KIBRIS

CTP’den Holguin’e mektup...

Ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından atanan Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’a, partinin Kıbrıs sorununa yönelik taleplerini içeren bir mektup iletti.

Ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından atanan Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’a, partinin Kıbrıs sorununa yönelik taleplerini içeren bir mektup iletti.

CTP, Holguin’e gönderdiği mektupta, partinin “Kıbrıs için vizyonunun, müzakerelerin zeminini oluşturan ilgili BM Güvenlik Konseyi kararları ve parametreleriyle tam uyumlu, siyasi eşitliğe dayalı kalıcı bir federasyon olduğunu” vurgulayarak, “sonuç odaklı bir çözüm takvimi” talebinde bulundu.

Partiden yapılan yazılı açıklamaya göre mektubu, dün, Ledra Palace’ta CTP’nin Dış İlişkilerden Sorumlu MYK Üyesi Fikri Toros, BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi ve Kıbrıs Barış Gücü Misyonu Müdürü Sergiy Illarionov’a teslim etti.

Holguin’e gönderilen metnin tamamı şu şekilde:

“26 Ocak 2024

H.E. Maria Angela Holguin Cuellar,

BM Genel Sekreteri Kişisel Temsilcisi.

Ekselansları,

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), 1970 yılında kurulan Kıbrıs Türk Toplumu’nun en eski siyasi partisidir. CTP, kuruluşundan bu yana ağırlıklı olarak Kıbrıs'ta barış, demokrasi ve adalete olan bağlılığıyla tanınmaktadır. Ada için vizyonumuz, müzakerelerin zeminini oluşturan ilgili BM Güvenlik Konseyi kararları ve parametreleriyle tam uyumlu, siyasi eşitliğe dayalı kalıcı bir federasyondur.

- “Kıbrıs barış inşası sürecinde devam eden çıkmazla ilgili derin endişe duyuyoruz”

CTP Genel Başkanı olarak, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs'taki kişisel temsilcisi olarak atanmanızdan dolayı tebrik etmek ve Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümüne giden yolda ortak zemin arayışınıza ilişkin partimin görüşlerini iletmek için size yazıyorum.

Kıbrıs barış inşası sürecinde devam eden çıkmazla ilgili derin endişelerimi ifade ederek başlamama lütfen izin verin. Bu durum, sadece devam eden çıkmazı derinleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda Ada'da ve bölgede acil ihtiyaç duyulan barışı, istikrarı ve güvenliği engelleyen gelişmelere de yol açıyor. Ukrayna ve Gazze'deki son trajik olaylar, siyasi sorunların çözümsüz bırakılamaz olduğu kuralını bize hatırlatmaya yetiyor. Kıbrıs meselesinin bu kuralın bir istisnası olmadığına dair güçlü inancımız vardır. Bu nedenle, Kıbrıs’ın ve halklarının iyiliği için, bu uzun süreli sorunun kapsamlı çözümü zorunludur.

-“Kaldıraç etkisi yaratacak şekilde tasarlanacak bir takım önlemler, çıkmazın aşılması için kritik bir öneme sahip”

 Çözüm, siyasi eşitlik, güvenlik ve işlevsellik üzerine kurulmalıdır. Empati, uzlaşı ve affedici olma, çözümün yukarıda belirttiğim bileşenleri arasında kabul edilmesi gereken karşılıklı saygının vazgeçilmez unsurlarıdır. Avrupa Birliği’nin üzerine kurulduğu ilkeler olan demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ile ilgili olarak her iki toplumun özlemlerini gidermelidir. Genel Sekreter Guterres’in belirttiği gibi, ‘Kıbrıs sorununa kapsamlı çözümün özü ortaya çıkmıştır’. Partim, eş zamanlı siyasi iradenin oluşturulabilmesi amacıyla her iki toplumu güçlü anlamda teşvik edecek ve kaldıraç etkisi yaratacak şekilde tasarlanacak bir takım önlemlerin, çıkmazın aşılması için kritik bir öneme sahip olacağına inanmaktadır. Bunun için, önümüzdeki süreçteki genel yaklaşım gelecekteki resmi müzakere yöntemleri, aciliyet duygusu içinde belirlenecek olan bir takvime bağlı ve sonuç odaklı olmalı ve katılımcılık prensibine bağlı olarak önde gelen sivil toplum kuruluşlarının katılımını sağlamalıdır. Statükonun devamının kabul edilebilir ve sürdürülebilir olmadığı gerçeğinden hareketle, statükoya geri dönüş olmaması BM Genel Sekreteri tarafından güvence altına alınmalıdır.

Müzakere yöntemleri yukarıda detaylandırdığım gibi gözden geçirildikten sonra, resmi müzakereler ilgili tüm BMGK kararlarına ve parametrelerine, 11 Şubat 2014 tarihli ortak metne ve 2017'de Crans-Montana konferansına kadar varılan tüm yakınlaşmalara bağlı kalarak devam etmelidir. Kıbrıs sorununu sona erdirmeye yönelik bir stratejik siyasi anlaşma hedefiyle başlaması gereken resmi müzakereler, Genel Sekreter'in 30 Haziran 2017 tarihli altı maddelik çerçevesi ve 25 Kasım 2019 tarihli açıklaması temelinde olmalıdır.

Ekselansları,

İlgili BM kararlarındaki siyasi eşitlik ilkesi, ‘siyasi eşitlik, federal hükümetin tüm organlarına ve yönetimine sayısal olarak eşit katılım anlamına gelmese de, diğerlerinin yanı sıra... Her iki toplumun da federal hükümetin tüm organlarına ve kararlarına etkin katılımı; federal hükümetin bir toplumun çıkarlarına aykırı herhangi bir önlem alma yetkisine sahip olmamasını sağlayacak güvenceler; iki federe devletin eşit ve aynı yetki ve işlevlere sahip olması şeklinde yansıtılmalıdır’ şeklinde ifade edilmektedir. (BMGS Raporu S/21183, 8 Mart 1990 ve BM Güvenlik Konseyi'nin 716 (1991) ve 750 (1992) sayılı kararında onaylandığı gibi ). Bu nedenle, iki toplumun siyasi eşitliği, sadece bakanlar kurulunda değil, aynı zamanda federal organlarda da dönüşümlü başkanlık ve bir olumlu oyla uygulanmalıdır. Başka bir deyişle, siyasi eşitlik yalnızca toplumların ‘hayati çıkarları’ ile sınırlı olmamalıdır.

Sonuç olarak, müsait olduğunuz ilk fırsatta görüşebileceğimiz ve görüşlerimizi paylaşabileceğimiz bir imkan sağlamanızı rica ediyorum. Bu arada, görev süreniz boyunca güçlü desteğimizden ve işbirliğimizden emin olmanızı rica ediyorum. Kişisel angajmanınızın bizleri cesaretlendirdiğini ve birlikte çalışmayı heyecanla bekler olduğumu ifade etmek istiyorum.

Saygılarımla,

Tufan Erhürman,

Başkan,

Cumhuriyetçi Türk Partisi ( CTP )”