Feyzioğlu, milli siyasetin Kıbrıslı Rumların da hayatını kolaylaştıracak bir siyaset olduğunu vurguladı
Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, KKTC ve Türkiye’nin ada için kabul ettiği, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü içeren milli siyasetin Güney Kıbrıs’taki Rumların da hayatını kolaylaştıracak bir siyaset olduğunu vurguladı.
Radyo Vatan’dan Serkan Tetik'in sorularını yanıtlayan Büyükelçi Feyzioğlu,” Kuzey’in hakimi olma fantezilerini, hayallerini bırakırlarsa, kültürel DNA’larına kazınmış olan Enosis iddiasından, idealinden vazgeçip gerçeği görürlerse, 100’ lerce kilometre ötedeki Yunanistan’dan değil 70 kilometre ötedeki Türkiye’den ekonomik anlamda, ticari anlamda her türlü desteği fazla fazla alacaklar” dedi.
Büyükelçi Feyzioğlu, Türkiye’den gelen boru hattına bir hat daha ekleyip Güney Kıbrıs’ın da sudan faydalanmasının sağlanabileceğini, enterkonnekte elektrik projesinin de adanın tamamı için muhteşem bir fırsat olduğunu, Rum tarafının ürettiği fazla elektriği Türkiye üzerinden Avrupa’ya satabileceğini kaydetti.
Türkiye’nin hava ve deniz limanlarının Güney Kıbrıs’a kapalı olduğunu anımsatan Feyzioğlu, eşit iki devleti, arazinin ortaya koyduğunu kaydederek “Bu bir icat değil, kabul etikleri zaman, Enosis iddialarından ve idealinden vazgeçtikleri zaman hayatın kendileri için de hem kolaylaşacağını hem ucuzlayacağını görecekler. Güvende yaşayacaklar demiyorum. Zaten Türkiye sayesinde 1974 ten beri barış var, zaten barış var güvende yaşıyorlar” dedi.
“Rumlar, ortada federasyon modeli bırakmadılar”
Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, 1960’ta kurulan ortak devleti Rumların bozduğunu, 2004’te Annan Planı’nı Türkler kabul ederken, Rumların reddettiğini, Crans Montana’da Türkler anlaşmaya “evet “demek noktasındayken, Rumların masayı devirdiğini belirterek, Annan Planı ile Crans Montana’daki etkili isimlerden olan ve Hristodulidis’in bugün hala işin başında ve politika belirleyici olduğunu kaydetti.
Feyzioğlu, “Ortada federasyon modeli bırakmayan Rumlardır… Federasyonun sayısız modeli yok. 60 modeli ‘olmadı’ dendi Annan modeli olmadı, Crans Montana modeli olmadı kalmadı ki geriye bir şey. ‘Bir daha deneyelim’ neyi deneyeceksin?” diye konuştu.
“Bir daha deneyelim statükodan menfaat bekleyen Rum kesiminin söylemidir”
“Bu ‘bir daha deneyelim’, statükodan menfaat bekleyen Rum kesiminin bir söylemidir Statükodan elde ettiği menfaati nasıl kotarmakta… Çünkü Kıbrıs Türkü’ne ambargo uyguluyor ve uygulatıyor AB eliyle. Her türlü izolasyonu uygulatıyor…” diyen Feyzioğlu, “Ondan sonra da ‘bu ambargo ve izolasyonlar altında boğulmak istemiyorsanız birleşmeye evet’ deyin diyor. İnsanların boğulma sebebi, bunalma sebebi, bıkkınlık sebebi doğrudan doğruya Rum. Yani cellat Rum. İpi insanlarımızın boynuna geçirmek isteyen Rum, nefes aldırmayan Rum. Sonra ‘niye bunaldınız, buyurun’ diyor. Son derece kötü niyetli. ‘Buyurun bizim sizden gasp ettiğimiz devletin içinde azınlık olun’ diyor. ‘Böylelikle çektiğiniz sıkıntılar bitecek’ diyor” şeklinde devam etti.
Rum tarafının aslında federasyon modeli önermediğini kaydeden Feyzioğlu, “Ben Güney’i yönetiyorum, Kuzey’i de yönetmek istiyorum. Siz de AB güvencesi altında azınlık olun bunda ne var ki’ diyor. Tıpkı Batı Trakya’daki gibi, Girit’te Türkleri yok ettikleri gibi Bu Rum idaresi İngiliz’in 100 yılda yapamadığını 10 yılda yapar Allah göstermesin” dedi.
