Başarılı, coşkulu, doyurucu ve anlamlı bir yaşam için duygularımıza ihtiyaç duyduğumuz bir gerçektir. Ancak yaşamda bu denli öneme sahip olan duyguları fark edip ifade edebilmek, tarih boyunca bir problem olmuştur

İlk defa Sifneos bir konferansında bu probleme dikkat çekmiş, duygu sağırlını vurgulamak için Aleksitimi kavramından bahsetmiştir.

Peki Duygu Sağırlığı olarak ifade ettiğimiz Aleksitimi tam olarak nedir?

Duyguları tanıma-tanımlama zorluğu ve bedensel bulguyu kapsar. Aleksitimi, duyguların düzenlenmesi ve işlenmesindeki kimi bozuklukları yansıtan çok boyutlu bir kavram. Bu boyutlar: 1. Duyguları tanımlamada ve bedensel duyumsamalardan ayırt etmede zorluk 2. Duyguları açıklamada zorluk 3. Düşlem azlığı 4. Dışsal yönelimli düşünme

Bu kişiler nasıl görünür? Bu bireyler daha robotik, kuru, etrafına sıcaklık vermeyen insanlardır. Başka bir dünyadan gelmiş izlenimi verirler. Onlarla iletişim kurma çabaları, çoğunlukla boşa gider; çünkü ortada, duygularını tanımlamakta ve anlatmakta, başkalarının duygularını da anlamakta zorlanan biri vardır. Öfkelendiklerini, kızdıklarını, sevindiklerini pek de belli etmezler. Genellikle çevresindekiler onları bir kere bile ağlarken görmediklerini, neye kızıp kızmayacağını bilmediklerini, herkesin mutluluktan havaya uçtuğu bir olayda bile soğukkanlı yaklaştıklarını belirtirler. Aslında bu bireylerin hiçbir şey hissetmedikleri söylenemez ancak duygularını tam olarak adlandıramazlar, bundan da önemlisi duygularını sözcüklere dökemez ve çevresindekilere ifade edemezler.

Nedenleri ve risk altındakiler; Ciddi ruhsal travmalara karşı baş etmek için kişi kendinde duygu sağırlığı geliştirebilir. Nörobiyolojik açıdan bakıldığında ise beynin frontal lobunda yer alan işlevsel bozukluklardan da kaynaklanabilir. Risk taşıyanlar arasında ise yeterince ilgi ve şefkat görememiş çocuklar vardır. Bu çocukların beyninin duyguları tanıma bölümünün pek gelişmediği, yapısal bir anormalliğin olduğu ve bunun da aleksitimiye yol açtığı görülür. Ek olarak eğitim düşüklüğü de bir risk. Eğitim düzeyi düştükçe aleksitimi artıyor, çünkü duyguları ifade edecek kelimelerimiz olmuyor. Acaba toplumda yaygın mı?

Aleksitiminin genel toplum çalışmalarında bildirilen yaygınlığı %6.7 ile .8 arasında değişmektedir.   Cinsiyete göre ise yetişkin erkeklerde kadınlara oranla daha fazladır. Bunun nedeni olarak da, erkekler için duygularını ifade etmenin ‘zayıflık’ ve ‘muhtaçlık’ olarak görülmesidir.

Tedavisi ise; Bireysel ve grup terapisinin birlikte kullanılması etkili bir psikolojik yardım sağlamaktadır. Bireysel terapi entelektüel öğrenmeyi sağlar ve iç görü kazandırır. Grup terapisi ise yaşantılar yoluyla edinilen bu birikimlerin transfer edilmesine ve yaşama aktarılmasına yardımcı olur.

Editör: TE Bilisim