hissetim kendimi çünkü bu bütçe rakamlarıyla ne sağlık alanındaki, ne eğitim alanındaki ne de ulaştırmadaki eksiklikleri gidermemiz mümkün değil” diyerek “Artık deniz bitti. Kral çıplak ve kralın çıplak olduğunu hepimiz biliyoruz ama dile getirme konusunda geri duruyoruz. ‘Bulacan ve yapacan’ devri artık geride kaldı. ‘Ben istiyorum, nereden bulursan bul ve yap’ devri geçti. Artık bunu görmemiz gerekiyor. Eğer bu uyanışı gerçekleştirmezsek kavga edecek bir zemin dahi bulamayacağız. Hazır toplumsal sorunlar için bir bilinç, bir birliktelik oluşmuşken bunu olumluya çevirip harekete geçmemiz için önümüzde güzel bir fırsat vardır. Herkes değişim istiyor ama kimse fedakârlık yapmak istemiyor. Öncelikle fedakârlık yapmayı öğrenmeliyiz” şeklinde konuştu. “MADDİ KAYNAK OLSA PROJELER İÇİN 2 SAAT İÇERİSİNDE İHALE AÇMAYA HAZIRIZ” Atakan, “Bizim bütün projelerimiz hazır. Maddi kaynak şu anda bulunduğu takdirde 2 saat içerisinde biz ihale dosyalarımızı Merkezi İhale Komisyonu’na gönderebilecek konumdayız. En büyüğünden, en küçüğüne kadar karayollarındaki tüm lokal sorunları biliyoruz ve çözümü için projelerimizi de ürettik fakat şu anki bütçe şartlarında bu projeleri hayata geçirmemiz mümkün değil. Biz ekstra bir maddi kaynak gelmeyecek şekilde hareket etmek ve kendi ayaklarımızın üzerinde durarak çözüm üretmek zorundayız” diyerek “Bizim yaşamsal alanlardaki hareket kabiliyetimiz Türkiye’den kaynak gelecek mi – gelmeyecek mi ye endeksli. Bizim bu düşünce yapısından bir an önce kurtulmamız gerekiyor. Biz, toplumsal seferberlik yaratarak elzem olan sorunlarımızı kendi imkânlarımızla bir çözelim. Eğer ekstra bir kaynak akışı olursa da bu kaynağı farklı yatırım alanlarında kullanabiliriz” önerisinde bulundu. “TURUNÇLU KAVŞAĞI BÖLGESİNİN BARİYERLENMESİYLE İLGİLİ TALEBİMİZ 2018 YILININ KASIM AYINDAN BERİDİR MALİYE BAKANLIĞI’NIN ÖNÜNDE BEKLİYORDU” Özellikle ölümlü kazaların ardından yollardaki sorunların ön plana çıkarıldığını ve suçun yolların üzerine yıkılarak vatandaşların kendi üzerlerindeki sorumluluk yükünü sırtlarından kolaylıkla attığını savunan Tolga Atakan, “Biz öncelikle kendimize çeki düzen vermeliyiz. Dün (geçtiğimiz gün) tüm gün boyunca yollardaydım. Kötü hava şartlarına rağmen hala daha insanlarımızın aşırı süratli araç kullandıklarına, araç kullanırken cep telefonuyla yollardaki su birikintilerinin görüntüsünü almaya çalıştıklarına, cep telefonuyla konuştuklarına şahit oldum. Evet, bazı kritik noktalardaki bariyer eksikliği nedeniyle, yaşanan kazalarda suçsuz kişilerin üzücü şekilde hayatını kaybettiği kazalarda yaşadık. Örneğin Turunçlu kavşağı ve devamındaki bölgede, orta refüjün bariyerlenmesiyle ilgili talebimiz 2018 yılının Kasım ayından beridir Maliye Bakanlığı’nın önünde bekliyordu. Maalesef bu bariyerleme çalışması 2019 yılının son günlerinde hayata geçebildi. Yaşanan ölümlü kazanın hemen ertesi günü gerekli kaynak aktarımının yapılmasıyla birlikte biz o bölgede çalışmaları