Türkiye’deki 6 Şubat depreminde hayatını kaybedenler için Gazimağusa Rauf Raif Denktaş Kültür ve Kongre Sarayı’nda anma programı düzenleniyor.

Başbakan Ünal Üstel, 6 Şubat depreminde hayatını kaybenler için düzenlenen törene katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.

Başbakan Ünal Üstel'in konuşması şu şekilde:

"2023 yılının 6 Şubat'ında, Türkiye saati ile 4.17'de gerçekleşen Asrın Deprem Felaketinin üzerinden tam 1 yıl geçti. Günler geçti, haftalar geçti, hatta yıl geçti ama bizim acılarımız hala geçmedi. 50 bini aşkın insanın yaşamını yitirdiği depremde biz de 49 canımızı kaybettik. Şampiyon meleklerimizi kaybettik. Çocuklarımızı kaybettik. Dostlarımızı arkadaşlarımızı kaybettik.

Acımız geçmedi çünkü acılarla dolu bir tarihe sahip adamızda, Mağusa’da savaşlarda bile bu kadar can kaybetmedik.

Acımız geçmedi çünkü;Sadece Mağusa'mızın değil, adamızın geleceğini inşa edecek, başarılı, zeki ve umut vadeden çocuklarımızı, depremde tuzla buz olan yapılarda yok yere kaybettik.

Acılarımız dinmedi çünkü; Binlerce can, binlerce yürek dakikalar içinde yok oldu.

Binlerce hayat dakikalar içinde son buldu.

Binlerce ailenin evine ateşler düştü. Şimdi acılarımızı bir nebze de olsa dindirmek için adalet arayışımıza devam ediyor. Bu vesileyle, deprem felaketinde yaşamlarını yitiren tüm canlara Allah'tan rahmet yaslı ailelerine başsağlığı dileklerimi sunuyorum. Bu depremde Kıbrıs'ta hiç bina yıkılmadı ama acı bizi yıkmıştır.

Fiziki olmasa da duygusal büyük bir yıkım yaşadık. O kadar büyük yıkım yaşadık ki, Gazimağusa ve ülkemiz hala ayağa kalkamıyor.

O yüzden 6 Şubat'ı asla unutamayız. Ve o yüzden buradayız.6 Şubat, çocuklarımızı, deprem şehitlerimizi unutmamak ve unutturmamak için vardır.

6 Şubat gerekli tedbirler alınmazsa, doğal bir afetin nasıl felakete dönüşeceğini ve bizlere ne kadar büyük acılar yaşatabileceğini hiç unutmamamız için vardır.

6 Şubat bu acılar yeniden yaşanmasın diye vardır.

6 Şubat, bir ders olarak, hepimizin zihinlerinde varlığını sürdürsün diye vardır. O talihsiz gün, deprem felaketinin gerçekleştiği andan itibaren, hükümet ve devlet olarak, elimizden gelen her çabayı ortaya koyduk. Milletimizin yaşadığı bu ortak acının gerçekleştiği gün, Türkiye'ye ilk yardım gönderen iki ülkeden biri olduk. Kurtarma araçlarımızı, kurtarma ekiplerimizi gemilere doldurup anında yola çıkardık. Elimizde ne varsa. Elimizde ne kadar personel varsa. Sivil Savunmamızdan, askerimize, gönüllülerimizden, ailelerimize varıncaya kadar pek çok insanımızı sadece saatler içinde Anavatana yolladık. Deprem boyunca, nüfusa oranla belki de en büyük ekipman, personel ve yardım tırı desteğini ülke olarak biz verdik. Tüm iş makinelerimizi seferber ettik. Devletimize ait bir uçağımız olmamasına karşın hem kurtarma ekiplerimizi, hem de ailelerimizi, bize Adıyaman'a uçuş izni verilir verilmez deprem bölgesine taşıdık. Ve bunu günlerce yaptık. Oraya ulaşan belki de ilk resmi kurtarma ekibi biz olduk. Adıyaman'da o saatlerde yürütülen ilk kurtarma operasyonunu biz başlattık. Ne var ki, isias otel denen ve adeta bir moloz yığınına dönüşen o ceberut yapı, canlarımızı, çocuklarımızı yuttu. Tüm bu süreç içerisinde, devlete yaraşır bir şekilde, birlik içinde hareket ettik. Hala öyle hareket ediyoruz. Ortak acımızı, ortak davamıza dönüştürmüş şekilde, siyasiler ve halk olarak, medya olarak, hukuk ekiplerimizle ortak mücadeleye devam ediyoruz. Adalet için mücadeleye devam ediyoruz. Ortak davamız için mücadeleye devam ediyoruz. Tarihe geçecek emsal bir dava yaratmak için mücadeleye devam ediyoruz. Doğal afetler hayatın bir gerçeğidir. Ne var ki, doğal afetleri felakete çeviren, insanların yaptığı yaşamsal hatalardır.

