TÜRKİYE

Hakan Fidan: Esad ile görüşmeye hazırız

Suriye ile normalleşme sürecine ilişkin açıklama yapan ve "Esad ile görüşmeye hazırız" diyen Hakan Fidan, görüşmelerin bir süredir dolaylı olarak sürdüğünü söyledi.

Lübnan'da yaşanan patlamalar, Gazze'de olanlar ve Suriye ile normalleşme süreci...

Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz'ün moderatörlüğünde Editör Masası programına konuk olan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, gündeme dair önemli açıklamalar yaptı.

Lübnan'daki siber saldırının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla müstakil siber güvenlik teşkilatı kurulacağını söyleyen Bakan Fidan, çalışmaların başladığını belirtti.

Bakan Fidan, akabinde ise Suriye ile normalleşme sürecine ilişkin yaptığı açıklamada, "Esad ile görüşebiliriz." dedi.

Fidan ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Esad ile görüşmeye hazır olduğuna yönelik açıklamalarını da hatırlattı.

"CUMHURBAŞKANIMIZIN YAPTIĞI BİR AÇIKLAMA VARDI, SİYASİ İRADENİN EN ÜST DÜZEYDE YAPTIĞI AÇIKLAMA"

Fidan, görüşmelerin bir süredir dolaylı olarak devam ettiğini dile getirdi ve şunları ekledi:

Suriye ile ilgili değerli arkadaşlar biliyorsunuz, Cumhurbaşkanımızın bir müddet önce yaptığı açıklama vardı. Burada tabii siyasi iradenin en üst düzeyde yaptığı açıklama. O da Esad'la görüşmeye hazır olduğumuzu ifade etmesi. Biz Esad yönetimi ile epey zamandır çeşitli formatlarda görüştük. 

İstihbari ve askeri çeşitli formatlarda görüştük. Ruslar ve İranlıların olduğu ortamlarda hep görüşüldü. Fakat şunu biz tekrar görmek istiyoruz. Özellikle 2017'den itibaren Astana formatı ve Ruslarla yaptığımız askeri mutabakat neticesinde rejimle muhalefet arasında dondurulmuş bir savaş var artık, çatışma yok, sessizlik ortamı var. Herkes kendi bölgesinde duruyor. O zamandan beri belli konuların kalıcı çözüme yönelik adımlar atılması gerektiğini düşündük.

"TÜRKİYE VE TÜRKİYE DOSTLARI BİR SİSTEM KURDU"

Tabii burada tarafların bu adımları atması gerekiyor. Türkiye bu savaşta rejim ve muhaliflerin savaşında, görmek istediği konu rejim ve muhaliflerin kendi üzerinde anlaşabilecekleri bir siyasi çerçeve. Bu olduğu zaman bizim için sorun kalmıyor. Bizimle de normalleşmeden de önce bunları başında yurt dışındaki milyonlarca Suriyeli mülteci...

Yurt dışında milyonlarca Suriyeli mülteci neden var? Kendi halkıyla, muhalefetiyle problemli olan bir yönetim milyonlarca mülteci üretmiş durumda. 3 milyondan fazlası Türkiye'ye gelmiş durumda. 5 milyon mülteci Türkiye'nin ve Türkiye dostlarının Suriye içerisinde etkin olduğu bölgelerde yaşıyor.

Rejimin kontrolü dışında. Biz orada bu sistemi kurmuş olmasaydık, 5 milyon insan daha Türkiye'ye gelmiş olacaktı. Biz Suriye içerisinde dost unsurlarla varlığımızı bu şekilde yapıyoruz çünkü hala orada rejimle ilişkilerinde kendisini güvende hissetmeyen 5 milyona yakın kitle var.

SURİYE İLE MASADAKİ KONULAR

Bu kitle rejim ile barışını, güven ,ilişkisini tesis etmediği sürece, bizim daha fazla göç almayla ilgili endişelerimizin idealize edilmesi mümkün değil. Bırakın var olanların geri gitmesini gönüllü bir şekilde daha fazla mültecinin Türkiye'ye gelmesini engelleyecek bir sistem olmuyor. Biz hep şunu söylüyoruz; kendi halkınla, milyonlarla nasıl barışacaksın.

Türkiye ile ilgili konu mülteciler ve terörle mücadele gibi konular. Bunları konuştuk, yine konuşuruz. Çünkü biz kendimizden eminiz, ne istediğimizi biliyoruz. Bu konuda yoğun bir koordinasyon var. Geldiğimiz noktada önemli olan, sorunun daha fazla ileri gitmemesi, çatışmaların olmaması, daha fazla insanın ölmemesi ve daha fazla mülteci olarak çıkmaması.

