CTP Milletvekili
Ürün Solyalı,
hükümet programının “hiçbir öngörüye sahip olmadığını,
vizyon ve
amaç ortaya konmadığını” söyledi.
İçerik anlamında anayasanın 1 maddesinden de bahsetmediğini, feyz almadığını söyleyen Solyalı, “fikir özgürlüğünün de darbe aldığı” böyle bir dönemde temel hak ve özgürlüklerle ilgili de birşeyler görmeyi beklediklerini kaydetti.
Demokratikleşmenin de önemli kriterlerden biri olduğunu, hukuksal anlamda tek bir cümlenin bile yer almadığı programda, “düşüncenin itibarsızlaştırılmaya devam edeceğinin” görüldüğünü söyledi.
Sokağın ihtiyaçlarını dikkate almayan bu metnin ekonomik sıkıntılara çözüm veya çare de öngörmediğini ifade eden Solyalı, “dar gelirlinin yükünü de görmezden gelerek” bir program oluşturulduğunu kaydetti.
TC ile olan ilişkilerin nasıl ele alınacağı anlamında da bir öngörü sunmadığını belirttiği bu programın takibi zor konular içerdiğini söyleyen Solyalı, polis yasasının değişeceğine değinen programda ne yapılacağıyla ilgili herhangi bir bilgi verilmediğini kaydetti. Solyalı, polis yasasıyla ilgili yapılabilecekleri de sıralayarak, bu konuyu gündeme getirmeye devam edeceklerini söyledi.
Dijital dönüşüm konusunun da paydaşlarla görüşülerek atılması gereken adımlara örnekler veren Solyalı, spor konusunda var olan ödüllendirme tüzüğünün gerektiği şekilde uygulanmadığına da değinerek “programa yazmakla mahkemelere düşülmesini önleyebilecekler mi sanmıyorum” dedi.
Uyuşturucunun derhal müdahale edilmesi gereken bir sorun olduğunun herkes tarafından takip edildiğini dile getiren Solyalı, acil ve caydırıcı çözümler gerektiğini belirtti.
Sporun ve gençliğin bakanlık katına çıkarılmasını talep ettiklerini ancak bu programda hayal ettikleri gibi yer bulmadığını kaydeden Solyalı, “Bizler hayal ediyorduk ki yüzleri Avrupa’ya dönük gençler yaratma planı görelim” dedi.
Gençlik dairesi denilen yapının amaç ve hedeflerini geliştirmesine yönelik bir fikir ortaya koymayan bir programla karşı karşıya kalındığını söyleyen Solyalı, kamu yönetimin çağdaş düzeye taşınacağıyla ilgili tek cümlelik bilginin de altının doldurulmadığını dile getirdi.
Göç yasası denilen yasadan işe girenlerle ilgili yapılabilecek düzeltmelerin de programda yer almadığını ifade eden Solyalı, kooperatifçilikle ilgili de programda neredeyse hiçbir şey bulunmadığını belirtti.
Solyalı, suç gelirlerinin önlenmesi yasasının bir an önce hazırlanacağı şeklindeki ifadenin de akıl karışıklığına yol açtığını söyledi.
Kıb-tek’in Maliye Bakanlığı altında organize edilmesinin “garip bir durum” olduğunu dile getiren Solyalı, yapısal durumun nasıl düzenleneceğinin bile programda yer almamasını eleştirdi.
Kıbt-Tek’in özerkleşmesi siyasi alandan çıkarılarak profesyonel alanlara aktarılması gerektiğini, Aksa’yla ilgili de ne öngörüldüğünün programda yer almadığını söyledi.
Solyalı, yerel yönetimler reformu adı altında demokratik olmayan adımlar planlandığını ve üsten dayatmacı, neyi içerdiğini bilmedikleri bu uygulamayı doğru bulmadıklarını kaydetti.
Teşvik modelleriyle ilgili hükümet programında yer almayan konulara da değinen Solyalı, bu programda özel sektörle ilgili de çözüm öngörülmediğine dikkat çekti.
