Milli Eğitim Bakanı Sayın Nazım Çavuşoğlu’nun salı günkü (10 Eylül 2024) basın açıklaması eğitimde ülkeyi yönettiğini iddia edenlerin yaşattığı plansızlığı ve özellikle geçtiğimiz eğitim öğretim yılında yaşattıkları kaosu, bu yıl da katlanarak yaşatacaklarını göstermektedir.

Sayın Çavuşoğlu; basın toplantısında ülke ekonomisini getirdikleri durumu, kontrolsüz nüfus akışının yarattığı sorunları ve kurultat istihdamları başta olmak üzere birçok konuyu atlamış ve gözden kaçırmaya çalışmıştır.
Sayın Çavuşoğlu, Deprem Komitesi raporları doğrultusunda 28 okulda güçlendirme çalışması yapılması amacıyla boşaltılan 294 sınıfın yerine 218  konteyner (“prefabrik”) sınıf yapıldığını belirtiyor.  Ne var ki bu açıklamada, daha 2 yıl önce hizmete giren okulların bile bugün konteyner sınıflarla doldurulduğundan, hatta sırf konteyner yapılardan oluşan okullar yaratıldığından hiç bahsetmiyor.
Dahası, bu konteyner yapıların maliyetinin 48 milyon 751 bin TL olduğu ifade ediliyor. Ancak bu kaynağın nasıl kullanıldığı konusunda bir açıklama yapılmıyor. Şeffaflıktan ve hesap verebilirlikten tamamen uzak bu anlayışın sorunları çözeceğini beklemek ölü gözünden yaş beklemektir.

Eğitimin her alan ve kademesi rastgelelikten uzak, ciddi plânlama ve programlamayı gerektiren bir iştir. Eğitimin belirlenmiş hedeflere ulaşma gerekliliği vardır. Oysa ısrarla sürdürülen plansız, programsız ve iş bilmez uygulamalarla eğitim bitirilmiştir. Pedagojiden yoksun anlayışlarla kamu okulları ruhsuz yapılar haline getirilerek, okul olmaktan çıkarılmıştır.

Kıb-Tek: "Yedek iletim hattının devreye alınmasıyla peyderpey elektrik verilmeye başlandı" Kıb-Tek: "Yedek iletim hattının devreye alınmasıyla peyderpey elektrik verilmeye başlandı"

Sayın Çavuşoğlu geçtiğimiz eğitim öğretim yılında alelacele ve ısrarla hayata geçirilmeye çalışılan ama öğretmen, öğrenci ve veli için bir tür işkenceye dönen sözde tam gün uygulamasına bu eğitim öğretim yılında da devam edileceğini belirtiyor.  

Hazırlıksız, plânsız ve programsız uygulamalarla eğitim kaosa çevrilmiştir. Eğitimi bu kaostan kurtarmak için yapılan bilimsel ve pedagojik temelleri olan tüm önerilere kulak tıkanmıştır. Öğretmen sendikalarıyla sağlıklı bir şekilde istişare etmeyen, okul yöneticisinin, öğretmenin ve öğrencinin ihtiyaçlarını dikkate almayan anlayışlarla yapılan her uygulama sonucunda geçtiğimiz eğitim öğretim yılında eğitimde derin kayıplar yaratılmıştır. Belli ki buna devam edilecektir.  

427 bin adet kitap basılmış ama çocuklarımıza ve gençlerimize çağın ihtiyaç duyduğu becerilerin kazandırılması başarılamamıştır. Toplumun tüm kesimleri tarafından tepkiyle karşılanan ders kitaplarının yarattığı eğitimsel sorunlara çare olunamamıştır.

270 yeni öğretmenin istihdam edileceğinden bahsedilmiş ama her geçen gün kontrolsüz bir şekilde artan nüfusla birlikte, artan öğrenci nüfusunun ihtiyaç duyduğu  gerçek öğretmen sayısının 270 olarak verilen bu sayının çok üzerinde olduğundan hiç bahsedilmemiştir.
“Öğretmen Tasarrufu” politikasıyla ders yükü altında ezilen, pedagojiden yoksun, çağ dışı ortamlarda görev yapmaya yollanan öğretmenin meslek statüsü yerle bir edilmiş, itibarsızlaştırılmasına sebep olunmuştur.  

Okulların alt yapı ihtiyaçlarına, ciddi ekonomik sorunlar yaşayan okul idarelerine “bidon boya” yollamak dışında hiçbir şey yapılmamıştır. 
Kamusal eğitimde kalitenin artırılması CTP’nin vazgeçilmez ilkelerinden biridir. CTP, gerçek ihtiyaçlara dönük akılcı plânlamalarla genel bütçe içerisinde kamusal eğitime ayrılan payın artırılmasını, akılcı ve gerçek ihtiyaçlara dönük faaliyet plânları, öğrenci sayıları ve okulların özel ihtiyaçlarına göre belirlenecek ekonomik kaynağın okul idarelerinin kontrolünde kullanılmasını sağlayacak bir düzenlemeye gidilmesindeki tüm adımları atmaya hazırdır.

Sayın Çavuşoğlu, mensubu olduğunuz koalisyon hükümetinin öngörüsüz ve plânsız, programsız politikalarınızla kamusal eğitimi bitirme noktasına sürüklediniz. Eğitimde geri dönülmesi çok zor olan yaralar açtınız Sayın Çavuşoğlu. Bu toplumun çocuklarına, gençlerine verdiğiniz zarar yeter artık.

İnsanca yaşamayı imkansız kılan, çocuklarımızı, gençlerimizi, geleceğimizi yok sayan bu zihniyetin kamusal eğitimde kaliteyi artırması mümkün değildir.
Beceremiyorsunuz, istifa edin…