Erhürman, oybirliğiyle kabul edilen yasayla hedeflenen sanayi yatırım düzenlemelerinin, imzalanan anlaşmayla çeliştiğini ve bu durumun yerli sanayicilere zarar vereceğini belirtti.

Erhürman’ın açıklamasının tamamı şöyle:

Sanayi Bölgeleri İlgili Tartışma

1. 20/2022 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Yasası, 17 Ekim 2022 tarihinde KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde OYBİRLİĞİ ile kabul edildi.

2. Bu Yasa’da yabancı (KKTC vatandaşı olmayan) sanayi yatırımcılarının KKTC’de sanayi bölgelerinde faaliyet gösterebilmesi için özetle dört şart getirildi. Bunlar,

a) Odaların da katılımıyla Bakanlık tarafından oluşturulacak ihtiyaç analiz raporuna uygunluk,

b)Yatırımın ihracat odaklı olması,

c) Ülke ekonomisi için katma değer tespitinin yapılması ve

d) Yatırım bedelinin en az 20 milyon Euro değerinde olmasıydı.

3. Kısacası Yasa, yabancı sanayi yatırımcısının adaya gelmesini engelleyen değil, bizim sanayicimizin yeterli yatırımı yapabildiği alanlar dışında kalan alanlarda, en anlaşılır şekilde söylersek “bizim yapamadığımız işleri yaparak”, ülke ekonomisine, istihdam, katma değer, ihracat gibi katkıları olacak ama adil olmayan bir rekabetle bizim yatırımcımızın zarar görmesine yol açmayacak yabancı yatırımcıların önünü açan bir düzenleme öngörüyordu.

4. Yasa’da, 5. maddenin 6. fıkrasında, “tüm altyapı maliyetleri dış finansman ile yatırıma hazır hale getirilen OSB’lerin planlanması ve projelendirilmesi, dış finansmanı sağlayan kuruluş veya ülke ile KKTC arasında BU YASA KURALLARINA UYGUN OLARAK yapılacak protokol ile belirlenir” hükmü de vardı.

Yani, böyle bir durumda elbette dış finansmanı sağlayacak ülke veya kuruluş ile bir protokol imzalanacaktı ama bu protokol YASA’ya uygun olacaktı.

5. Nitekim 11 Ocak 2004 tarihinde (bir protokol değil ama) böyle bir uluslararası anlaşma imzalandı.

6. Uluslararası anlaşmaya bakıldığında, 1. maddede, “KKTC’de, TC’nin desteği ile tamamlanan OSB’lerde, TC vatandaşları ile TC ilgili kanunlarına göre kurulmuş şirketlerin yapacağı sanayi yatırımları(nda)”, bu gerçek veya tüzel kişilerin KKTC’li yatırımcılarla aynı statüde kabul edilerek, aynı kurallara tabi olmasının sağlanmasının amaçlandığı açık biçimde görülmekteydi.

7. Anlaşma’nın 3. maddesine göre “3 milyon avro” yatırım yapmayı taahhüt eden TC vatandaşlarının ve TC ilgili kanunlarına göre kurulmuş şirketlerin, söz konusu OSB’lerde KKTC vatandaşlarıyla aynı statüde ve aynı haklara sahip kabul edileceği yazılıydı.

Yani bu yatırımcılar için, yukarıda sözü edilen ilk üç şart olan, ihtiyaç analizi raporuna uygunluk, ihracat odaklılık ve ülke ekonomisine katma değer şartları KKTC yatırımcısı için ne kadar değer taşıyorsa aynen o kadar değer taşıyacaktı. Bu arada Yasa’daki 20 milyon euro yatırım yapma koşulu da 3 milyon euro’ya düşürülmüştü ki herkesin bilebileceği gibi 3 milyon euro sanayi yatırımları açısından bakıldığında büyük anlam taşıyan bir miktar değildi.

8. Anlaşma’nın 3, maddesinde, söz konusu yabancı yatırımcıların da aynen KKTC vatandaşı olanlar gibi Organize Sanayi Bölgeleri Yasası’nın üçüncü kısmındaki kiralama işlemlerine ilişkin kurallara tabi olacağı düzenleniyordu. Bunun anlamı, TC vatandaşı olan yatırımcılar için özel/ağırlaştırılmış kurallar getirerek yerli yatırımcıyı korumak değil, TC vatandaşı yatırımcıyla KKTC vatandaşı yatırımcıyı kiralama açısından eşit kurallara tabi tutmaktı.

