KIBRIS

Halkın Partisi, Turizm Bakanlığının açıklamalarının gündem değiştirmeye yönelik olduğunu savundu

Halkın Partisi (HP), Turizm Bakanlığına bağlı Eski Eserler Dairesi’nde geçen hafta Ombudsman raporuyla hukuka aykırı ihalesiz işler yapıldığının tespit edildiğini, ardından da konunun polise aktarıldığını bildirerek, Turizm Bakanlığının açıklamalarının gündem değiştirmeye yönelik olduğunu savundu.

Halkın Partisi (HP), Turizm Bakanlığına bağlı Eski Eserler Dairesi’nde geçen hafta Ombudsman raporuyla hukuka aykırı ihalesiz işler yapıldığının tespit edildiğini, ardından da konunun polise aktarıldığını bildirerek, Turizm Bakanlığının açıklamalarının gündem değiştirmeye yönelik olduğunu savundu.

HP’den yapılan yazılı açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“DP döneminde daire müdürü olarak atanmış olan kişinin Başsavcılıktan gelen görüşü gizleyerek hukuksuzluklar yaptığının 2019’da Ombudsman raporuyla ortaya çıkması üzerine bahse konu müdür, dönemin bakanı HP Genel Başkanı Kudret Özersay tarafından hemen görevden alınmış ve Başsavcılığa kiralamalar konusunda yeni bir görüş sorulmuştur. Başsavcılıktan gelen görüşe uygun olarak Eski Eserler Dairesi bünyesindeki kiralamalar için ihaleye çıkılmış, hatta tuvaletlerin işletilmesi için dahi ihaleye çıkılmıştır. Özetle HP, hükümette olduğu dönemde hukuka uygun davranmış, bunun aksini yapan ve DP döneminde o göreve getirilmiş olan müdürü görevden almış ve Başsavcılık görüşünde söyleneni yapmıştır.”

“Disiplin soruşturmasıyla gereğini yaptık”

Açıklamada, Turizm Bakanlığının, iddialarının aksine, sadece bu dönemde değil, o dönemde de yanlışların üzerine gidilerek polise ve Başbakanlık Denetleme Kurulu’na şikayetlerde bulunularak bazı kamu görevlileri hakkında disiplin soruşturmaları açıldığı belirtildi. Görevden alınan müdürün dönemine ait harcamaların incelenmek üzere Sayıştay’a gönderildiği kaydedildi. 

Açıklamada “2019’da Ombudsman tarafından DP ve sayın Fikri Ataoğlu’nun Bakanlığı dönemindeki yasa dışı uygulamalar konusundaki tespitler dikkate alınarak Eski Eserler bünyesindeki bazı yanlış uygulamalar konusunda o dönemde polise suç duyurusunda bulunulmuş ve bazı kişilerle ilgili olarak da disiplin soruşturması başlatılmış ve sonuçta kamu görevinden istifa etmeleri sağlanmıştır” denildi.

Açıklamada şunlara da yer verildi:

“Turizm Bakanlığı temelsiz iddialarının yer aldığı açıklamasında 2019’da Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın neden Kira Komisyonu’na üye atadığı sorgulanmakta ve eleştirilmektedir. Oysa Kira Komisyonu’na üye atanması yasal zorunluluk olduğu için Başbakan Yardımcılığı hukukun gereğini yerine getirerek üye atanmıştır. Öte yandan geçtiğimiz hafta yayınlanan 1 Şubat 2024 tarihli Ombudsman raporunda da açıkça belirtildiği üzere DP döneminde daire müdürlüğü görevine atanan şahıs Başsavcılıktan gelen ve kiralamalar için de ihaleye çıkılması gerektiğini söyleyen hukuki görüşü gizlemiş ve bunu kira komisyonu üyeleriyle paylaşmamıştır. Tam da bu ve benzeri hukuka aykırı uygulamaları nedeniyle bahse konu müdür görevden alınmış ve hukukun gereği neyse o yapılmıştır.”

Geçen hafta polise yapılan suç duyurusunun Turizm Bakanlığı tarafından iddia edildiği gibi sadece belirli bir dönemi değil, tüm dönemleri kapsadığı kaydedilen HP açıklamasında, görev alan tüm müdürlerin, özellikle de Başsavcılıktan gelen görüşleri bilmesine rağmen dikkate almayıp ihalesiz işlere devam edenlerin tüm işlemlerinin sorgulanmasının talep edildiği hatırlatıldı.

Açıklamada şunlar da yer aldı:

“Biz HP olarak Başsavcılık görüşünü gizleyen ve başka bazı hukuksuzluklar yaptığı Ombudsman raporuyla belirlenen (sizin döneminizde göreve getirilmiş olan) daire müdürünü görevden aldık ve ihale uygulamasını takip ettik. Burada sorulması gereken kritik soru şudur: Ortada ihaleye çıkılması gerektiğini söyleyen iki ayrı Başsavcılık görüşü (2017 ve 2019) ve bir de Ombudsman raporu (2019) olmasına rağmen Bakan Fikri Ataoğlu’nun ve atadığı müdürlerin ihalesiz olarak işlem yapmaya devam etmiş olmalarının sebebi nedir? Bu ülkenin acilen yasalara uygun davranacak, Başsavcılık görüşlerine ve denetlemeden sorumlu kurumlara saygı duyacak şeffaf ve hesap verebilir bir siyaset anlayışına ihtiyaç vardır. Eşe, dosta, partiliye menfaat dağıtmaya dayalı bir siyaset anlayışı bu devletin kurumlarını teker teker batırmıştır. Bu ülkeyi ve bu devleti seven ve gerçekten sahip çıkmak isteyen herkes yasalara uygun davranmalı, sorulduğunda ya da bir iddia ortaya konulduğunda hesap verebilecek durumda olmalıdır.”