Doğruya doğru yanlışa yanlış diyebilmeliyiz!

Özellikle Müslüman ağırlıklı ülkelerde yaşanılanları görmezden gelme gibi bir huy var.
Dönemin en popüler isminin suç işlediğine dair ortada onlarca belge olsa bile buna inanmayacak insan sayısı çok.
Diktatörler yıllarca koltukta nasıl kalıyor sanıyorsunuz?

*

Çoban rolüne bürünen diktatörler, afedersiniz ama koyuna çevirdikleri halklarını yıllarca güdüyor.
Çıkıp o koyunlardan birisi de “bu düzen yanlış” derse onu aforoz ediyorlar.
Bizde de durum farksız.
Koyun gibiyiz kardeşim!
Olaylara farklı bakamıyoruz!
Kişinin geçmişi karanlıkmış, İşlediği suçların listesi kabarıkmış, Hatta o suçlar gazetelere dahi konu olmuşmuş falan bunların bir önemi yok!
Ne kadar acı değil mi?

*

Oysa gelişmiş ülkelerde en popüler kişiler, en çok dikkat etmesi gereken kişiler oluyor!
Ki bu kişilerin işledikleri en ufak bir suçu dahi halkları kabul etmiyor.
Örneğin trafik cezası dahi bu tip insanların makam sahibiyse istifa etmelerine, değilse meydan çekilmesine yeterli oluyor.
Bizim gibi ülkelerde ise kişinin kaçakçılık yaptığını ispatlayan bir belge ortaya çıksa, o kişi kahraman ilan ediliyor.

*

Bu geri kalmışlık yüzünden de ne yazık ki başlar ayağa, ayaklar da başa dönüyor…
Dediğim gibi farklı bakabilmeliyiz!
Kişinin kim olduğuna bakmadan doğruya doğru yanlışa yanlış diyebilmeyiz!
Gelişmek ancak adaletli olmaktan geçer!
Düzenlediğimiz ve farklı bakmadığımız sürece ise koyun gibi güdülmeye devam edeceğiz.
O nedenle insanların acılarından beslenen eskinin fenomeni şimdinin itibarsız insan kaçakçısının toplum nezdinde iyice suyu ısındı! 
Bilakis o ateşe en büyük odun parçalarını atmaktan onur duyacağım! 

*

Günün sonunda toplumda, er ya da geç
kimin ne olduğunu anlayacaktır!
Bu iş bir zamanlar tarihi eseri kaçırıp hapis yattıktan sonra, bu memleketin insanına doğru yanlış ayırt etmeden yolsuzlukların ve hırsızlıkların peşine düşmüş gibi göstererek algı yapmaya benzemez! 
Bu kalem oynayacak
dürüstlük maskesi altındaki tarihi eser kaçakçısının ikinci yüzü ortaya çıkacak!