Bu ve benzeri şiddette depremler dünyanın pek çok ülkesinde yaşanmaktadır.

Ancak bu depremdeki kayıplara bakarsanız, aradaki farkı görebilirsiniz.

O yüzden, kim olduklarına, ne olduklarına bakılmaksızın, o günü felakete çevirenler en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Biz adalet mücadelemizi, bu anlayışla sürdürüyoruz. Mahkeme süreci başladı, davalar görülüyor.

100'e yakın bir ekiple ilk duruşmayı takip ettik. Başbakan olarak ben de ordaydım. Başbakan Yardımcımız da ordaydı, Hükümetimizi temsilen bakanlarımız da ordaydı, vekillerimiz de ordaydı. Ana muhalefeti de yanımıza aldık. Bir olduk. Birlik olduk…Meclisimizin deprem konuları ile ilgili kurulan izleme komitesi ve onun üyeleri de oradaydı.

Başbakanlıkta deprem sürecini yöneten özel kriz ekibimiz oradaydı. Barolar birliğimiz de oradaydı.

Yaşamlarını yitiren şampiyon meleklerimizin aileleri de oradaydı. Sanıyorum bu duruş, ülke olarak bu konuya ne kadar hassasiyetle yaklaştığımızın en somut göstergesidir. İsias binlerce davadan sadece bir tanesi olabilir.

Ama isias bu davalar arasındaki en sembol davalardan bir tanesidir.

Ve isias davası aynı zamanda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yaşayan herkesin ortak davasıdır.

Biz adaletin tecelli edeceğine güveniyoruz.

Ama hukuki açıdan süreci takip etmeye de devam ediyoruz. 26 Nisan'da yeni duruşma var.

Yine orada olacağız.

Adil bir yargılanmanın ardından, sorumluluğu olan herkesin kanunların öngördüğü şekilde hak ettiği cezayı alması için, süreci takip etmeye de devam edeceğiz. Bu arada, orada geçirdiğimiz süre içerisinde, Bize kapılarını açan Adıyaman halkına da sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum. Onlar da acılıdır. Ve onların acısı da acımızdır. Az önce de ifade ettiğim gibi, 6 Şubat depremde kaybettiğimiz gençlerimizin anılarını yaşattığımız bir gündür.

Ancak bugün aynı zamanda bu depremden çıkarmamız gereken dersleri de çıkarma günüdür. Biz hükümet olarak, depremin hemen sonrasında, yıllardır hiç yapılmayanı yaparak, tüm kamu binalarının depreme karşı dayanıklılık testlerini yaptırdık. Okullarımızın, kamu binalarımızın risk ölçümlerini tamamladık.

İhtiyaç duyulan yapılara güçlendirme projelerimiz başladı devam ediyor.

Yıkılması gerekenler varsa, bunları yıkma konularında da gerekli adımları attık süreç devam ediyor.

Başbakan Üstel, üreticilere verilen destek paketi ile ilgili açıklamada bulundu Başbakan Üstel, üreticilere verilen destek paketi ile ilgili açıklamada bulundu

Başbakanlıkta kurduğumuz deprem komitesi, depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hiç ara vermeden çalışmalarına devam ediyor. Sivil toplum kuruluşları, bilim insanları ve uzmanlarla, ülkeyi depreme karşı dayanıklı ve hazır hale getirmek için canla başla çalışmaya da devem ediyoruz.Vatandaşlarımız da bu sorumlulukla hareket etmelidir. Belediyelerimiz de bu sorumlulukla hareket etmelidir. Yapı güvenliğini kontrolle yetkilendirilmiş kuruluşlar da bu bilinç ve sorumlulukla görevlerini sürdürmelidir. Çünkü bu sorumluluk bilinci ile davranırsak, depremlerden korkmamıza hiç gerek kalmayacaktır.

Bu sorumlulukla bu anlayışla binalarımızı yaparsak, ülkemizdeki doğal afetler bir felakete dönmeyecektir. Ülkemizi depreme karşı güvenli hale getirmek, ortak bir sorumlulukla gerçekleşebilir. Sözlerimin sonunda bir kez daha vurgulamakta fayda görüyorum.

Kıbrıs Türkü nüfusu küçük ama yüreği kalbi büyük bir halktır.

Kıbrıs Türkü'nün tarih boyunca mücadeleleri de büyük olmuştur.

Acımız büyüktür. Mücadelemiz büyüktür.

Ve bize bu büyük acıyı yaşatanlar hak ettikleri cezaları almadan mücadelemiz bitmeyecektir.

İsias Ortak davamız ve ortak mücadelemizdir.

İsias Bizi uzun yıllar sonra, bir araya getiren, birleştiren, tek yürek halline getiren bir dava olmuştur.

Bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız.

Ve bunu lafta bırakmadık bırakmayacağız. Bu vesile ile bir kez daha depremde kaybettiğimiz tüm insanlara Allah'tan rahmet, ailelerine baş sağlığı diliyorum."