Kıbrıs Gerçek - Özel Haber
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bir ilk olarak açılan
The French School Kyrenia okul öncesi eğitim için yeni bir bakış açısı sunuyor. İngiliz ve Fransız eğitmenler ile birlikte İngilizce ve
Fransızca eğitim veren kurum, Kıbrıs'ta bir ilk olarak öğrencilere ikinci dili Fransızca olan bir eğitim sunuyor.
Adada bir ilk olan Fransızca eğitimin yanı sıra Forest School(Orman okul) tekniğini kullanarak, eğitim sistemine yeni bir bakış açısı getirirken, eşitlikçi eğitim sistemi ile birlikte botanik gibi bir çok dalda da eğitim vermeye devam ediyor.
Ayırca, The French School Kyrenia Direktörü Dr. Feride Ersoy ve
Emel Bodnar, Kıbrıs Gerçek'e 15 yılı aşkın eğitim tecrübesini, yurt dışı eğitim serüvenini ve okulun deneyimli kadrosunu ve işleyişi anlattı.
"FRANSA BENİ ŞOVALYE NİŞANI PALME ACADEMİQUE'E LAYIK GÖRDÜ"
Uzun süreli çalışmalarının meyvesi olarak çeşitli ödüller ve tecrübeler edindiğini anlatan Ersoy, "Lisans eğitimimi Londra Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı üzerine tamamladıktan sonra yüksek lisansımı ve doktora programını da da yine İngiltere’de tamamladım. Sonrasında Paris'e yerleşerek 10 yılı aşkın süre Paris’te yaşadım ve bu süre içerisinde Paris'teki Güzel Sanatlar Akademisi İngilizce bölümünde çalıştım. Devletimiz beni 1995 yılında Fransız Fahri Kültür Ataşeliği görevine layık gördü. Bu gururum Fransa devleti tarafından verilen şövalye nişanı palme academique ile katlandı. Fransa ve İngiltere ile olan akademik/kültürel çalışmaların Kıbrıs üzerinden filizlenmesi hayali ile çıktığımız yola CQuals ve
French School by CQuals olarak devam ediyorum. 2 çocuk annesiyim." şeklinde konuştu.
"FRANSIZCA, İNGİLİZCE VE TÜRKÇE KULLANKARAK TOPLUMUN HER KESİMİNE DOKUNMAK İSTEDİM"
Eğitim sisteminde çeşitliliğe dikkat çeken Bodnar, "İngiltere’de Reading Üniversitesi’nde hukuk eğitimi aldım ancak bildiğim, Fransızca, İngilizce ve Türkçe olmak üzere 3 dil dili kullanarak toplumun her kesimine dokunarak kariyerimde ilerlemek istedim. Eğitim alanına yönelmem bu yüzdendir. Eğitim aracılığıyla en küçük yaştan yetişkinlere kadar uzanan eğitim yelpazemizde sevgiyi, hoşgörüyü, çok kültürlülüğü aşılamak ve topluma yararlı bireyler yetiştirmek en büyük arzum." ifadelerine yer verdi.
"2 DİL İLE DESTEKLENEN ÇOCUK ÇOK KÜLTÜRLÜ, VİZYONU GENİŞ, DÜNYA İNSANI OLUR"
Deneyimlerin pratik ile değer kazandığının altını çizen Ersoy, "C-Quals merkezinin kuruluş hikayesi, yıllar yılı edindiğimiz kuramsal ve pratik deneyimlerimizi sadece akademide bırakmamak, aksine 7'den 70'e herkese yaymak amacı ile başladı. C-Quals, yönetim kadromuzun potansiyelini kullanabileceği bir girişim aslında." şeklinde konuştu.
