Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, Avukat Akan Kürşat’a yönelik iddianamenin içeriği ve dayandığı olgular incelendiğinde, iddia edilen fiillerin adanın her iki tarafında da suç teşkil etmediğini kaydetti.
Esendağlı, “Suç nitelikli bir fiilin bulunmadığı bariz şekilde görülebilmektedir. Süreç sonunda mahkeme huzurunda bu gerçeğin ortaya çıkacağına inancımız tamdır. Konu bu çerçevede yargı huzurundadır” dedi.
Rum kesiminin, yargısal yetkisinin ve egemenliğinin bulunmadığı Kuzey Kıbrıs’ta yapılan fiilleri suç haline getirmesi ve Kıbrıslı Türkleri bu suçları işler duruma düşürmesinin, ne hukuki ne de insani açıdan kabul edilebilir olmadığını kaydeden Esendağlı, bu bakış açısının her iki taraf açısından da tehlikeli müteakip adımlara gebe olduğunu belirtti.
Barolar Birliği Başkanı Esendağlı, Barolar Birliği Merkez binasında, Avukat Akan Kürşat’ın tutuklanma ve yargı süreci ile ilgili basın toplantısı düzenledi.
Esendağlı, basın toplantısında, Kıbrıs Rum kesimi tarafından 2005 yılında çıkarılan ve 2007 yılında yenilenen Avrupa Tutuklama Emri kapsamında, 30 Aralık tarihinde Roma’da tatilde bulunduğu sırada İtalyan polisi tarafından tutuklanan ve ardından 9 Şubat günü Güney Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde teminatla serbest bırakılan Avukat Kürşat’ın yargı süreci hakkında bilgi aktardı.
Esendağlı, Kürşat’ın kendisine yöneltilen toplam 20 davanın hiçbirini kabul etmediğini ve duruşmanın 29 Şubat’ta yapılacağını duyurdu.
“Kürşat, itham edildiği konularda yargılanmaktan çekincesi olmadığı için iadeye rıza gösterdi”
Basın toplantısında konuşan Avukat Esendağlı, Kürşat’ın tutuklandığı gün itibarıyla 8 Şubat’a kadar yaklaşık 40 gün boyunca Roma’da hapishanede olumsuz koşullarda, özgürlüğünden mahrum bırakıldığını kaydederek, Kürşat’ın ilk kez mahkeme huzuruna çıkarıldığı 16 Ocak tarihine değin, Kürşat’ın hangi suç veya olgularla itham edildiğine dair İtalyan mahkemesine bir bilginin ulaşmadığına dikkat çekti.
Esendağlı, bu sürede Kürşat’ın İtalyan avukatlarının iadeye ilişkin itirazı üzerine, Mahkeme’nin Kıbrıs Rum kesimi makamları ile yazışma yaptığını ve bu yazışmanın cevabı için yargılamayı 6 Şubat’a ertelediğini hatırlattı.
Bu süre zarfında suçlamaların tümünün 1974 öncesi sahiplerinin Kıbrıslı Rum olan ve KKTC tarafından koçan verilen Girne’de bazı taşınmazların tasarrufu, kullanım ve satışına ilişkin olduğunun ortaya çıktığına işaret eden Esendağlı, Kürşat’ın bu konularda yargılanmaktan bir çekincesi olmadığı için ve mağduriyetini uzatmamak adına iadesine rıza gösterdiğini ifade etti.
“Kendisine yöneltilen 20 davanın hiçbirini kabul etmedi”
Bu bağlamda İtalyan Mahkemesi’nin 1 Şubat tarihinde Kürşat’ın Rum Yönetimi'ne iade edilmesi kararı aldığını ve işlemin 8 Şubat’ta yapıldığını söyleyen Esendağlı, şunları aktardı:
“8 Şubat gecesi Güney Lefkoşa Polis Merkezi’nde sorgusu yapılan meslektaşımız, 9 Şubat Cuma günü Güney Lefkoşa Kaza Mahkemesi huzuruna çıkarılmış ve davası dosyalanarak 29 Şubat tarihine duruşma olarak ertelenmiştir.
Kendisine yöneltilen toplam 20 davanın hiçbirini kabul etmeyen Akan Kürşat, mahkeme tarafından teminatla serbest bırakılmıştır, evine dönmüştür.”
“Süreci normal bir yargı işlemi olarak görmemiz söz konusu değildir”
Esendağlı, meslektaşının adanın her iki tarafında da suç teşkil edecek bir fiilde bulunmadığını kaydederek, mahkeme sonunda bu gerçeğin ortaya çıkacağına inanç belirtti.
