“Barışın önemini en çok, savaşı yaşayanlar bilir” cümlesinin anlam ve önemini, içinde bulunduğumuz günlerde bir kez daha görmüş bulunmaktayız.
İsrail’de Netanyahu, Filistin’de ise Hamas, Orta Doğu’yu bir kez daha kan gölüne çevirmişler, büyük bir çıkmaza sürüklemişlerdir. Çok iyi bilmekteyiz ki, ne İsrail Netanyahu’dan ne de Filistin Hamas’tan ibarettir.
Aylardır iktidarını korumak ve yargılanmaktan kurtulmak için çareler arayan Netanyahu’ya aradığı fırsat, Hamas saldırısıyla altın tepside sunulmuştur. Bu durum, Filistin ve İsrail halklarını, birbirini besleyen iki faşist zihniyet ile karşı karşıya bırakmıştır.
Söz konusu bölgede adil ve kalıcı barış, bir savaş makinasına dönmüş olan İsrail devletinin ablukasından hem de Hamas’ın terör kıskacından kurtulmuş özgür Filistin’den geçmektedir. Bu noktada tarafların uluslararası hukuka uygun hareket etmelerinin çözümü sağlayacağı bilinmektedir. Ayrıca her iki tarafın sivillere saldırıları ise kesinlikle kabul edilir değildir.
Savaşın değil, barışın hakim olduğu bir dünya, tüm halklara huzur getirecektir. Tüm dünyada barış için mücadele edenlerin yanında olduğumuzu bir kez daha vurgulamak isterim.
Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak on yıllardır savunduğumuz, “barış”, “halkların kardeşliği” ve “çözümsüzlük, çözüm değildir” ilkelerinden hareketle, özelde bölgemizde genelde ise tüm dünyada barışı savunmaya devam edeceğiz.
Savaş bir insanlık suçudur.