Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Gençlik Örgütü, bugün saat 14.00’te Başbakanlık önünde hükümeti protesto etti. Koronavirüs kuralları çerçevesinde 5 kişinin katıldığı eylem düzenlendi. Eylemin sınırlı sayıda katılımla gerçekleşmesinden dolayı gençler, katılamayan arkadaşlarının fotoğraflarını bir pankart haline getirdi ve ‘Hepimiz Buradayız’ mesajı verildi. Gençlik Örgütü Başkanı Doğukan Akdeniz tarafından basın açıklamasının okunmasının ardından Başbakanlık girişine hükümeti protesto eden siyah çelenk bırakıldı ve eylem sona erdi. AÇIKLAMANIN TAM METNİ “Tüm dünyada olduğu gibi COVID-19 salgını nedeniyle ülkemiz de zor günler geçirmektedir. Ülkemizin bu dönemdeki en büyük şanssızlığı bu dönemi UBP ve türevleri ile geçirmek zorunda kalmış olmasıdır. Dünyanın tüm ülkeleri gerek sağlık sistemleri gerek ekonomik yaşam alanında COVID-19 etkilerini hissetmektedir. Fakat ülkemizde hem geçmiş, hem de şimdiki hükümet bu etkileri katmerlemek için var gücü ile uğraşmaktadır. Ülkemizin en önemli geçim kaynağı olan hizmet sektörü dibe vurmuş haldedir. Bu noktada pandemi ortamında turizm geliri beklemenin gerçekçi olmadığının farkındayız. Fakat başta turizm ve ilgili hizmet sektörlerinde istihdamı korumak, yetişmiş personelin başka sektörlere kaymasını, ülkeyi terk etmesini engellemek için adımlar atmak hayal değildir. Bin bir emekle kurulan birçok girişim batmıştır, daha fazlaları da yoldadır. Fakat bu hükümetin bu işletmelere yardımcı olma yönünde ne isteği ne de niyeti vardır. Yüksek faizle alınan borçları ödeyemeyen esnafa, daha yüksek faiz ile borç teklif edilmektedir. Türk lirasının değer kaybettiği, piyasada pahalılığın arttığı bir dönemde bile asgari ücretin haftalar sonra belirlenebilmesi, belirlenen asgari ücretin mahkemelik olması bu hükümetin acizliğini göstermeye yeterlidir. Özel sektör emekçileri kendi kaderlerine terk edilmiş, bir belirsizliğin içine sürüklenmiştir. Bu hükümetin sorunları yok sayması nedeni birçok aile yoksulluk ile burun buruna gelmiş, zaten yoksulluk çekmekte olan birçok aile ise adeta yaşam savaşı verir noktaya gelmiştir. Ekonomide tüm bunlar yaşanırken, ekonomi bakanı parti içi seçim telaşındadır. Ülkemizde üretilen birçok ürün başta zeytinyağı ve işlenmiş zeytin beklenenin üzerinde rekolte sağlamıştır. Buna ek olarak hellim ürünü sadece Kıbrıs’ta üretilebilecek şekilde tescil edilmiştir. Fakat iki devlet sevdasına kapılan Cumhurbaşkanı ve hükümet, Avrupa Birliği’nin bu ürünlerin ilgili şartları yerine getirmesi halinde hem Yeşil Hat Tüzüğü vasıtası ile Güney Kıbrıs’a hem de dünyaya satılabileceği yönünde yeşil ışık yakmasına ‘iki devlet fantezisi’ ile karşılık vermiştir. İlk ve orta öğretimde eğitim gören öğrenciler derslerini takip edememekte. Sınavların ne zaman nasıl yapılacağı, okulların ne zaman ne şartta açılacağı belirsizliğini korumakta, bir nesil gözümüzün önünde erimektedir. Dövizin yükselmesi ile yurtdışında eğitimlerini sürdüren öğrenciler kendi kaderlerine terk edilmiştirler. Aylardır yatmayan burslar birçok öğrenciyi ciddi mali zorluklar ile karşı karşıya bırakmıştır. Bursları ödeyecek kaynak bulunmamasının sebebi salgın değildir. Kaynak bulunmamasının sebebi Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yapılan partizanca istihdamlar ve popülist icraatlardır. Tüm bu yaşananlar yetmezmiş gibi, kültür alanında yapılan tüzük değişikliği, zor günler geçiren sanatçıları yardım için bir kişinin iki dudağı arasına bırakmaktadır. Sağlık alanında yaşananlar tüm halkın malumudur. İki ay öncesinde Başbakan tarafından dünyanın en iyi sağlık bakanlarından biri olarak ilan edilen şahıs, iki ay sonra görevden alınmakta, salgın ortasında siyasi savaşlar yaşanmaktadır. Tüm bunlar olurken ortada halen detaylı bir aşı planı, aşı tedarik planı ve geleceğe yönelik bir öngörü yoktur. Tüm bunlar olurken görevdeki azınlık hükümeti ‘ben bilirim, ben yaparım’ tavrından ödün vermemektedir. Görevdeki azınlık hükümetinin ne bugünümüzü ne yarınımızı planlayacak meşruiyeti kalmamıştır. UBP-YDP-DP hükümeti ile geçen her gün geleceğimizden çalınmış bir gündür. Başbakanı bir an önce kendisinin de istediği gibi salgının izin verdiği en kısa zamanda bir erken seçime gitmeye davet ediyoruz. Bu ülke ve Kıbrıs Türk halkı bu şekilde yönetilmeyi hak etmiyor.”