Büyükelçi Feyzioğlu, KKTC’nin BM’nin adadaki varlığı konusunda da iyi niyet gösterdiğini vurgulayarak, BM Barış Gücünün gittiği ülkelerde bir anlaşma çerçevesinde bulunduğunu, kuvvetlerin statüsü anlaşması yapıldığını ve askerinin o çerçevede hareket ettiğini, BM KKTC’yi tanımadığını söyleyerek böyle bir anlaşma yapmadığını, BM’nin KKTC ile oturup bu askeri unsurlarının KKTC toprağından geçerken hangi statüde olduklarını, hukuki sorumluluklarını, yetkilerini, uluslararası standartlarda anlaşmaya bağlanmasını sağlaması gerektiğini ifade etti.
Feyzioğlu, “ KKTC iyi niyet gösteriyor, nezaket gösteriyor, ‘yapmalısın’ diyor ama şu ana kadar bir yaptırım uygulanmadı. Takdir tamamen KKTC ve hükümetinindir” dedi.
TDT’ye gözlemci üye olunması…
Feyzioğlu, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olmasının önemli olduğunu belirterek, bu geniş coğrafyanın nüfus sayısı ve üretime katkı rakamlarının muazzam olduğunu ve ekonomi ve üretime katkısının daha da büyüyeceğini belirti.
Feyzioğlu, KKTC’nin koskocaman coğrafyadaki Türk milletinin Doğu Akdeniz’deki kalesi olduğunu vurgulayarak, Doğu Akdeniz’in şu an dünyada stratejik açıdan en önemli bölgesi olduğunu kaydetti.
Büyükelçi Feyzioğlu, “Dünyanın en stratejik bölgesinde KKTC var. Dünyanın merkezinde deseniz çarpıtmış olmayız, Türk’ün kalesi var. Bu üyelikle Türkiye ve KKTC devletleri TDT üye ülkelerine Doğu Akdeniz’deki Türklük kalesinin kendi menfaatlerine de olduğunu da anlatacak bir zemin kullanma imkanına sahipler” dedi.
Feyzioğlu şöyle devam etti:
“Biz neden sürekli şöyle diyoruz: ‘Biz ne yapabiliriz’ diye bakıyoruz. Aslında burası o kadar önemli, o kadar değerli ve buradaki devlet o kadar yükselmeye, güçlenmeye müsait bir devlet ki… Buradaki halk öyle bir halk ki. Biraz da şöyle bakmak lazım; ‘benim sayemde sen…’ diye başlayan cümleler de kurabilmeli,. Buradaki Türk devletinin Azerbaycan’a sağlayabileceği meşru menfaat, Kazakistan’a Kırgızistan’a Özbekistan’a, Türkmenistan’a sağlayabileceği her anlamda uluslararası meşru menfaat o kadar yüksek ki. Burada bir kardeşleri var… Herkesin kazanabileceği bir düzeni kurmak mümkün”
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Dünya 5’ten büyüktür sözünün ’KKTC’yi tanıyın’ çağrısı ile birlikte düşünülmesi gerektiğini ifade den Feyzioğlu, “BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin menfaatleri ekseninde dönen bir dünya işte bu kadar dönüyor, adil olabiliyor, bir sömürü düzeni devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın KKTC’yi tanıyın cümlesinin altının dolu olduğunu ifade eden Feyzioğlu şöyle devam etti:
“Tanıma çağrısının altında da şu var: Ben tanıyın diye çağrı yapıyorum. Tanıyın diyor. Bir, sizin KKTC’yi bugün ya da yarın tanımamanız bir şey değiştirmeyecek burada uluslararası hukuka göre zaten meşru bir devlet vardı iki… “Biz Türkiye olarak KKTC’nin eksiksiz bir altyapıya, son derece güçlü bir ekonomiye ve bir refah toplumuna kavuşmasını sağlayacağız sizden bir beklenti içerisinde değiliz diyor. Bunu böyle dolduruyor. Biz size muhtaç değiliz, Kıbrıs Türkü size muhtaç değil. KKTC ve Kıbrıs Türkü’nü zirveye çıkarmak için bu alanlarda sizin tanıyıp tanımamanızın bir önemi yok cümleleri de var onun altında …
“Ercan, Türkiye’deki 5’inci hava limanı büyüklüğünde”
Büyükelçi Kıbrıs Türkü’nün refah seviyesini artırmak için gerçekleştirilen alt ve üst yapı yatırımlarına değinerek, Ercan Havalimanı’nın adanın en büyük ve bölgenin en modern hava limanlarında biri olduğunu Türkiye ile de kıyaslandığından en büyük 5’inci havalimanı olduğunun altını çizdi.
