TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI PROFESÖRÜ TANIKLIK YAPTI
Duruşmada, iddia makamının tanıkları dinlenmeye devam edildi. Bugün savcılığın çağırdığı Türk Dili ve Edebiyatı alanında profesör bir tanık mahkemeye ifade verdi. Savcılık, bir başka profesörü tanık olarak dinleteceğini beyan ederek duruşmanın ertelenmesini talep etti.
SAVUNMA: “SUÇUN UNSURLARI BELİRSİZ VE ANAYASAYA AYKIRI”
Ali Kişmir’in avukatı Cansu N. Nazlı, söz konusu suçlama ile ilgili ciddi hukuki sorunlar bulunduğunu vurguladı. Basın-Sen Avukatı Cansu N. Nazlı , şu ifadeleri kullandı:
- “Suçun unsurları net bir şekilde ortaya konulmamış, soyut ve belirsiz bir suçlama söz konusudur. Ceza hukuku bu şekilde bir belirsizliği barındıramaz.”
- “Anayasa, cezaların suçla orantılı olmasını emredici bir şekilde düzenler. Ancak bu davada öngörülen ceza, dolandırıcılık ya da dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet verme gibi ciddi suçlardan daha ağırdır.”
“DÜŞÜNCE SUÇU ANAYASAYA VE EVRENSEL HUKUKA AYKIRI”
Nazlı, Anayasa’nın ve uluslararası hukukun ifade özgürlüğünü koruduğunu hatırlatarak, şunları ekledi:
- “Bir düşünceyi ya da eleştiriyi ifade etmek suç olamaz. Anayasa ve evrensel hukuk kuralları, düşünce özgürlüğünü açıkça korur.”
- “Bu tür bir suçlama, ifade özgürlüğünü kısıtlayarak bireyleri otosansüre zorlar. Bu, demokratik bir toplum için kabul edilemez bir durumdur.”
“FARKLI DÜŞÜNCELERİN ÖZGÜRCE İFADE EDİLMESİ ÖZGÜRLÜĞÜN TEMELİDİR”
Savunma, sadece aynı düşünenlerin değil, farklı görüşlerin özgürce ifade edilebildiği bir ortamın gerçek özgürlüğü temsil ettiğini belirtti:
- “Bir gazeteci, devleti, politikalarını ya da kurumlarını eleştirdiği için yargılanmamalıdır. Bu dava, ifade özgürlüğüne yönelik açık bir tehdittir.”
DURUŞMA 11 ARALIK TARİHİNDE DEVAM EDECEK
Mahkeme, savcılığın tanıklarını dinlemeye devam edeceği duruşmayı 11 Aralık 2024 saat 11:00’e erteledi. Gazeteci Ali Kişmir ve avukatı, davanın yalnızca bireysel değil, toplumsal bir ifade özgürlüğü meselesi olduğunu vurgulayarak adalet çağrısında bulundu.
