"Hukuk arıyoruz diyenlerin," mecliste hukuksuz eylemler yapmaya ve anayasa dahil meclis iç tüzük kurallarını çiğnemeye devam ettiklerini ifade eden Üstel, bu sürecin başından beri olayın hukuki değil siyasi olduğunu savunanların, yine hukuku mazeret göstererek siyaset yapmayı sürdürdüğünü vurguladı.
Üstel, eylemler sırasında bazı milletvekillerine yönelik fiziki saldırılar yapıldığını belirterek, muhalefet milletvekillerinin, Öztürkler’e su ve su şişeleri atarak saldırdığını açıkladı. Üstel, "Böyle hukuk aranmaz, böyle çirkin saldırılarla demokrasi veya hukuk savunulmaz" diyerek bu davranışları “zorbalık” ve “anarşi” olarak nitelendirdi.
Cumhuriyet Meclisi’nin halkın iradesini temsil eden en saygın kurumlardan biri olduğunu belirten Üstel, 50 milletvekilinin seçtiği başkanlık divanının sadece 29 kişinin değil, tüm meclisin divanı olduğuna dikkat çekti. Meclis başkanı ve divan üyelerinin seçilmesi ve yasama faaliyetlerine başlanmasının tüm milletvekillerinin ortak görevi olduğunu vurgulayan Üstel, "Meclis iradesi sadece 19 milletvekilinin iradesinden ibaret değildir" ifadesini kullandı.
Üstel, diyalog kapılarını asla kapatmadıklarını ve süreci yapıcı bir şekilde yürütmek için çeşitli öneriler sunduklarını ancak karşılıklı fikir alışverişi yerine dayatmacı bir tutumla karşılaştıklarını belirtti. “Halkımız meclisin çalışmasını ve bütçenin geçmesini bekliyor” diyen Üstel, meclisin yasama faaliyetlerine hızla geri dönmesi gerektiğini ve bu bütçenin hastanelerin yapılması, yolların tamamlanması, okulların bitmesi gibi temel hizmetler için önem taşıdığını dile getirdi.
Son olarak Üstel, yaşanan fiziki saldırı ve kavgaların meclisin kurumsal saygınlığına gölge düşürdüğünü belirterek, muhalefeti yapıcı olmaya ve meclis çalışmalarını sabote etmekten vazgeçmeye davet etti. Olayların ardından meclis oturumlarına bir hafta ara verilmesi kararı alındığını hatırlatan Üstel, bu sürecin iyi değerlendirilmesi gerektiğini ve meclisin yasama faaliyetlerine ivedilikle geri dönmesini temenni etti.