Feyzioğlu yeni havalimanı yapımı nedeniyle KKTC’de daha fazla turizm yatırımı imkanı da doğduğunu söyledi.
Büyükelçi Feyzioğlu, büyük gövdeli uçakların Ercan’a inebilecek olmasının KKTC’ye önemli bir ekonomik katkı sağlayabileceğini vurgulayarak, su projesinde ana hat olarak kullanılan suyunun erişmediği yer olmadığını kaydetti.
Feyzioğlu, KKTC’nin Su ve Toprak Kaynakları Master Planı çalışmasını başlattıklarını, içme ve kullanma suyunda, kalan suyun tarımsal sulamaya kanalize edileceğini, tarımsal sulamanın Güzelyurt’ta kanallar yapılarak başladığını, nihai hedefin suyu orta Mesarya’ya götürmek olduğunu, götürülürken alım garantili hangi bitki deseninin tercih edileceği konusunun master planda ortaya çıkacağını belirti
Uçak biletlerinin pahalılığı…
Feyzioğlu, KKTC’den Türkiye’ye hava ulaşımında biletlerin pahalı olduğu şikayetleriyle ilgili olarak da, biletlerin pahalı olmasının Rumların AB ile birlikte uyguladıkları ve uygulattıkları ambargolar nedeniyle direkt uçuşların olmayışından kaynaklandığını söyledi.
Feyzioğlu, TC Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın üzerinde çalışılması talimatını verdikleri hususun; KKTC’ye uçuş yapan Türkiye’deki bayrak hava yollarının fiyatları makul seviyede tutması olduğunu, bu konuda ciddi çalışma yapıldığını söyledi.
Büyükelçilik olarak bu konuda üstlerine düşeni yaptıklarını Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın KKTC ziyaretinde özellikle bu konuyla ilgilendiğini, Başbakan Ünal Üstel’in de , İstanbul ve Londra’ da önemli sonuç alıcı toplantılar yaptığını belirten Feyzioğlu, “İki devlet, bir planlama üzerinde gidiyoruz” dedi.
Feyzioğlu, Ercan’ın yeni pistinin geniş gövdeli uçaklara iniş kabiliyetinin koltuk maliyetlerini azaltacağı için bilet fiyatlarının da düşmesini beklediklerini belirtti.
Limanların özelleştirilmesi
Büyükelçi Feyzioğlu ulaşımda bir adım daha atılması gerektiğini belirterek, limanların özelleştirilmesine işaret etti.
Feyzioğlu, limanların özelleştirilmesinin 2002’den beri KKTC hükümetlerinin talebi olduğunu ifade ederek, “Bunu geçenlerde televizyon programında da söyledim, ‘vay Büyükelçi’ye ne?’ dediler. Gerçekten bana ne, ya da bir başkasına. Ama KKTC hükümetlerinin talep etme hakkı var değil mi. KKTC hükümetleri talep etmiş, Türkiye de ‘evet bu konuda her türlü desteği vereceğiz çalışalım madem istiyorsunuz’ demiş. Dolayısıyla bu ülkenin yönetimlerinin 2002’den beri talep ettiği bir husus. Benim kişisel olarak bir ülkenin neye ihtiyacı olduğuna, neye ihtiyacı olmadığına dair bir hareketim olamaz, kimsenin olamaz” dedi.
Limanlarla ilgili çalışma yapılmasının 2002’den beri hükümetin programında yer aldığını söyleyen Feyzioğlu, o çerçevede Gazimağusa Limanı’nın insanlara yakışır hale getirilmesi, Girne ve Gazimağusa’dan kalkan tüm feribotların içinde keyifle seyahat edilebilir hale gelmesi gerektiğini, deniz yolculuğunun kabus değil keyfe dönüşmesi, hatta ailelerin ‘denizden gidelim, geze geze gidelim’ demesi gerektiğini, ancak bugün dinledikleri öykülerin öyle olmadığını söyledi.
