Kıb-Tek önceden uyardı... Kesinti olacak! Kıb-Tek önceden uyardı... Kesinti olacak!
Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu  “Devletimiz uluslararası alanda hak ettiği yer alması için mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.” dedi. Hasipoğlu, KKTC’nin tanınması için yoğun bir mücadeleleri olduğunu söyledi. Hasipoğlu, KKTC Devleti’nin uluslararası alanda hak ettiği yeri almasının yegane yolunun, egemenliğin kabul edilmesi olduğunu vurguladı. UBP Genel Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre, Genel Sekreter Oğuzhan Hasipoğlu, BBN Türk'te “Dış İşleri” programında gündemi değerlendirdi. Oğuzhan Hasipoğlu, “Rum tarafı bizimle egemen eşitlik ve iki devletlilik temelinde bir anlaşma yapmak yerine tek yanlı adımlarla istediklerini elde edebileceğini zannediyorsa yanıldığını mutlaka en erken zamanda anlayacaktır. Biz de Anavatan Türkiye ile birlikte hidrokarbon aramalarımıza devam edeceğiz. Kıbrıs adası üzerindeki egemenlik haklarımızın yanında, deniz ve hava sahasındaki haklarımızdan da asla vazgeçmeyeceğiz.” dedi Hasipoğlu, Rum kesiminin geçtiğimiz günlerde yayınladığı tek yanlı Navtex ile ilgili değerlendirmelerde de bulundu. Hasipoğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Rum kesiminin yayımladığı gayri yasal bir Navtex ilanıdır. KKTC halkı olarak 1571'den bu yana Kıbrıs üzerinde egemen bir Türk halkı olarak yaşıyor ve mücadele ediyoruz. Bu konu egemenlik mücadelesidir. 1983 yılında Cumhuriyet’imizi ilan ettik. Egemenlik mücadelemizi tüm kararlılıkla hem karada hem de denizde veriyoruz ve vermeye de devam edeceğiz. Sayın Talat, Eroğlu, Akıncı ve son olarak Sayın Ersin Tatar tarafından müzakere masasında tam dört kez Rum tarafına ‘Gelin ortak bir enerji komitesi kuralım, yetki ve kar paylaşımını konuşalım’ diye öneri yapmış olmamıza rağmen, birbirine çok benzeyen her 4 öneriyi de reddeden bir zihniyet vardır. Demek ki komşumuz ne müzakere masasında, ne de masa dışında samimidir. Çünkü bizimle adanın yönetimini ve etrafındaki zenginlikleri paylaşmak istemiyorlar.” “YOĞUN BİR TANINMA MÜCADELEMİZ VAR” Hasipoğlu, açıklamalarını şu sözlerle sürdü: "Yol haritası belirlenmesi gerekir. Sayın Tatar geçen yıl seçilene kadar müzakere masasında tek alternatif federasyon deniliyordu. Asla böyle değil. Kıbrıs Türk halkının her daim bir alternatifi vardır. Biz önemli bir statükoyu yıktık. Müzakere masasına bağımlı hale getiriliyordu. Bugün bu anlayış artık yok. Eşit egemenliğimizin ve uluslararası eşit statümüzün kabul edilmesini öngören Kıbrıs Türk halkının menfaatinin gözetildiği bir politika uyguluyoruz. Önceliğimiz Kıbrıs Türk halkının çıkarları ve egemenliğidir. Azerbaycan ve Pakistan gibi ülkelerle birlikte KKTC'nin tanınmasına yönelik istişareler gerçekleştiriyoruz. Bu çok önemli bir konudur. İlelebet müzakere masasında zaman kaybetme anlayışını çoktan geçtik. Bilinmelidir ki, Cumhurbaşkanı’mız Ersin Tatar liderliğinde güçlü KKTC için çalışmaya devam edeceğiz. Toprak başlığı altında Maraş konusu çok konuşuldu geçmişte... Federasyon görüşmeyeceğime göre, Maraş'ı açma kararı aldık. Maraş statükonun bir simgesi haline gelmişti, biz UBP olarak federasyon müzakerelerinde Kıbrıs Türk tarafının bir tavizi olmaktan çıkardık. Güney Kıbrıs Rum yönetimi, ne iki taraf arasındaki iş birliğini artırmak, ne de hidrokarbon kaynaklarını ortaklaşa yapabileceğimiz bir çalışma içine girmeye niyeti vardır. Tüm hedefleri 1974 öncesine dönmek, Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığını sıfırlamak ve Doğu Akdeniz’le Kıbrıs adasını Helen yapmaktır. Bizler, Rum tarafının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kara, hava ve/ veya denizdeki haklarını gasp etmesine asla izin verilmeyeceğiz. Rum tarafı bizimle egemen eşitlik ve iki devletlilik temelinde bir anlaşma yapmak yerine tek yanlı adımlarla istediklerini elde edebileceğini zannediyorsa yanıldığını mutlaka en erken zamanda anlayacaktır. Biz de Anavatan Türkiye ile birlikte hidrokarbon aramalarımıza devam edeceğiz. Kesin olarak haklarımızı kendilerine yedirmeyeceğiz. Rum tarafı ve onun destekçileri istedikleri kadar çabalasınlar Türkiye ve KKTC haklarını koruyacak inanç ve güce sahiptirler. Egemen eşitlik talebimizi ve egemenlik mücadelemizi, yalnızda karada değil, denizlerimizde de kararlı bir şekilde savunmaya devam edeceğiz.”