Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ile AKEL, bugün “İki Toplumlu Eğitim Paneli” düzenledi.
CTP’den verilen bilgiye göre, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) salonunda yer alan panelde, açılış konuşmalarını CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ile AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu yaptı.
Tufan Erhürman, çözümün adının “federasyon” olduğunu belirterek, “federalizm” ve “federasyon” kavramları arasındaki farka değindi. Erhürman, “Yönetilebilir bir çokluk içinde birliği sağlama yükümlülüğümüz var” diye konuştu.
AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu da, “Ortak vatanımızı yaratma çabasını birlikte güçlendirelim” çağrısında bulundu.
Hamit Sakallı ve İlias Dimitriu moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde, “Federasyon Yolunda Eğitim Sistemi” başlığıyla Salih Sarpten sunum yaptı.
“Kıbrıs’ta Dün, Bugün ve Yarın Eğitim Sistemi ve Ulusal İdeolojiler” başlıklı sunumu Dr. Yannos Sokratus, “Kıbrıs’ta Barış Eğitimi” başlıklı sunumu Dr. Gülçin Keleşzade, “Eğitimde Kıbrıs’ın Kurgusal bir Tarihçesi” başlıklı sunumu ise Dr. Mihalis Mihail yaptı.
Panele, CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy, partililer, Kıbrıslı Rum ve milletvekilleri de katıldı.
Erhürman
CTP- AKEL eğitim gruplarının yaptığı çalışma için teşekkür ederek sözlerine başlayan Erhürman, çok önemli bir dönemeçte olunduğuna dikkat çekti.
Kavramları yeniden gözden geçirmenin önemine işaret eden Erhürman, “Bizler çok iyi biliyoruz ki bu ülkede bir çözüme ulaşacaksak, bunun yolu iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayanan federasyondur. Bu çözümün adıdır, çözümün adı federasyondur” dedi.
Çözümün adıyla, federalizm kavramının çoğu zaman karıştırıldığına dikkat çeken Erhürman, federasyon başka, federalizm başka bir kavram olduğuna vurgu yaptı.
“Bu ayrımın netleşmesi gerekiyor. Federasyon, imzaların atıldığı gün ortaya çıkacak olan yönetim biçimidir ve çözümün de adıdır. Ama federalizm için federasyonunun kurulmasını beklemeye gerek olmadığı gibi federasyon kurulduktan sonra da bu ideali sürdürmek gerekir” diyen Erhürman, federalizmin tanımının da çok net ortaya koyulması gerektiğine işaret etti.
Özellikle sol partiler açısından söz konusu durumun önemine değinen Erhürman, “Federalizm en kısa tanımıyla, çokluk içinde birliktir. Farklılıkları koruyarak bunu zenginlik haline getirmek ama birlikte yaşamayı da başarmak demektir” diye konuştu.
Federalizmde, çokluğun korunacağını ama o çokluğa rağmen birlikte yaşamanın da mümkün olacağını belirten Erhürman, “Adanın iki kesiminde de şu anda bu konuyla ilgili netleşememiş olmaktan kaynaklanan sorunlar yaşıyoruz” dedi.
Güneyde de kuzeyde de şu anda, Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türklerin farklılıklarını koruyarak birlikte yaşamasının yanında, başka toplumlardan gelen insanların da artık farklılıklarını koruyarak birlikte yaşaması meselesinin gündem olduğunu söyleyen Erhürman, şöyle konuştu:
“Kuzeyde de güneyde de Kıbrıslı kökenli insanların 'acaba biz yok mu oluyoruz' endişesini taşıdığını görüyorum. Sol partiler olarak bundan sonrası için söz konusu durum bizim bir meselemizdir. Bilmemiz gerekir ki, çok kültürün bir arada bulunduğu yapılar, eğer yönetilemezse kaos yaratır.”
Söz konusu durumda, eğitim politikalarının da çok önemli bir yerinin olduğuna dikkat çeken Erhürman, çok kültürlülüğün doğru yönetilmesi durumunda zenginlik olarak yaşatacağını vurguladı.
Tufan Erhürman, “Bu konudaki çoklu yapıyı yönetme iradesini, insan haklarına uygun şekilde, doğru hassasiyetleri ortaya koyarak yönetme hassasiyetini, bir tek sol gösterebilir. Sol, bu iradeyi göstermezse, güneyde daha yoğun bir şekilde gördüğümüz biçimde, aşırı sağ bu süreçte çok farklı noktalara ilerleyebilir” diye konuştu.
“Çünkü yönetilmeyen çoklu yapı, kaosu beraberinde getirir” diyen Erhürman, söz konusu durumun da, aşırı sağ için beslenilebilecek en uygun zemin olarak ortaya çıktığını kaydetti.
“Aşırı sağa teslim etme lüksümüz yok”
“Kıbrıslı Rumlar, Türkler, Latinler, Ermeniler değil, bunun da ötesine geçen çoklu bir yapıyı nasıl yöneteceğiz, bunu çok kültürlü, onun zenginliğini yaşayan bir yapı haline nasıl getireceğiz konusunu gündem etmeliyiz. Bunu da federalizm ilkesi çerçevesinde ele almak durumundayız” diyen Erhürman, bunun olgusal bir mesele olduğuna dikkat çekti.
Erhürman, “Bizim bunu, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde de olduğu gibi aşırı sağa teslim etme lüksümüz yoktur” ifadelerini kullandı.
Söz konusu durumu, “kaosa kaos ekleyecek ciddi bir mesele” olarak niteleyen Erhürman, “Federasyon denilen şey yönetim biçimidir. Biz, onun öncesinden başlayarak birbirimizin dilini de ama her şeyden önce barış içinde bir arada yaşamanın dilini geliştirmek zorundayız” dedi.
Federasyon ile federalizm arasındaki farkın, bir anlamda çözümle barış arasındaki farka benzediğine işaret eden Erhürman, barışın, sürekli olarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğunu söyledi.
Geçmiş CTP hükümetleri döneminde ders kitaplarında yapılan ciddi çalışmaları hatırlatan Erhürman, söz konusu dönemde benzer çalışmaların güneyde yapılmadığını kaydetti ve kuzeyde de sürdürülebilir olmasının başarılamadığını vurguladı.
Federalizmi içselleştirmenin öneminin altını çizen Erhürman, “Yönetilebilir bir çokluk içinde birliği sağlama yükümlülüğümüz var. Nüfus politikasını önemsememiz gerekir. Bu konuda yöneten pozisyona geçmemiz gerekir” diye ekledi.
Stefanu
AKEL Genel Sekrerteri Stefanos Stefanu, çok kritik bir konuya ilişkin AKEL ve CTP’nin eğitim çalışma gruplarının düzenlediği faaliyetin önemine işaret etti. “Birbirimizin dilini öğrenmemiz önemli ama öncelikle ortak devleti birlikte yönetmek isteyen insanlar olarak, kendimizi diğerinin yerine koyabilmeliyiz” diyen Stefanu, Kıbrıs’ta ortak yaşamı hayata geçirebilmenin önemine işaret etti.
Bu yöndeki girişimin zorluklarıyla ilgili örnekler veren Stefanu, “1988’de Yorgos Vasiliu Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçildi. AKEL’in bir hedefini önümüze koydu ve ilerledi. Bu, Kıbrıs’ta bir Kıbrıs Üniversitesi kurulma hedefiydi. Kıbrıs’ta üniversite kurulması o güne kadar hiç düşünülmüyordu. Yüksek eğitime ilişkin bir kurumun kurulması, Kıbrıs’ın, ‘anavatandan’ kopması olarak yorumlanıyordu. Özellikle sağ kesimler, böylesi bir girişimin gerçeklemesi konusunu istemiyorlardı” diye konuştu.
Dünyanın başka ülkelerinde, üniversite kurulmasına karşı çıkan herhangi bir siyasi gücün olup olmadığını bilmediğini belirten Stefanu, Hristofyas döneminde yapılan çalışmalardan da örnekler verdi.
“Şovenizme, nefrete ve kine karşı birlikte hareket edelim”
Söz konusu dönemde, iki toplumun barış içinde bir arada yaşamasının, yılın eğitim hedefi olarak belirlendiğini vurgulayan Stefanu, “Medyanın büyük kesimi, milletvekilleri, resmen yırtınarak, bu çabaya karşı çıktılar. Çünkü onlar, 'köklerimizi kaybedeceğiz, hepimizi Türkleştirecekler' diyerek bu olumlu adıma karşı çıktılar” dedi.
Kıbrıs’ta çok sayıda ön yargı bulunduğunun altını çizen Stefanu, eğitim alanında ileriye doğru adım atabilmede karşılaşılan zorlukları ifade etti.
Siyasi eşitlik temelinde ortak devletin yönetilmesi hedefinin öneminin altını çizen Stefanu, “Kıbrıs Rum toplumunda, Helen merkezci bir yaklaşım söz konusu. Kıbrıslı Rumlarda, Enosis’e yönelik eğilim hakimdi. Sanki adada Kıbrıslı Türkler yokmuş gibi düşünüyorlardı. Bizim iki toplumu bir araya getirebilmemiz için önümüzdeki sorunları çözmemiz gerekiyor” dedi.
AKEL ve CTP olarak iki partinin ortaya koyduğu girişimi selamlayan Stefanu, barış kültürünü geliştirmek adına adımlar atmanın önemine işaret etti. Stefanos Stefanu, “Eminim ki dün, bugün ve yarın birbiriyle uyumlu hale getirilebilir. Geçmişin acı derslerinden sonuçlar çıkarmalıyız. Şovenizme, nefrete ve kine karşı birlikte hareket edelim. Ortak vatanımızı yaratma çabasını birlikte güçlendirelim” diye ekledi.