9. Tam da bu sebeple, bu uluslararası anlaşmadan haberdar olur olmaz, belki ondan fazla Meclis/TV konuşmasını ben, bir o kadar konuşmayı da CTP milletvekilleri yaptık; bu arada Sanayi Odası ile defalarca görüştük ve 11 Ocak 2024’ten bugüne, bu anlaşmanın değiştirilmesi için TC makamlarıyla iletişim kurulması ve koşulların KKTC OSB’ler Yasası’ndaki koşullara eşitlenmesi çağrısında bulunduk. Nitekim bu süre içerisinde (ve halen) Anlaşma KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde komitede veya genel kurulda görüşülmedi.

Amacımız, aynen OYBİRLİĞİYLE geçen Yasa’da olduğu gibi, yabancı sermayeyi, ihtiyaç duyduğumuz (bizim faaliyet gösteremediğimiz) sanayi alanlarına yönlendirmek, ihracat odaklı, katma değer yaratan, büyük maliyetli dış yatırımların önünü açmaktı. Buna ek olarak, elbette, bizim sanayicimizin küçük ölçekli ve ihracatta zorlanan yatırımlarının, bize göre dev ölçekte ve ihracat kapıları açık olan yatırımcıların adil sayılamayacak rekabeti karşısında korunmasıydı amacımız.

10. Aylarca uyardık. Bu değişiklik yapılmazsa bu Anlaşma Türkiye’de Resmi Gazete’de yayımlanacak ve artık geç olacak dedik. Nitekim Anlaşma, 7 Aralık 2024 tarihinde TC Resmi Gazetesi’nde yayımlandı.

11. Sonuç? Evet bu Anlaşma’ya göre TC vatandaşı olanlar veya TC kanunlarına göre kurulmuş şirketler sanayi yatırımları açısından KKTC vatandaşı olanlarla eşit koşullara sahip hale getirildi. Açılacak söz konusu sanayi bölgelerinde kiralama koşulları var ve bu koşulları odaların da katılacağı komisyonlar uygulayacak. Ama bu koşullar, bu Anlaşma’ya göre KKTC vatandaşları için ne kadar geçerliyse, yabancı yatırımcı için de o kadar geçerli olacak.

İkamet izinsiz şahıs mahkemeye çıkarıldı İkamet izinsiz şahıs mahkemeye çıkarıldı

Yani KKTC’nin küçük ölçekli, yüksek girdi maliyetli ve ihracat kısıtlamalarına sahip bir piyasada yatırım yapan yerli yatırımcısı, Türkiye gibi, bize oranla dev ölçekli ve ihracatta, girdi maliyetlerinde ve finansmanda bizden çok daha geniş olanaklara sahip TC’li yatırımcıyla, yani eşit olmadığıyla, “eşit koşullarda” rekabet etmek zorunda kalacak.

Daha fazla uzatmayayım! Olay bundan ibaret ve tek çözüm hala, TC yetkilileriyle konuşmak, bunları anlatmak ve OYBİRLİĞİYLE geçirdiğimiz Yasa’daki koşulları aynen geçerli kılmaktır. Aksi, türlü sıkıntılara karşın bu ülkede sanayi yatırımı yapmış sanayicilerimizi (elbette yalnızca Kıbrıs kökenli olanları değil Türkiye kökenli KKTC vatandaşı olan sanayicilerimizi de) asla rekabet edemeyecekleri rakiplerle karşı karşıya bırakmaktır. Bu, dış sermayeye karşı olmak değil, OYBİRLİĞİYLE geçirilen Yasa’da olduğu gibi, bizim yapamadığımız alanlarda, ihracat ve katma değer yaratma odaklı, büyük yatırım yapacak sanayiciye alan açmak ve ekonomiyi bu yolla büyütmektir.

Gerçek ortadadır. Aklın yolu birdir. Mesele, ülkeyi yönettiğini iddia eden zihniyetin yarattığı tahribatı, daha da geç olmadan ortadan kaldırmaktır.

Not: Daha fazla ayrıntı için, dileyenler, bu sayfadan paylaştığım 10.12.2024 tarihli Meclis konuşması videosuna bakabilirler…

Erhürman'ın paylaşımı: