Günümüz yaşam koşulları, fabrikalardan tüten ağır metaller, otomobillerden çıkan zehirli gazlar, ağaçsız ve bitki örtüsüz toprağın toza dönüşmesi vs. gibi etkenler cildimizi durduk yere diyebileceğimi...

Günümüz yaşam koşulları, fabrikalardan tüten ağır metaller, otomobillerden çıkan zehirli gazlar, ağaçsız ve bitki örtüsüz toprağın toza dönüşmesi vs. gibi etkenler cildimizi durduk yere diyebileceğimiz şekilde yeterince kirletip yıpratıyor.  Oysaki en büyük ve en görünür organımız olan cildimizi çok iyi korumalı, temizliğini ve bakımını asla ihmal etmemeliyiz. Bunun için de öncelikle cildimizin dost ve düşmanlarını iyi tanımalıyız. Sivilce ve akneleri sıkmak ve cilde fazla dokunmak: Cilde fazlaca dokunmak, cildinizde bakteri oluşumuna ve yayılmasına sebep olmaktadır. Bu durum cilt üzerinde bulunan akne ve sivilcelerin iyileşme sürecini uzatmakta ve kalıcı izlerin oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Cildi ağır temizleyiciler ve peelingler ile sık temizlemek: Cildimizin normal ph değeri 4,5 ila 6,2 aralığındadır. Haftada birden fazla peeling yapmak, ağır temizleyici ürünler ile makyaj temizliği yapmak ve özel cilt için tasarlanmış cilt keselerinin dışında sert ürünlerle cildimizi keselemek cildimizin normal ph dengesini bozar. Makyaj temizliği yapmamak: Makyaj temizliği yapmak cilt temizliği ve bakımının ilk ve en önemli adımıdır. İhmal edilen makyaj temizliği gözeneklerimizin tıkanmasına, sivilce ve akne oluşumuna ayrıca siyah noktalara sebep olmaktadır. Güneş koruyucu krem olmazsa olmaz: Güneş olsun olmasın veya bütün gün evden çıkmayacak olun güneş kremi kullanılması şarttır. Çünkü güneşin zararlı ışıkları evinizin duvarlarını, camlarını aşacak güçtedir. Kapalı havalarda bile günü aydınlatan güneşin ışıklarının olduğunu unutmayın. Güneş kremi, güneş gözlüğü ve şapka cildimizin ışıltılı ve genç görünmesi için olmazsa olmaz ürünlerdir.   Güneş kremi kullanmamak: Güneşin yaydığı UVA ışınları (kırışıklığa sebep olanlar) tüm yıl boyunca aynı derecede güçlü yansırlar. Siz gözünüzle görmüyor olabilirsiniz ama UVB ve UVA ışınlarına maruz kalan cilt, yaşlılık lekeleri, kırışıklıklar ya da en kötü durumda cilt kanseri gibi ciddi problemlerle karşılaşabilir. O yüzden kışın bile yüzünüze, ellerinize cilt tipinize uygun güneş koruyucu krem sürmelisiniz. Kozmetik deneme ürünleri: Kozmetik ürün satılan mağazalarda son derece iyi niyetle deneme amacıyla hediye edilen ürünler fazla sayıda olduğunda cildimizin duyarlanmasına neden olmakta ve çok çeşitli ürünler denendiği için sorumlu ajanın bulunması zorlaşmaktadır. Bunun dışında açıktaki deneme ürünleri enfeksiyon bulaşma riski taşımaktadır. Aşırı karbonhidrat tüketimi: Şekerli ürünler kana çok hızlı karışmaktadır bu durum da aşırı insülin salınımını tetiklemektedir. Aşırı insülin üretimi vücudumuzda kimyasal bir süreç başlatmakta ve yaşlanma belirtilerini artırmaktadır. Bunun sonucunda ciltte erken kırışma ve cilt renginde solma gerçekleşmektedir.   Tuzlu yiyecekler: Tuzlu besinlere dayanamıyorsanız, cildinizin susuz kalmasına yol açabilirsiniz. Beslenmenizdeki aşırı sodyum cildinizdeki nemi emer ve cildinizin kurumasına, solgunlaşmasına sebep olur. Bundan korunmak için tuzlu atıştırmalıklardan ve yiyecekleri aşırıya kaçmadan belli ölçüde tüketin.   Asitli içecekler: Asitli içecekler vücutta birikim yaparlar bu durumda da yaşlanma hızlanır.Bu nedenle asitli içeceklerden uzak durulmasında fayda vardır. Asitli içecekler yerine bol bol su tüketmek cilt sağlığı için önemlidir.   Yetersiz uyku: Uykumuzu yeterince alamamak, cildimizin erken yaşlanmasına sebep olmaktadır. Çünkü yeterince alınamayan uyku cildin kendini yenileme yeteneğini azaltır. Gün içerisinde kısa süreli güzellik uykusu cildinize ışıltı ve gençlik katar.