başlattık. Bu da gerekli kaynağın yaratılması halinde bizim projelerimizi hayata geçirmeye hazır durumda olduğumuzun bir göstergesidir. Keşke zamanında bu bariyerlemeyi yapabilseydik ve 4 insanımız bu yolda can vermeseydi” dedi. Trafik kazalarında insan faktörünün göz ardı edilmemesi gerektiğini, aşırı sürat ve dikkatsizliğin kazaların oluşumunda büyük bir faktör olduğunu belirten Atakan, “Yollarımız güvenlik açısından olması gereken seviyede değil bu nedenle her vatandaşımız üzerine düşen sorumluluğu yerine getirip azami dikkatle araç kullanmalıdır. Sizin dikkatsizliğini sadece kendinize değil başkalarına da zarar veriyor” diyerek mevcut yollarda hiçbir sürücünün hata yapma lüksü olmadığını ifade etti. “3 GÜNDE 150 KİŞİ ONLINE OLARAK SEYRÜSEFER YENİLEDİ” Online seyrüsefer sisteminin aksaklıklarla da olsa hayata geçtiğini fakat 3-4 haftalık bir geçiş sürecine ihtiyaç olduğunu daha önce açıkladıklarını kaydeden Tolga Atakan, 3 günlük sürede 150’nin üzerinde online seyrüsefer işlemi yapıldığını açıkladı. Sistemin süreç içerisinde geliştirileceğini, A izni ve B izinlerinin de online olarak yenilenebileceğini, ayrıca oto galerilerin de online olarak araç kayıt işlemi yapabileceklerini belirten Atakan, otomasyon sisteminin kapasitesi arttıkça vatandaşların günlük yaşamanın kolaylaştırılacağını sözlerine ekledi. “PROJELERİMİZ HAYATA GEÇEBİLİRSE VATANDAŞLAR DA BİRÇOK ŞEYİN FARKINA VARACAK” “Görev sürem boyunca Bakanlık olarak üreten ve verimli bir süreç yaşadığımızı düşünüyorum. Sürekli olarak projeler üretme anlamında çalışmalar yapıyoruz fakat kaynak yetersizliğinden dolayı bu projeleri vatandaşların hayatlarını kolaylaştıracak şekilde hayata geçiremiyoruz. Şu anda Özelleştirme Komitesi’nde bekleyen 6 tane projemiz var. 2 tane yasa çalışması yaptık halen Meclis’te bekliyor. Ben bu görevden gitsem ve yerime başka birisi gelse bir şeyler değişir mi ya da mevcut şartlarda icraat anlamında daha iyi işler başarabilir mi bilemiyorum” diyen Tolga Atakan, “Geçtiğimiz haftalarda Bakanlar Kurulu toplantısında istifa konusu gündeme geldi. Eğer önceliklerimizi belirleyip, planlayamıyorsak ve devletin elindeki kısıtlı kaynağı bu önceliklere kullanamıyorsak hepimizin istifa etmesi ve oturduğumuz koltukları bırakmamız gerektiğini söyledim. Herhangi bir spor kulübünün sahasının sentetik yapılması bizim önceliğimiz değildir ve halen bu söylediğimin de arkasındayım. Öte yandan geride bıraktığım yaklaşık 2 yıllık görev süremizde hiçbir proje üretmemiş olsak, hiçbir çalışma yapmamış olsak bir dakika daha bu koltukta oturmayıp istifa edip çeker giderdim ama biz geride bıraktığımız süre içerisinde sadece karayollarıyla ilgili değil, telekomünikasyondan, limanlara, denizciliğe, havacılığa ve postayla ilgili konularda yıllardır atılmayan adımları attık ve ciddi çalışmalar yaptık. Umarım projelerimiz 2020 yılı itibariyle hayata geçmeye başlar ve vatandaşların da dişine dokunmayı başarırız” dedi.  
Editör: TE Bilisim