İSRAİL, SAVAŞI LÜBNAN'A KAYDIRACAK"

Lübnan'da meydana gelen patlamalar, şu anda yaklaşık bir yıldır devam eden savaşın bir devamı, bir parçası. Bizim yani savaşın başından beri gördüğümüz bir İsrail stratejisine ilişkin bir gerçeklik vardı. O da şuydu, İsrail ilk önce Gazze ile ilgili hesaplarını görecek, ondan sonra Lübnan'a bu işi kaydıracak diye.

Şimdi adım adım Lübnan'a doğru tırmandırmaya başladığını görüyoruz. Tabii son iki günde olan patlamalar, elektronik cihazlarla ilgili, bunlar tabii istihbarat literatüründe fırsat operasyonu diye nitelendirilen operasyonlar.

Belli ki Hizbullah'ın yapacağı satın almaları gerek teknik gerek insan istihbaratı kaynaklarıyla, İsrail önceden öğreniyor. Daha sonra bunlara paravan şirketler veya başka şekilde nüfuz ediyor, hulul ediyorlar. Ondan sonra bugünkü şeyle karşılaşıyoruz manzarayla.

"BÖLGEDEKİ TIRMANMA ENDİŞE VERİCİ"

Bu istihbarat örgütlerinin çok sık kullandığı bir şey ama burada tabii bir farklılık var. Bu büyük bir çapta, kullanılıyor. Büyük bir hadise olunca çok yani binlerce insanı etkileyen bir operasyon. Ben ilk gün Lübnan Başbakan'ını da aradım.

Hem geçmiş olsun dileklerimi ilettim hem de yani Türkiye olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın selamını da ileterek, her türlü tıbbi desteğe hazır olduğumuzu da söyledim. O esnada tabii onu da söyledikleri vardı.

Gerçekten şu anda bölgedeki tırmanma endişe verici. Yani İsrail'in yürüttüğü bu operasyonların giderek daha büyük provokatif bir şekle dönüşmesi ve karşılığında da artık Hizbullah'ın, İran'ın ve diğer onlara yakın unsurların artık cevap verme dışında da bir seçenekle karşı karşıya kalmamaları gibi bir noktaya geldik artık.

SİBER GÜVENLİK TEŞKİLATI KURULUYOR

Siber güvenlikle ilgili aslında ülkemizde kurumlarımızda büyük bir farkındalık var. Burada biliyorsunuz Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde bir Genel Müdürlüğümüz var aslında bu konuyla ilgilenen. Diğer taraftan Milli İstihbarat Teşkilatı siber güvenlikle ilgili konularda oldukça yetkin kabiliyetleri var. Emniyet Teşkilatımızda yetenek var.

Şimdi esas itibarıyla müstakil bir siber güvenlik teşkilatının kurulmasıyla ilgili konu, hükümetimizin de gündemine getirildi. Cumhurbaşkanımız Milli Güvenlik Kurulu'nda da yapılan tartışmalar neticesinde, yani bunun artık olması gerektiği konusunda bir irade koydular. İnşallah çok yakın zamanda bunun hayata geçeceğini göreceğiz.

AB İLE İLİŞKİLER

Fidan, AB-Türkiye ilişkileri için şu değerlendirmelerde bulundu;

Katıldığımız AB toplantısı önemli bir toplantıydı. Birbirimizi ikili düzeyde tanıdığımız tüm taraflar aynı toplantıda bir araya geldi. Cumhurbaşkanımızın AB ile ilgili yenilenmiş bir vizyonu var.

ABD'de 2008'den itibaren artık siyasi iradenin değişmesi üyelik sürecini ortada bıraktı. Aday ülke statüsü ile ilgili yapmamız gereken şeyler var, atılması gereken adımlar var. Son yıllarda bazı AB üyesi ülkelerinin kendi konularını AB'nin merkezi haline getirmesi, Türkiye-AB ilişkilerini dibe çekti.

Türkiye’yle ilişkilerinde Avrupa ülkeleri aşırı sağ iktidardaymış gibi davrandı. Dolayısıyla aşırı sağ iktidara gelse bizim için değişen bir şey olmaz. Soydaşlarımızla ilgili endişelerimiz olur, bunu yakından takip ediyoruz.