Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman kişisel sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, müzakereler başlayacaksa zeminin belli olduğunu vurguladı.

Erhürman, “Zemin bellidir. Önemli olan bu zeminde olacak müzakerelerin yöntemini belirlemek” ifadelerini kullandı.

Erhürman’ın paylaşımı şu şekilde:

“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Antonio Guterres’in 12 Haziran-12 Aralık 2023 dönemini kapsayan İyi Niyet Misyonu ve Birleşmiş Milletler Barış Gücü raporlarına ilişkin 30.1.2023 tarihli kararını açıkladı.

Tabii ki kararda Kıbrıs sorununun çözüm yöntemi olarak bir kez daha iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı federasyonun altı çizildi.

Ve tabii ki bir kez daha Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamayla, BM Güvenlik Konseyi’nin bu tutumu “yanlı bir tutum” olarak değerlendirildi.

Sonuç? Sn. Cuellar’ın “ortak zemin arayışı” sürüyor. Ama BM Güvenlik Konseyi müzakereler başlayacaksa zeminin ne olacağını tekrar tekrar vurguluyor.

Osman Necat Ortaokulu'nun velileri isyan etti: "Çocuklarımızın geleceği söz konusu!" Osman Necat Ortaokulu'nun velileri isyan etti: "Çocuklarımızın geleceği söz konusu!"

Zemin bellidir. Önemli olan bu zeminde olacak müzakerelerin yöntemini belirlemek. Bu yöntem,

1. müzakerelerin bir takvimle sınırlı ve sonuç odaklı olacağını,

2. müzakere olsun diye müzakere edilmesine yol açılmayacağını,

3. siyasi eşitlik gibi temel parametrelerin pazarlık konusu yapılmayacağını,

4. ve bir kez daha Kıbrıs Rum tarafının uzlaşmazlığı sonucunda başarısızlığa uğranırsa statükonun bugünkü şekilde devam etmeyeceğini güvence altına almalı.

Olabilecek olan da, olamayacak olan da belli! 2004’te de 2017’de Kıbrıs Türk tarafının çözüm iradesi ortada. Hal böyleyken 2017’de masayı devirenlerden biri olan Sn. Hristodulidis’e “BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde çözüm isteyen taraf” statüsünün altın tepside sunulmasının Kıbrıs sorununun çözümüne ya da bize faydası ne?

Ön şart olarak sunulan “egemen eşitlik” ve “eşit uluslararası statü” ile tam olarak ne kast edildiği, ne istendiği anlatılamadı bir türlü! Hiç olmazsa bu sorunun yanıtı verilecek mi?”

Editör: Umut Çengi