Feyzioğlu, daha çok limanı, limanları kaliteli yapabilmenin yolunun KKTC hükümetinin de öngördüğü ve talep ettiği üzere özelleştirme olduğunu, özelleştirmenin de şeffaf, kamunun hakkı ve hukukunu koruyacak şekilde ve herkesin gördüğü şekilde yapılması gerektiğini vurguladı.
“KKTC cennet gibi bir yer”
Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, KKTC’nin cennet gibi bir yer olduğunu belirterek, büyükelçi olmadan önce de KKTC’ye bir çok kez geldiğini, göreve başladıktan sonra KKTC’ye bağlılığının ve sevgisinin arttığını belirtti.
Büyükelçi Feyzioğlu, “Her zaman aşkla bağlıydım, Allah nasip etti, Cumhurbaşkanımız öyle takdir buyurdu, devletime ve milletime, hem Türkiye’deki Hem KKTC’deki… Türk milletimize bu sıfatla burada hizmet etmek benim için onur oldu” dedi.
Kıbrıs Türkü ve KKTC Türkiye’de daha fazla tanıtılmalı”
Kıbrıs Türkü’nün ve KKTC’nin Türkiye’de daha fazla tanıtılmaya, bilinmeye ihtiyacı olduğunu söyleyen Feyzioğlu, “Kıbrıs’ın kültürü ve o kültüre bağlı tüm değerleri, güzellikleri açısından daha fazla bilmesi lazım Türkiye’de yaşayan Türk halkının. Buraya bir hafta sonu için gelip KKTC hakkında, Kıbrıs Türkü hakkında yeterli bilgi sahibi olmak mümkün değil. Biraz daha fazla bilmek lazım, hatta Türkiye’de ilk ve ortaokul müfredatında da daha fazla yer bulmalı Kıbrıs” dedi.
“Hiç kimsenin bu halka tepeden bir şeyler buyurmaya hakkı yok”
Feyzioğlu, “Kıbrıs Türkü yüzyıla yakın bir süre sömürgeci imparatorluğun elinde kalıp da dışarıdan asgari destek gelmesine karşın Türklüğünü tüm canlılığıyla korumuş herhalde dünyada tek Türk topluluğudur. Bu halka kimsenin tepeden bir şeyler buyurmaya hakkı yok. Neler yaşanmış, ve ne büyük mücadeleler verilmiş ve Türklüğünü millet olma bilincini kaybetmemiş. Şunu da söyleyeyim ; umarım hiç bozulmaz bu. İş, siyaset vesilesiyle kavga edip akşamüstü kol kola sokağa çıkabiliyor insanlar. Bu çok değerli, bunu kaybetmemek lazım. Kültürün, ifade özgürlüğüne ne kadar yatkın olduğunu gösteriyor bu çok değerli “ ifadelerini kullandı.
Feyzioğlu, “Eksiklerimize bakıp, artıları görmezsek yanlış yapmış oluruz. 1974 sonrasında burada büyük bir gelişme hamlesi yaşandı ve yaşanmakta. Gönül ister ki hep düz çizgide gitsin. Hiçbir planlama ve programlamadan geri kalınmasın ama olmuyor, bu hayatın gerçekliği. Sorunlara bakıp gelişmeyi görmezden gelmek haksızlık olur. Ama daha hızlı gelişebiliriz sorunlarımızı daha etkili bir şekilde çözebiliriz demeye varım. Ama sorunlara yoğunlaşıp ‘hiçbir şey olmuyor biz devleti kapatıp Güney’in altında azınlık olalım’ demeyi Kıbrıs Türkü kabul etmez, etmiyor” dedi.
Sivil Savunma Teşkilatı ve her bir çalışanıyla gurur duyuyoruz
Sivil Savunma Teşkilatı ve her bir çalışanıyla gurur duyduğunu kaydeden Feyzioğlu, tarihinden ve milli mücadeleden güç alan Sivil Savunma’nın köklerinin çok derinlere gittiğini ve çok özel bir teşkilat olduğunu belirtti. Teşkilat’ın 6 Şubat’ta Türkiye depremindeki faaliyetlerinden övgüyle bahsetti.
Bunlar da ilginizi çekebilir