Harmancı, insan ticareti ve kara para aklama düzeninin Kıbrıs’ın kuzeyinde normalleştiğine dikkat çekerek, bu duruma kayıtsız kalan herkesin “utancın ortağı” olduğunu ifade etti.

Harmancı, 2018 yılında LTB sınırları içindeki gece kulüplerini kapattıklarını hatırlatarak, bu adımın tek başına insan ticaretini sona erdirmeye yetmeyeceğini bildiklerini ancak doğru bir duruş sergilediklerini vurguladı. Gece kulüplerinde yaşanan sömürünün, yükseköğretim, inşaat ve tarım gibi sektörlerde de farklı şekillerde devam ettiğini belirten Harmancı, bu sürecin siyasi aktörler tarafından da desteklendiğini öne sürdü.

“Kıbrıs’ın kuzeyi insan ticareti ve kara paranın merkezi haline gelmiştir. Bunun tek sorumlusu biz olmayabiliriz ancak pastadan pay alanlar da, kayıtsız kalanlar da bu utancın ortağıdır” diyen Harmancı, temel insani değerleri savunan herkesin bu düzene karşı mücadele etmesi gerektiğini belirtti.

Başkan Harmancı, bu tür olaylara sessiz kalınması halinde gelecek nesillere hesap verilemeyeceğini ifade ederek, toplumun adalet ve insan hakları için birlik olması gerektiğini vurguladı.

Harmancı'nın paylaşımı şu şekilde:

Herkese iyi akşamlar dilerim.

Bugüne bir başla utanç haberi ile başladık.

Gece kulübünde çalıştırılan bir kadının ölüm haberi bir kez daha bizi gerçekle yüzleştirdi. Olayla ilgili polis tarafından basına yapılan intihar açıklaması üzüntümüzü de, öfkemizi de, utancımızı da dindirmedi. Dindirmemeli. Devlet yönetimini elinde tutan siyasi erkten başlayarak yolsuzluk, mafyatik rant ilişkileri ve insan hayatıyla insan haklarını hiçe saymanın toplumun her sektörüne sirayet ettiği ve normalleştiği bir dönemden geçiyoruz.

Girne'de hırsızlık! Girne'de hırsızlık!

Birçoğumuz her fırsatta Kıbrıs Türk toplumunun kimlik ve iradesine karşı müdahalelerden şikayet ediyoruz, ancak var olan iradeyi de insanlığımızı sorgulatan bu düzeni ortadan kaldırmak için kullanmıyoruz.

Bu mücadele tek bir kişinin, kurumun, örgütün kazanabileceği bir mücadele değil. Biz 2018 yılında tüm tehditlere rağmen Lefkoşa Türk Belediyesi sınırları içindeki gece kulüplerini kapatırken bu adımın tek başına gece kulüplerini ve seks işçiliği üzerinden yapılan insan ticaretini ortadan kaldırmayacağını biliyorduk. Ama bu toplumun en zor şartlarda bile doğruyu yapabileceğini tarihe not düştük.

Nitekim gece kulüpleri yasaklanmadı, seks işçiliği yasallaşıp seks işçileri koruma altına da alınmadı. Mesele gece kulüpleri ile de sınırlı değil, hatta gece kulüplerinden yaşanan sömürü bu toplumun yaşattığı sömürünün artık çok küçük bir parçası. Yüksek öğretim, inşaat, tarım gibi birçok başka sektör ve tabii ki siyasi aktör de uluslararası hukuk sisteminin dışına hapsedilmiş olmamızdan faydalanarak insan ticareti ve insan kaçakçılığının ürettiği pastayı ve aldıkları payları büyüttüler.

Kıbrıs’ın kuzeyinin insan ticareti ve kara paranın merkezi haline gelmesinin tek sorumlusu biz olmayabiliriz, ancak pastadan pay alanlar da buna kayıtsız kalanlar da artık bu utancın ortağıyız. Kıbrıs Türk kimliği üzerinde işlemmiş bir lekedir.

Bu toplumun parçası olan ve içinde temel insani değerleri yaşatmaya devam eden herkesin bu sömürü, haksız menfaat, adaletsizlik ve hukuksuzluk üstüne kurulu düzene karşı mücadele etmek için bir araya gelmesi lazım. Yoksa çocuklarımıza bu toplumun yok olmuş insanlığının hesabını hiçbirimiz veremeyeceğiz.