Stres: Stres organizmanın tehlike karşısında ortaya çıkan bir hazırlık halidir. Tehlike karşısında kan kaslara ve beyne pompalanırken hayati olmayan organlara kan akışı azalır.  Bunu sağlamaya yönelik hormonal  cevap oluşur. Deriye giden kan akımı azalır. Bu durum kendini solukluk şeklinde gösterir. Süreklilik durumunda  ciltte incelme, tamir kapasitesinin azalması dolayısıyla kolay hasarlanma gibi durumlar ortaya çıkar.

Klor: Su yaşam için vazgeçilmez bir kaynak olmasına rağmen;  bakteriyel enfeksiyonların önlenmesi amacıyla suların dezenfeksiyon amacıyla aşırı klorlanması problemleri de beraberinde getirmektedir.  Derinin en büyük organımız olduğunu düşünürsek uzun süre suda kalanlarda sudaki klorun emilimi çeşitli sorunlara yol açmaktadır. Aşırı klorlanmış sularda yüzen kişilerde cilt kuruluğu ve tahrişler meydana gelebilmektedir. Sarı renkli saçlarda klorun saçlar tarafından emilimi sonrasında yeşilimsi renk değişikliği gözlenmektedir. Kaş çatma: Bir kızgınlık ifadesi olan kaş çatma, mimik olarak sürekli tekrarlandığında derinin o bölgede sürekli katlanması nedeniyle  giderek derinleşen bir çizgi halini alır. Mimik kırışıklıklarının hafifletilmesinde kullanılan botox  tedavide iyi bir çözümdür. Şeker: Son yıllarda medya kanalları ile yapılan şeker karşıtı söylemler, tüketicinin bilinçlendirilmesini sağlamış ve büyük oranda bilinçli tercihlere yönlendirmiştir. Şeker  hücre düzeyinde açıklarsak zarlarda bozulma ile sonuçlanan glikasyon dediğimiz  kimyasal  reaksiyona neden olmaktadır. 20’li yaşlardan sonra başlayan bu bozulma bilinçli beslenme ile minimuma indirilebilir. Şeker erken yaşlanmanın önemli nedenleri arasında yerini almıştır. Vücudumuz için zararlı 3 beyazdan biri olan tuz fazla su tutulmasına yol açarak özellikle göz altlarında şişkinliğe neden olur. Dolaşımın yavaşlaması dolayısıyla toksinlerin atılması da yavaşlar ve sonuç olarak cilt parlaklığını kaybeder. Sigara: İçerdiği çok sayıda toksik madde cildimizin direkt hasarlanmasına neden olurken ana maddesi nikotin deri dolaşımını bozarak yeterli oksijenlenmesini engellemektedir.  Yeterince beslenemeyen cildimizde  cansız ve mat görünüm ortaya çıkar. Bunun yanında derinin bağışıklığını azalttığı ve karsinojen maddeler içerdiği için deri kanseri ile doğrudan ilişkilidir. Sicak ve uzun süre duş almak: Derimizin hijyeni için aldığımız duş keyfi uzatmak için abarttığımız zaman cildimizde problemlere neden olabiliyor. Özellikle kış aylarında derimizin kuruluğa yatkınlığının arttığı dönemde uzun süreli duşta kalmak derinin koruyucu lipid tabakasını bozmakta ve savunmasız hale getirmektedir. Koruyucu tabakası hasar gören cilt dış uyaranlara açık hale gelmektedir. Önce kuruluk daha ilerlediğinde pullanma ve kızarıklık ile giden egzematöz değişiklikler gözlenmektedir.   