. Caner, bu tür yapıların yalnızca yolsuzluğa neden olmadığını, aynı zamanda toplumsal çözülmeye de zemin hazırladığını belirtti.

Caner'in paylaşımı şu şekilde:

"Halk Düşmanları: Kurumları İçten İçten Çürütenler

Kamu kurumlarını kişisel çıkarları uğruna zayıflatanlar, yalnızca yolsuzluk değil, toplumsal çözülmenin de sorumlusudur.

Bu yazı, halkın güvenini sömüren bencil aktörlere karşı kolektif bir uyanış çağrısıdır.

Bir toplumun en büyük serveti, sağlam işleyen kurumlarıdır.

Adaletin, eğitimin, ekonominin, sağlığın; kısacası kamu yararına çalışan tüm yapıların gücü, toplumun güveninden beslenir.

Ancak tarih boyunca bu güveni kişisel çıkar uğruna sarsanlar hep oldu.

"IV. Kültür ve Sanatla Bir Ömür Hizmet Ödülü" sahiplerini buldu "IV. Kültür ve Sanatla Bir Ömür Hizmet Ödülü" sahiplerini buldu

Bugün de varlar.

Ve ne yazık ki, onlar her dönemin halk düşmanlarıdır.

Bu kişiler, görünürde halk adına konuşurlar.

Ama perde arkasında, yalnızca kendi koltuklarını, servetlerini ya da iktidarlarını korumanın derdindedirler.

Demokrasiye bağlılıkları söylemle sınırlıdır.

Liyakati küçümseyip sadakati ödüllendirir, hesap verebilirlikten kaçar, denetimi düşman bilirler.

Siyasi partilerde iç demokrasi rafa kaldırıldığında; yargı, yürütmenin bir uzantısına dönüştüğünde; kamu kaynakları belli çevrelere akıtıldığında toplum sessizce kan kaybeder.

Bu sürecin sonunda sadece kurumlar değil, toplumsal bağlar da çürür.

Güvensizlik büyür, adalet duygusu örselenir, en çok da kırılgan kesimler bu çöküşten nasibini alır.

Peki, ne yapılmalı?

İlk adım şeffaflıktır.

Kamu yönetimi, kapalı kapılar ardında değil, halkın gözü önünde yürütülmelidir.

İkinci adım, denetim mekanizmalarının bağımsızlaştırılmasıdır.

Ardından güçlü bir sivil toplum ve özgür basın gelir.

Eğitim ise uzun vadeli çözümün anahtarıdır: Bilinçli birey, manipülasyona karşı en etkili kalkandır.

Ve elbette: Hukuk, herkes için eşit şekilde işlemedikçe hiçbir düzen adil olamaz.

Unutulmamalı: Halk düşmanları, yalnızca yasaları çiğneyenler değildir.

Toplumu sessizce çökertecek yolları “meşru” gibi göstererek kullananlardır.

Onlara karşı sessizlik, en tehlikeli rızadır.

Ve tarih bize hep aynı şeyi gösterir: Kendi çıkarı uğruna toplumu ateşe atanlar unutulur; ama halk için bedel ödeyenler iz bırakır."