Lefkoşa’da Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı 3. piyade taburunda er göreviyle askerlik yaptığı 2012 yılında hayatını kaybeden Ertuğrul Dokuyucu’nun baskı ve şiddet nedeniyle int*hara sürüklendiğine dair ailesinin şikayeti üzerine açılan dava 11 yıl 8 ay sonra karara bağlandı. Mahkeme, Ertuğrul Dokuyucu’nun, 4 Kasım 2012 tarihinde saat 17.30’da kendini vurarak canına kıydığına vurgu yaptı.

ZANLI ASTEĞMEN'E GETİRİLEN 10 DAVANIN 6'SI İSPATLANAMADI!

Asteğmen Arkan Arşehit’in baskıları nedeniyle Okuyucu’nun canına kıydığına yönelik suçlamalarla ilgili okunan kararda Arşehit’in aleyhine getirilen 10 davanın 6’sı savcılık tarafından ıspatlanamadı. Mahkeme, sanığın darp suçu işlediğini, ancak darp suçunun Dokuyucu’yu int*hara sürüklediğine dair kesin bir bulguya varmanın mümkün olmadığını belirtti.   Askeri Mahkeme’de Başkan Füsun Cemaller, Kıdemli Yargıç Vedia Berkut Barkın ve Yargıç Tutku Candaş’tan oluşan heyetin verdiği kararı Barkın okudu.

Töre, Türk Dünyası Arabulucular Birliği heyetini kabul etti Töre, Türk Dünyası Arabulucular Birliği heyetini kabul etti

ZANLI, VEFAT EDEN ER DOKUYUCU'YA ŞİDDET VE BASKI UYGULADI!


Yargıç, mahkemede dinlenen uzman tanıkların, psikologların, Dokuyucu’nun askerlik arkadaşlarının, sosyal arkadaşlarının, aile ifadelerinin ifadelerine tek tek değindi. Yargıç, Dokucu’nun 2012 yılı Ekim ayından firar ettiğini, aynı gün ailesi tarafından bölüğüne teslim edildiğini kaydetti. 
Dokuyucu’nun firardan sonraki süreçte ailesiyle yaptığı görüşmelerde asteğmen Arkan Arşehit’in kendisine kötü davrandığını, ceza verdiğini, tekme attığını, yerlerde sürünme cezasına çarptırdığını, dayağa dayanamadığını söylediğini aktardı. 


Yargıç, sanığın abla dediği bir arkadaşıyla, sevgili olmak istediği bir kızla yaptığı konuşmalarda babasının kendisini hor gördüğünü, ölse dahi umurunda olmayacağını, zorla tarlada çalıştırdığını, abisine iyi kendisine kötü davrandığını, bayramda dahi ziyarete gelmediğini anlattığını belirtti. 
Mahkemede tanık olarak dinlenen uzman psikologların Dokuyucu’da kaygı bozukluğu olduğuna dair şahadet verdiklerini kaydeden Yargıç, “Dokucu ailesine başka, arkadaşlarına başka konuştu. Ailesi oğullarının tek sorununun sanık olduğunu sanıyordu ancak Dokuyucu’nun birçok sorunu vardı” dedi.
Yargıç, asteğmen Arkan Arşehit’in Dokuyucu’ya ceza verdiğine ve darp ettiğine dair iddiaları ve dinlenen tanıkların ifadelerini de değerlendirdi. 
Yargıç, tüm olgular ışığında sanığın iki kez Dokuyucu’ya yerde sürünme cezası verdiğine, olay günü ise ensesine tokat attığına kanaat getirdiklerini açıkladı. 
Barkın, Arşehit’in, er Dokuyucu’yu bölükten, bomba almaya yolladığını, 10 dakika geciktiği için çakıl ve toprak alanda sürünme cezası verdiğini ve Dokuyucu’nun ağladığına yönelik tanık ifadelerinin olduğunu söyledi.

ER DOKUYUCU "ÜSTÜME ÇOK GELİYOR, BİTSİN BU ASKERLİK KURTULAYIM" DEDİĞİ ORTAYA ÇIKTI!


Vedia Berkut Barkın, Ertuğrul Dokuyucu’nun çevresindekilere “üstüme çok geliyor. Bitsin bu askerlik kurtulayım” şeklindeki beyanlarına dikkat çekti.
Dokuyucu’nun ölümünün int*har olduğuna bulgu yapan Yargıç, terhisine 15 gün kala çavuşunun nöbet noktasında uykuya daldığı bir sırada çavuşunun mermisini alıp, hendeğin yanında canına kıydığını söyledi. Yargıç, Dokuyucu’nun sanığın fiilleri sonucu int*r harettiğine bulgu yapamayacaklarını, neden int*r harettiğine yönelik yeterli tahkikat yapılmadığını, dinlenmesi gereken tanıkların dinlenmediğini söyledi.   Yargıç, sanığın Dokuyucu’yut int*hara sürüklediğine yönelik iddiaların ispatlanamadığına vurgu yaptı.


Yargıç, ancak sanığın yetkisi olmadığı halde Dokuyucu’ya 2 kez yerde sürünme cezası verdiğini, olay günü de ensesine tokat attığını belirterek, darp suçundan mahkum ettiklerini açıkladı.


Yargıç Vedia Berkut Barkın, sanığın 17 yaşındaki astını cezalandırarak, darp ettiğini, bu fiillerinin Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının imajına da zarar verdiğini, koruması ve yol göstermesi gerekirken, böylesi bir suç işlemesini ağırlaştırıcı faktör olarak değerlendirdiklerini ifade ederek, Arkın Arşehit’in 16 ay hapis cezası almasına karar verdiklerini açıkladı.
 

Editör: Umut Çengi