Halkın Partisi, almış olduğu
sine-i millet kararının birinci yılı nedeniyle bir açıklama yayımladı.
Açıklamada,
HP’nin,
UBP-DP-YDP hükümetinin kuruluş şekline ve halk iradesinin yok sayılmasına tepki olarak bir yıl önce 19 Mayıs’ta sine-i millet kararı aldığı hatırlatılarak, “Kıbrıs Türk halkı bizi Meclis’e bunlara göz yumalım, olup bitenleri görmezden gelelim diye göndermedi. Halkın Partisi’nin Meclis’ten çekilme kararı o kürsüden ettiği yeminine ve ilkelerine olan saygısının, Kıbrıs Türk halkının kendi kendini yönetmesi gerektiğine olan inancının bir yansımasıdır” denildi.
Son bir yılda yaşananların “gayrimeşru hükümeti” ilk günden istifaya zorlamanın gerekliliğini ve Meclis’te bu hükümetle çalışmanın yanlışlığını gösterdiği savunulan açıklamada, “Halkın Partisi olarak bir yıl önce memleketimizin başına gelebilecekler konusunda uyarılarda bulunmuş ve bir işaret fişeğini ateşleyerek gelin bunu kabul etmeyelim, karşı duralım, parçası olmayalım, Meclis’te bu oyunu oynayabilecekleri bir sahnenin kurulmasına izin vermeyelim demiştik. Bu geçen bir yıllık sürede maalesef kendi konforlarından vazgeçmek istemeyenler nedeniyle bu durumu kanıksanmış ve normalleştirilmiştir. Özetle bize yaşatılan bu demokrasi ayıbı nedeniyle kaybeden memleket olmuştur” denildi.
“O koltuklarda kalabilmek için müdahaleye eyvallah diyenlerle buna göz yumanlar oldu”
Koltuk uğruna, “müdahaleye ‘eyvallah’ diyenler” ve buna göz yumanların eleştirildiği açıklamada, “UBP halk iradesine müdahale edilmesinin bir aracı haline gelerek aslında ülkedeki pek çok kişinin siyasetten tamamen soğumasına sebebiyet vermiş, sandıktan çıkan sonucu anlamsızlaştırıp insanları sandığa da küstürmüştür. Geçen bir yıllık sürede Meclis’te sanki normal yollardan kurulan meşru bir hükümet varmış gibi Meclis’teki muhalefet de bu gayrimeşruluğa göz yummuştur. Şimdi de
ara seçim kararını oy birliğiyle alarak ve bir koltuğun doldurulması için aday göstererek maalesef muhalefet yine bu duruma göz yummakta ve parçası olmaktadır” ifadelerine yer verildi.
“Halk bizi bu gayrimeşruluğa göz yumalım diye seçmedi”
Muhalefetin Meclis’te kalmasının “gayrimeşru” hükümetin devamını mümkün kıldığı öne sürülen açıklamada, “Halk bizi meclise bunlara göz yumalım diye göndermedi” denilerek, Meclis’teki muhalefet “demokrasi ayıbının önüne bir perde çekilmesine bilerek veya bilmeyerek aracılık etmekle” suçlandı.
Konut fiyatları, demokrasi, eğitim ve sağlık alanında yaşanan sorunlar ile
Kıb-Tek konusuna da değinilen açıklamada, ülkenin demokratik yoldan yönetilmesine olan inancın giderek azaldığı ve bunun gençlerin ülkeden göç etmesine sebep olduğu ifade edildi.
Ülkenin kurumlarının yıpratıldığının da belirtildiği açıklamada, “Bunun başında elektrik kurumu gelmektedir. Kıb-Tek’i ihalesiz yapılan yakıt alımlarıyla yıprattılar, ihalesiz bir biçimde o yakıtın taşınmasıyla yıprattılar, tamiri gereken aracı gereci tamir etmeyerek yıprattılar, kötü yöneterek yıprattılar. Şimdi sırada belli ki Doğu Akdeniz Üniversitesi, Atatürk Öğretmen Akademisi vardır. Aynı şekilde devlet gücü kullanılarak yapılan faaliyetler ve açıklamalarla en önemli değerlerimizden birisi olan laiklik konusunda da ülkeyi geriye götürdüler. Hukukun üstünlüğüne ciddi darbe vurarak Anayasayı defalarca yok saydılar. Şimdi de ihalesiz iş yapabilmek için Meclis’ten yasa geçirdiler. Bütün bunlar sonradan telafisi olmayan zararlardır” ifadeleri kullanıldı.
“Ara seçimi doğru bulmuyoruz”
Açıklamada bir milletvekili için yapılacak ara seçimi Halkın Partisi’nin doğru bulmadığı da belirtilerek, ülkenin erken seçime ihtiyacı olduğu vurgulandı. “Kendileri de çok iyi biliyorlar ki bu ara seçimin yapılması zorunlu değildi, Anayasaya göre bir çıkış yolu vardı. Madem ki hem UBP-DP ve YDP, hem de ana muhalefet partisi CTP bir vekil için ara seçim yapılmasını doğru bulmuyorlar o zaman neden oy birliği ile bu seçimin yapılmasına karar verdiler?” diye sorulan açıklamada, şu değerlendirmede bulunuldu:
“Ortada tam anlamıyla bir demokrasi ayıbı vardır. Bir milletvekili seçip orayı doldursanız bile bu ayıbı bu seçimle örtemeyeceksiniz. Yemin edecek olan milletvekili eğer kendisiyle ve edeceği yeminle barışık olacaksa bugünkü gayrimeşru hükümetle o Meclis’te çalışmayı kabul etmemelidir. Bu şekilde hükümet kurulacak, halk iradesi sıfırla çarpılacak ve ondan sonra da ‘devlet bağımsızdır’ mı diyeceksiniz? Bir devlet sahibi olduğumuza ve Türkiye’den bağımsız olduğumuza kimi inandıracaksınız? Bunu herkese hatırlatmak istiyoruz. Kendi içimizde tutarlı olacaksak bu gayrimeşru hükümet olgusuna bir an önce son vermek zorundayız çünkü bu bir demokrasi ayıbıdır.”