KKTC’nin ilk başbakanı olan merhum devlet adamı Mustafa Çağatay, 32’nci ölüm yıl dönümünde kabri başında anıldı. Anma töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rumlara seslenerek, “Tarihin gerçeklerini çaptırmayınız” dedi. KKTC’nin ilk başbakanı olan merhum devlet adamı Mustafa Çağatay, 32’nci ölüm yıl dönümünde kabri başında anıldı. Karaoğlanoğlu Mezarlığı’nda bu sabah düzenlenen anma töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Tarihin gerçeklerini çaptırmayınız” diyerek Rumlara da seslendi. Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, “EOKA, kurtuluş savaşçılarının, kahramanların örgütüydü, esas terör örgütü TMT’ydi” açıklamasını sert bir dille eleştirerek, “Yaşananları unutmadık, asla unutmayacağız. Çağatay gibilerin emeklerini, hizmetlerini, taçlandırabilmek için egemenliğimizi, sürdürmek durumundayız… Kıbrıs Türkü halkı bu topraklarda vardır, var olacaktır” dedi. Rumların uzlaşmazlığı nedeniyle Cenevre’ye Kıbrıs’ta egemen eşitliğe dayalı yan yana yaşayan iki devletin iş birliğini savunarak gideceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar, “Taraflara pozisyonumuzu Türkiye’nin de desteğiyle anlatacağız. Eğer bir anlaşma olacaksa, geçmişten aldığımız dersleri çok dikkatli şekilde, ayrıntılarıyla müzakere masalarında kurguladıktan, bunlara ehemmiyet verdikten sonra olabileceğini dünyaya zaten duyuruyoruz” şeklinde konuştu. Çağatay ailesinin yanı sıra anma törenine Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ersan Saner, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Sezai Öztürk, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneal Zorlu Topaloğlu, bazı bakanlar, milletvekilleri, askeri yetkililer katıldı. Tören, saygı duruşu, İstiklâl Marşı ve protokol sırasına göre çelenklerin mezara sunulmasıyla başladı. Daha sonra Çağatay’ın ailesi adına eski bakanlardan Onur Borman ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar birer konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Tatar, Mustafa Çağatay’ın dürüst bir devlet adamı olduğunu küçük yaşlardan itibaren dinlediğini kaydederek, “Onu erken yaşta kaybettik, yaşasaydı deneyimlerinden, tecrübelerinden faydalanacaktık. Hayat devam ediyor… Önemli olan devleti yaşatabilmek ve güçlendirebilmek” dedi. Çağatay’ın Limasol’dan Girne’ye uzanan hayatında devletin her aşamasına hizmet verdiğini belirten Tatar, “Kıbrıs Türk tarihinin son 50 yılki başarısında Sayın Çağatay’ın emeği var. Gelinen aşamada Kıbrıs Türk halkı mücadelesine Anavatan Türkiye’nin de desteğiyle devam ediyor” şeklinde konuştu. Cenevre’de 27-29 Nisan tarihleri arasında yapılacak gayrı resmi 5+1 konferansına işaret eden Tatar, “Rum tarafının uzlaşmazlığı nedeniyle Cenevre’ye Kıbrıs’ta egemen eşitliğe dayalı yan yana yaşayan iki devletin iş birliğini savunarak gideceğiz. Taraflara pozisyonumuzu Türkiye’nin de desteğiyle anlatacağız. Sayın Çağatay hayatta olsa eminim ki bize yüz yüz destek verecekti” dedi. “ÇAĞATAY GİBİLERİN EMEKLERİNİ, HİZMETLERİNİ, TAÇLANDIRABİLMEK İÇİN EGEMENLİĞİMİZİ, SÜRDÜRMEK DURUMUNDAYIZ” KKTC’nin güçlenerek yoluna devam ettiğini kaydeden, Doğu Akdeniz’deki gelişmelere de işaret eden Tatar, “Türkiye’mizle birlikte bu bölgede, başımız dik ve onurlu bir siyaset geliştirebilmek, varlığımızı sürdürebilmek için Çağatay gibilerin emeklerini, hizmetlerini, taçlandırabilmek için, halk olarak egemenliğimizi, var oluşumuzu sürdürmek durumundayız…” şeklinde konuştu. “TARİHİN GERÇEKLERİNİ ÇARPTIRMAYIN” TRT’nin geçtiğimiz akşam yayına giren dizisi Bir Zamanlar Kıbrıs’a işaret eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, dizinin yankı uyandırdığını ve çok şeyler hatırlattığını söyleyerek, şunları kaydetti: “Sayın Anastasiadis, EOKA’nın 66’ncı kuruluş yıl dönümü nedeniyle yaptığım açıklamaya, şöyle cevap vermiştir; EOKA, kurtuluş savaşçılarının, kahramanlarının örgütüydü. Esas terör örgütü TMT’ydi. Biz bunu reddediyoruz. Çağatay’ın mezarı başında Rumlara şu cevabı veriyoruz. Asla unutmadık, unutmayacağız. Tarihin gerçeklerini çarptırmasınlar. Kıbrıs Türk halkı bu topraklarda vardır, var olacaktır. Eğer bir anlaşma olacaksa, geçmişten aldığımız dersleri çok dikkatli şekilde, ayrıntılarıyla müzakere masalarında kurguladıktan, bunlara ehemmiyet verdikten sonra olabileceğini dünyaya zaten duyuruyoruz.”