Kıbrıslı Türk avukatların meslek örgütü olarak, yaşanan süreci normal bir yargı süreci olarak görmelerinin söz konusu olmadığını ifade eden Esendağlı, iki taraf arasında siyasi uyuşmazlığın önemli başlıklardan biri olan mülkiyet sorununa ilişkin Kıbrıslı Türklerin bireysel olarak hedef alındığı cezai enstrümanlara başvurulmasının hakkaniyetli, doğru ve yasal bir tarafı olmadığını söyledi.
Bunun yanında Esendağlı, Kıbrıs Barolar Birliği’nin yoğun bir şekilde devam eden inşaat faaliyetlerinin ve yarattığı çevre tahribatını, en büyük sorunlardan biri olarak gördüğünü ve emlak fiyatlarındaki fahiş artışla meydana gelen sosyal sorunun büyüklüğünü vurguladı.
“ Bireysel mağduriyetlerin artırılması halinde vatandaşlarımızın haklarının uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde aranmasını teşvik etmek görevimiz olacak”
Avukat Esendağlı, Kıbrıs Türk halkının "Kıbrıs Cumhuriyeti"nden doğan hakları kapsamında kendilerine sağlanan seyahat özgürlüğünün bu şekilde kıskaca alınmasının ve bir endişe ortamının yaratılmasının yanlış ve haksız olduğu düşüncesini paylaştı.
Esendağlı, “Bu yanlıştan dönülmemesi ve bireysel mağduriyetlerin artırılması halinde vatandaşlarımızın haklarının uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde aranmasını teşvik etmek de bizim görevimiz olacaktır” ifadelerini kullandı.
“Akan Kürşat dışında başka ismin olduğuna ilişkin hiçbir saptamamız yok”
Barolar Birliği Başkanı Avukat Esendağlı, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
Esendağlı, verdiği yanıtlarda, Rum Başsavcı Yardımcısı Savvas Angelidis’in, “Türk tarafında yapılan yorumlar Hukuk Dairesi’ni bağlamaz” ifadesini değerlendirerek, bunun yanlış bir bakış açısı olmadığını, tavrın Rum tarafında yapılan yorumlar açısında da geçerliyse hiçbir sıkıntının olmadığını kaydetti.
Esendağlı, Avukat Akan Kürşat’ın İtalya’daki tutukluğu süresince kötü bir muamele görmediği, ancak 40 gün boyunca olumsuz koşullarda barındırıldığını kaydetti. Esendağlı, buna ek olarak, Kürşat’ın Kıbrıs Rum polisleri tarafından teslim alınması ve teminatla serbest bırakılması sürecinde “iyi bir muameleye tabi tutulduğu” şeklinde ifadesi olduğunu belirtti.
Dava’da “işin özünün” mülkiyet olduğunu belirten Esendağlı, “KKTC kanunlarına göre hareket etmekle mükellef olan bizlerin, aslında bu kanunları göz ardı edip, 1974 öncesi kanunlar varmış gibi ya da oradaki statü varmış gibi hareket etmemiz beklentisi içerisinde, o bakış açısıyla getirilmiş bir davadır” dedi.
Kuzey Kıbrıs’ta yürütülen süreçlerden farklı olarak, Güney Kıbrıs’taki mahkemede teminat işlemi yapılırken davanın dosyalandığına ve mahkemenin duruşma tarihini tayin ettiğine işaret eden Esendağlı, sürecin bu hızla devam ettiği takdirde 1-2 ay içerisinde sonuçlanabileceğini söyledi.
Avukat Akan Kürşat’tan başka isimlerin olup olmadığına veya başka bir tutuklama kararının varlığına dair herhangi bir saptamalarının olmadığını dile getiren Esendağlı, bu aşamada öğrenebilecek bir enstrümanlarının olmadığını da kaydetti.
Esendağlı, söz konusu tutuklama kararı tarihinin 2007 olduğunun altını çizerek, 2007'den itibaren Kürşat’ın birçok kez Kıbrıs Rum kesimine resmi yollardan geçiş yaptığını, Larnaka Havalimanı’ndan uçtuğunu, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti pasaport ve kimlik yenileme işlemi yaptığını, İtalya dahil Avrupa’nın pek çok ülkesinde bulunduğunu anımsattı. Esendağlı “neden şimdi” sorusunun yanıtının ise şu noktada sadece “şahsi fikirlerden” ibaret olduğunu kaydetti.