KIBRIS

Eylem: 1960 Garanti Anlaşması yok sayıldı!

BM'nin 79. Genel Kurulu'nda Türkiye Cumhurbaşkanı, KKTC'nin tanınması ve ambargoların kaldırılması çağrısında bulunması üzerine KTOEÖS Başkanı Selma Eylem, bu çağrının Türkiye'nin uluslararası anlaşmaları, özellikle 1960 Garanti Anlaşması'nı yok saydığını belirtti.

GARANTİ ANLAŞMASININ İLK MADDELERİNE DİKKAT ÇEKTİ

Eylem, Garanti Anlaşması'nın birinci maddesinin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü koruma taahhüdü verdiğini hatırlattı. İkinci maddesinin ise Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’yi bu bağımsızlığı tanımakla ve başka ülkelerle birleşmeyi yasaklamakla yükümlü kıldığını vurguladı.

TÜRKİYE’NİN BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ SAVUNMASI KABUL EDİLEMEZ

Eylem, Türkiye’nin mevcut bölünmüşlüğü savunmasını eleştirerek, bunun uluslararası anlaşmaları yok sayan bir anlayış olduğunu söyledi. Bu politikaların Kıbrıslı Türkleri yok oluşa sürüklediğini ifade etti.

İşte Eylem'in açıklaması:

Tek Yol, Tek Çözüm Birleşik Federal Kıbrıs

BM'nin 79. Genel Kurulunda Türkiye Cumhurbaşkanı konuşma yaparak bir kez daha KKTC'nin tanınması, ambargoların kalkması çağrısında bulunmuştur. Sayın Cumhurbaşkanı bu çağrıyla, bir kez daha altında imzası bulunan uluslararası anlaşmaları, 1960 Garanti Anlaşması da dahil, yok saymaktadır.

Garanti Anlaşmasının birinci maddesi, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü, güvenliğini sağlamayı ve Anayasasına saygı göstermeyi taahhüt eder. İkinci maddesi ise Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'yi Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü, güvenliğini, ve Anayasanın temel maddeleri ile kurulan düzeni tanımak ve garanti etmekle, doğrudan veya dolaylı olarak başka bir ülke ile birleşme veya bölünmeyi yasaklamakla yükümlü kılar.  Böyle bir anlaşma altına imza atmış, böyle bir yükümlülüğü, sorumluluğu almış garantörlerden birinin mevcut ateşkes koşullarını, bölünmüşlüğü savunduğunu bir kez daha ortaya koyması kabul edilebilir değildir. Bunu ifade eden anlayış, yıllardır uluslararası anlaşmaları yok sayıp suç işleyen anlayıştır.

Adanın kuzeyinin taşıma nüfusla demografik yapısını değiştiren, sistematik asimilasyonla, siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel dayatmalarla, işbirlikçi hükümetler aracılığıyla her kurumu, her alanı yağma, talan, peşkeşle mafya, tarikat ve sermayenin ele geçirmesini sağlayarak, kamusal hizmetleri bitirip eğitim ve kültürel dönüşümle toplum mühendisliği çalışması yaparak, ada yarısını insan kaçakçılığı, kara para aklama, kumarhane, gece kulübü, her alanda sahtekarlıkla, sorma gir hanına dönüştürerek kriminal suçların cenneti haline getiren, kısacası ada yarısını ele geçirip 'alt yönetim' haline getiren ve Kıbrıslı Türkleri yok oluşa sürükleyen politikalar üreten bu anlayıştır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuken ve fiilen tanımadığı bir yapının tanınması çağrısı tam bir takiyedir. Ulaşılmazın istenerek statükonun kalıcılaştırılması, meşrulaştırması, yarattığı statükonun, nemalanmanın, nemalandırmanın devamı isteği, arzusu ve hedefidir.

Kıbrıs Türk Toplumu olarak bizler "ne yama, ne rehin" olmayı asla kabul etmiyor, Kıbrıs Cumhuriyetinde var olan siyasi eşitliğimizi, kendi ülkemizde irademizi geri talep ediyoruz. 

Uzun yıllar varoluş mücadelesi verdik, vermeye devam edeceğiz.

Ülkemiz için, çocuklarımız, geleceğimiz için direnmeye devam edeceğiz.

Adamızda federal çözüm ve barış için, tüm uluslararası anlaşmaların tüm taraflarca tanınması ve çiğnenmemesi için mücadeleye devam edeceğiz.

Tüm barış taraftarı örgütleri birlikte hareket etmeye, federal çözüm ve barış için mücadeleyi yükseltmeye ve uluslararası camiaya da uluslararası anlaşmaları yok sayanlara, biz Kıbrıslı Türklerin hakları üzerinden hak iddia ederken kansız soykırım uygulayanlara karşı gerekli tavrı ivedilikle almaya davet ederiz.

Saygılarımızla,