CTP Milletvekili
Doğuş Derya, TC’ye alınmama olaylarına şahsi ve münferit olaylar olarak bakılmasının mümkün olmadığını vurgulayarak, TC Elçiliğine G82 faaliyetlerinin ne olduğunu sordu.
“Kitap, köşe yazısı yazmak terörist faaliyet olarak mı kabul ediliyor” diye soran Derya, en azından kardeşlik hukuku açısından bilgi verilmesi gerektiğini, güvenlik sağlamak için adada bulunan ülkenin neyi kendilerine tehdit olarak gördüğünü bilmek gerektiğini söyledi.
Derya, “kısa süre önce elini kolunu sallayarak ülkemize gelip cinayet işleyip giden insanları dinleyip, tehdit gerekçesiyle aydınların TC’ye girememesiyle ilgili” bilgi istediklerini yineledi.
e-devletin türksata devredilmesini öngören protokolün onaylanmadığını söyleyen Derya, bu protokolü yetkililerin de zaten TC yetkililerinin TV’de yaptığı açıklamadan öğrendiğini hatırlattı.
Medya desteğinin kesildiğini anımsatan Derya, programda basının özgürlüğü üzerinden “ahkam kesildiğini”, “gazetecilerin linç edildiği, söyleyeceklerine karışıldığı bir dönemde en azından BRT’nin UBP’nin çiftliği olmadığını hatırlayarak” başlanabileceği görüşünü belirtti.
Derya, Mağusa limanında yıllardır x-ray cihazı olmadığını, böyle bir ülkede yat turizminden bahsetmenin “saçma” olduğunu savundu.
“Jet kriziyle” ilgili raporun hala yayınlanmadığını, olayın yaşandığı dönemdeki sorumlu bakanın hala kabinede olduğunu belirten Derya, polisin sivilleşmesinin neden önemli olduğuyla ilgili bir dizi örnek verdi.
Derya, hiçbir bağımsız devlette atanmışların seçilmişlerin üzerinde olamayacağını ifade ederek, “devlet iddiası olanlar, polisi idare edenler MOBESE görüntülerinin nasıl TV ekranlarına çıktığını açıklasın” dedi.
“Federasyon kalktı” söylemlerini de tek tek eleştiren Derya, KKTC Meclisinin kuruluş kararlarında federasyonun olduğunu, bunun devlet politikası olup olmayacağına bir siyasi partinin karar veremeyeceğini söyledi.
“Doğal gaz üzerinde Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluş ortağı olarak hak sahibi olduğunu iddia edenlere soruyorum KKTC’nin hakkı var mı ?“ diye soran Derya, kendi kendiyle çelişenleri zaten kimsenin ciddiye almadığını belirtti.
Derya, Denktaş’ın sahiplerine iade edilecek diye taahhüt ettiği Maraş’ın nasıl bu duruma geldiğine anlam veremediğini kaydetti.
Topluma hibe olarak lanse edilen bir dizi projenin gün sonunda vatandaşın cebinden çıkan paralarla hizmet verdiğini ifade eden Derya, Aksa’ya ödenen parayla bunca yılda zaten elektrik sorununun çözülebileceğini söyledi.
“Yerel Yönetimlerin otonom olmasının 1985’de AB’de hayata geçirildiğini oysa bizde şimdi yerel yönetimler reformu adı altında LTB kadar kapsamlı çalışan Gönyeli Belediyesinin başka bir belediyeye bağlayacaklarını söylemelerinin komik olduğunu” belirten Derya, bu ülkeyi yurt değil ganimet olarak görmenin sonucunda yabancılara mal satmanın önünü açmak için çaba harcandığını öne sürdü.
Hintkeneviri üretiminin de ancak ciddi denetimle kooperatifleşmeyle yapılabileceğini dile getiren Derya, yabancı öğrencilerin sağlık hizmeti almakta zorlandığını, en azından üniversitelerle işbirliğiyle kadın doğum hizmeti verilmesi gerektiğini vurguladı.
Hala hasta hakları yasası olmadığını ve hükümet programında da yer almadığını dile getiren Derya, evlat edinenlerin de doğuranlarla aynı haklara sahip olması için çalışacaklarını söyledi.