Cildimizin dostları:   Su: Cildiniz için en iyi nemlendirici su. Eğer cildinizin nemsiz olduğunu düşünüyorsunuz, günde en az 5-6 bardak su içmeye çalışın. Bütün doğaya hayat veren su, cildinize de hayat verecektir. Su sadece güzelliğiniz için değil sağlığınız için de gerekli. Eğer su içmiyorsanız, cildinize ne kadar nemlendirici krem sürerseniz sürün, yine de mat ve kuru olmasını engelleyemezsiniz. Aloe vera: Aloe vera bitkisi, cildi hem içten hem dıştan besleyerek mükemmel bir cildin yapılanmasına destek olmaktadır.   Zerdeçal: Zerdeçal içerdiği demir, potasyum, B6 ile C vitamini, manganez ve değerli mineraller sayesinde tam bir cilt dostudur. Cildimizin canlı ve parlak ve esnek olmasını sağlayan kolajen üretimini artırır, antioksidan etki yapar.   Altın çilek: C vitamin zengini olan bu meyve çok iyi bir kolajen üreticisidir.   İstiridye: İyi bir çinko kaynağıdır. Çinko, cildin yenilenmesini ve onarılmasını sağlayan kolajen oluşumunda etkilidir. Somon balığı : Omega-3 yağ asidi bakımından zengin olan somon balığı, ciltte iltihaplanmayı, kızarıklığı ve kırışıklıkları önler. Aynı zamanda güçlü bir antioksidan ve vitamin (B ve D) kaynağıdır. Havuç: Havuç beta-karoten yönünden çok zengindir. Ciltte oluşan tahribatın çabucak iyileşmesinde etkilidir. Özellikle zerdeçalla birlikte kullanıldığında ciltte mucize etkisi gösterir.   Nar: Nar içeriğinde bol miktarda bulundurduğu E vitamini sayesinde hücrelerimizin yenilenmesini ve kolajen üretimini desteklemektedir.   Klorofil: Klorofil kanı temizleyerek, cildin temiz ve parlak görünmesine katkı sağlar.   Yaban Mersini: Antioksidan kaynağıdır ve enfeksiyon gidericidir. Uzun vadeli hücre tahribatını önler. Kivi: Bir başka antioksidan kaynağı. Ayrıca C vitamini ve potasyum açısından zengindir. Kırışıklıkları önlemeye yardımcıdır. Tatlı patates Beta-karoten kaynağıdır. Cildin pürüzsüz görünüme kavuşmasını sağlar, güneşin zararlı etkilerine karşı cildi korur. Siyah çikolata: Antioksidan içerir. Kakao (en az yüzde 60 kakao içeren çikolata tercih edin) kan akışını artırır, güneş ışınlarının zararlı etkilerine karşı koruyucu rol oynar. Ispanak: Beta-karoten ve lütein kaynağıdır. Gözleri korur. Domates: Güçlü bir antioksidan ve likopen kaynağıdır. Güneş yanıklarına karşı korur. Ceviz: E vitamini ve omega-3 yağ asitleri açısından zengindir. Sedef hastalığı ve egzama gibi cilt hastalıklarına karşı savaşır. Basit doğal reçeteler Bütün bunlardan en iyi sonucu alabilmek için en önemli şart tabii ki cildin temiz tutulması. Cildinizi temizlemeden asla yatağa girmeyin. İşte size bu konuda cilt dostu doğal reçeteler:
  • En iyi tonik gül suyu. Yüzünüzü her gün gül suyu ile temizlemeyi ihmal etmeyin.
  • Ananas suyu ve yulafı karıştırın ve karışımla yüzünüzü temizleyin. Ananas, ölü deriyi eriten enzimler içeriyor. Yulaf ise cilt yüzeyinin canlanmasını sağlıyor.
  • Cildiniz kuruysa, bir şeftaliyi ezin ve balla karıştırın. Bu karışımı yüzünüze sürüp 10 dakika bekleyin. Sonra durulayın. Cildinizin kuruluğu, donukluğu ve matlığı hemen geçecektir. Bu formülü sık sık tekrarlayarak cildinizi canlı tutun.