"7'DEN 70'E DÜNYA STANDARTLARINDA DİL EĞİTİMİ"
2 dilli eğitimin günümüz eğitimi için önemine vurgu yaparak, bu konuda tecrübelerini dile getiren Bodnar, "Fransa ve İngiltere ile olan akademik ve kültürel çalışmaların Kıbrıs üzerinden filizlenmesi ve 7'den 70'e herkese kaliteli ve dünya standartlarında dil eğitimi ve kültürel imkanlar sunmak, insanların ihtiyaç duydukları seviyelere ulaşmalarına yardımcı olabilmek bizim için çok önemli. Bu misyon ile çıktığımız yolda bir gün okul haline gelmek hep hayalimizdi. Globalleşen dünyada küresel olarak çocuklarımız için neler yapıyoruz, onlara neler verebilmek için çabalıyoruz mantığıyla baktığınızda sadece tek dilin artık yetmediği bir dünyada yaşıyoruz. Okulumuz ana dilde İngilizce ve Fransızca eğitim veriyor. Küçük yaşta eğitimin önemini düşünecek olursak 2 dille desteklenen bir çocuğun çok kültürlü, vizyonu geniş, dünya insanı olması kaçınılmazdır. Okulumuzda ayrıca ‘orman okulu’ konseptini de geliştirdik. Doğayı seven bireyler- insan seven bireyler demek- doğayı anlayan bireyler- fen ve matematik bilgisini geliştiren bireyler demek. En önemlisi çocukların yaratıcılığını desteklemek için oyun oynamak ve oyun oynayarak öğrenimi sağlamak çok önem taşıyor. Dil eğitimi, orman okulu anlayışı ve oyunun önemini bilerek gelecek nesiller yetiştirmekten mutluluk duyuyoruz." dedi.
"EĞİTİM ALMAK İÇİN BİR KRİTERİMİZ BULUNMAMAKTA"
Eğitim için kriter aramadıklarını belirten Ersoy, "Okulumuzda eğitim almak için herhangi bir sınav, deneme ya da dil kriterimiz bulunmamakta. Okulumuzda eğitim almak isteyen her çocuk bizim gözümüzde eşsiz. Bize göre birey yetiştirmek bireyin yeteneklerini anlamak ve onun üzerine eğilmek demektir buna göre ayrıştırmak değil." şeklinde konuştu.
"2 DİL BİLMENİN AVANTAJ SAYILMAMASI İMKANSIZ"
Dünyanın çok yönlü insanlara ihtiyaç duyduğunun altını çizen Bodnar, "İki dil diyoruz ama bir de bulunduğumuz ülkenin ana dili ile birlikte 3 dilde eğitim devam ediyor. Daha önce de vurguladığımız gibi yaşadığımız dünya düzeninde tek dil bilmek bir kriter olmaktan çıkıp zorunluluk haline gelmiştir. Bu sebeple 2 dil biliyor olmanın avantaj sayılmaması imkansız. Dil öğrenimi ne kadar küçük yaşta başlarsa o kadar başarılı sonuçlar veriyor. Bu sebeple gelecek nesillere bizlerin bırakabileceği en iyi miras eğitimden geçmektedir. Ülkemizde bunu gerçekleştiren tek okul öncesi eğitim programı biziz." ifadelerini kullanarak, eğitimde dil çeşitliliğine dikkat çekti." ifadelerini kullanarak, eğitimde dil çeşitliliğine dikkat çekti.
"FRANSIZCA AB'NİN İKİ RESMİ DİLİNDEN BİR TANESİDİR"
İngiltere'nin AB'den çıkmasını hatırlatan Ersoy, "Ülkemizin varlığını dünyaya kanıtlayabilmesinin en büyük anahtarı eğitimdir. İngiltere’nin AB’den çıkmasıyla böyle bir Fransız okulunun kurulmasının ülkeye ayrı bir değer katacağı düşüncesindeyiz. Fransızca’nın AB’nin iki resmi dilinden bir tanesi, bu dili çok iyi bilen bireyler yetiştirmek ülkeyi ileriye taşıyacak bir adımdır. Sunduğumuz eğitim anlayışında dünyalı bireyler ve vizyonları ada dışına taşan gençler hayal ederek ilerliyoruz. Her çocuğun bir birey olmasından yola çıkarak bireyin yetenekleri ile ilgilenecek güçlü ve eğitimli bir kadro ile ülkemizin geleceğine hizmet etmekten mutluyuz." sözleriyle Fransızca'nın önemine vurgu yaptı.
"OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN AMACI ÖĞRENMEYE İLGİYİ UYANDIRMAKTIR"
Okul öncesi eğitim ile ilgili teorik bilgiler veren Ersoy, "Sizlere biraz 0-5 yaş arası çocuklarda eğitimin önemimden bahsetmek istiyorum. 3 yaşına kadar bir çocuğun beyni bir yetişkinden 2,5 kat fazla çalışır, 6 yaşına kadar bir profesörden 2 kat hızlıdır. Çocukta zeka gelişiminin %70 lik kısmı 7 yaşına kadar tamamlanır ve öğrenme becerisi bu yaşta gelişir. Çocuğun grup içine katılması, sağlıklı ilişkiler kurması, kültürel değerlerine sahip çıkması, sosyalleşmesi gibi olgular bu yaşta gelişir. Farklı kültür ortamlarından ve ailelerden gelen çocuklar ortak bir yetişme ortamına okul öncesi eğitim kurumlarında ulaşır. Çocuk kendine güven duygusunu bu kurumlarda kazanmaya başlar. Dilini doğru, yanlışsız ve güzel konuşma özelliğini bu yaşta öğrenir. Toplumu, çevreyi, evreni ve insan davranışlarını tanımaya başlar. Aile içi desteğin tek başına yetmediği, çocuğun kendi yaşıtlarıyla birlikte olabileceği, bedensel ve zihinsel gelişmelerini sağlıklı biçimde sürdürebilecekleri bir ortam olduğu için okul öncesi eğitim zorunlu ve gereklidir. Zeka gelişimi ile birlikte birey olmayı öğrenmenin ne kadar önemli olduğunu da unutmamalıyız. Okul öncesi eğitim süresince çocuklar ilköğretime hazırlanırken, paylaşmayı, dayanışmayı, sosyalleşmeyi ve birlikte çalışmayı öğrenirler. Okul öncesi eğitimin amacı çocuklarda öğrenmeye ilgi uyandırmak ve çocuğun var olan yeteneklerini görünür kılmaktır. Bu dönem, araştırmacılar için çocuğun yüksek öğrenme potansiyeline sahip olduğu bir dönem olarak görülmektedir. Uygun fiziksel ve sosyal çevre koşullarında ve sağlıklı etkileşim ortamında yetişen çocuklar, daha hızlı ve başarılı bir gelişim gösterirler. Bu becerilerini geliştirirken 2 dil ile birlikte eğitim vermek biz French School’un en önemsediği konudur. Gelişen dünyada tek dil biliyor olmak artık yeterli değil. Bizler deneyimlerimizi dünyaya adapte olmuş bireyler yetiştirmek için aktarmayı görev edindik. 0-5 yaş eğitimin öneminin farkında olarak çocuklarımızın en verimli dönemlerini iyi bir eğitimle destekleyin." diyerek 0-5 yaş arası eğitimin önemine vurgu yaptı.
"HEDEFİMİZ TAM KAPSAMLI BİR OKUL PROGRAMI"
Adım adım ilerlemeye çalıştıklarını ifade eden Ersoy, "Şu anda 2,5 – 5 yaş aralığındaki çocuklara yönelik okul öncesi eğitim programımızı başlattık. Adım adım ilerlemek bizim için çok önemli, nihai hedefimiz tam kapsamlı bir okul programı olması. Hedeflediğimiz kalitede bir eğitim sunduğumuz sürece yürüdüğümüz yol zaten okul olmaktır." dedi.
"AMBARGO VAR DİYE DE DURMADIM"
Aldığı nişanın önemine ve prestijine dikkat çeken Ersoy, "Şövalye Akademik Palm ödülü Napolyon zamanında, Napolyon tarafından verilmeye başlayan bir devlet nişanı. Bu Nişanın sadece Fransızlara değil, dünyadaki bütün ülkelerde, kendi takdirleri sonucu, kendi kriterlerine göre değişik ülkelerde, değişik zamanlarda veriliyor. 15 yıl yurt dışında yaşadım, bu sürede bir çok eğitim, kültür ve sanat etkinliği gerçekleştirdim ve sevgili ülkemden asla kopmadım. 1995 yılında Fransa Fahri Kültür Ataşeliği görevine layık görüldüm. Tüm bunların, bu birikim ve emeklerin karşılığı olarak bu nişan bana Fransız Devletinden verilen bir ödüldür. Bütün bunları yaparken de ambargo var diye de durmadım. Ülkemiz için oldukça önemli olduğunu düşündüğüm bu nişanı gururla taşımaktan çok mutluyum." sözlerine yer vererek, insan başarma arzusuna engellerin mani olamayacağını ifade etti.