Sibel Siber ve Eczacı Gizem Karagözlü yeniden mahkemeye çıkarıldı! Sibel Siber ve Eczacı Gizem Karagözlü yeniden mahkemeye çıkarıldı!
Kamuoyunda ‘Helin cinayeti’ olarak anılan 16 yaşındaki Zehie Helin Reessur’un öldürülmesiyle ilgili İskele Kaza Mahkemesi’nde görüşülen ilk tahkikat duruşmaları dünkü celseyle tamamlandı. Savcılığın tanığı olarak mahkemede şahadet veren polis memurları, cinayet gecesi maktul Zehie Helin Reessur’un en son telefonda erkek arkadaşıyla konuştuğunu ve abi dediği Sefer isimli kişiden şikayet ederek “vurdu bana burnuma” dediğini, ondan sonra da telefonuna ulaşılamadığını, durumdan endişelenen erkek arkadaşının da polise giderek yardım istediğini anlattı. Tanıkların dinlenmesinden sonra davayı yürüten Savcı Ayşe Kaymak, davanın Ağır Ceza Mahkemesine havalesini talep etti, sanık avukatı bu talebe itiraz etmedi. Mahkeme kararını açıklamak için davayı 5 Eylül Salı gününe tehir etti. İskele Kaza Mahkemesi’nde Yargıç Şevket Gazi’nin huzurunda görüşülen davada, KKTC Başsavcılığı adına savcı Ayşe Kaymak, iki tanık daha dinletti. Sanığın avukatı Yunsal İlhan hazır bulundu. “Aracın merkezi kilit sistemi var” Mahkemede yeminli şahadet veren polis çavuşu Tarık Taşkıran, Araç Muayene Şubesi’nde görev yaptığını ve cinayetle ilgili Müfettiş Muavini Erdim Kara’nın istemiyle, emare olan LM 560 plakalı aracın ışıklarıyla ilgili muayene yaptığını anlattı. Polis tanık, LM 560 plakalı aracın merkezi kilit sistemi olduğunu tespit ettiğini, aracın araç komutasından açma komutu verildiğinde önde ve arkada bulunan sarı renk sinyal ışıklarının iki kez yanıp, söndüğünü kilitlemede ise aynı sinyal ışıklarının bir kez yanıp söndüğünü tespit ettiğini anlattı. Polis çavuşu, konu aracın sağ ve sol kapı altından ön kapı başlangıcından arka kapının bitimine kadar sonradan monte edilmiş, mavi ışık saçan lambaların olduğunu tespit ettiğini kaydetti. Savcı Ayşe Kaymak, üçüncü tanık olarak polis memuru Hakan Özçürümez’i dinletti. “Cinayet gecesi erkek arkadaşı polise gidip yardım istedi” Mahkemede yeminli şahadet veren Özçürümez, 25.01.2023 tarihinde Mağusa Adli Şube’de görev yaptığını belirtti. Özçürümez, 25 Ocak’ta saat 03.10’da görevde olduğu sırada, şubeye gelen Efe Berk Orbay ve annesi Gülnaz Akbaş’ın, Mağusa’da Kaleiçi’nde ikamet eden kız arkadaşı olan maktul ile saat 01.30 gibi telefonda konuştuklarını, abisi gibi gördüğü isminin Sefer olduğunu bildiği kişiyle birlikte dışarıda eğlenip, gezdiklerini kız arkadaşının konuşmalarından da aşırı alkollü olduğunu anladığını, yaklaşık bir saat sonra kız arkadaşını telefon ile aradığında tartışma sesleri duyduğunu, maktul Helin’in sadece kendisine, “Vurdu bana burnuma” diye konuştuğunu daha sonra da kızın telefonunun kapandığını söylediğini anlattı. Özçürümez, Orbay’ın Sefer isimli kişinin aracının olup olmadığını da telefon numarasını da bilmediğini belirttiğini söyledi. Özçürümez, Efe Orbay’ın maktulü cep telefonundan aradığını ancak ulaşamadığını ayrıca nerede olduklarını bilmediğini, ayrıca kız arkadaşının evinin de Surlariçi’nde olduğu bilgisini aldıklarını mahkemeye aktardı. Özçürümez, şikayet üzerine aynı şubede görevli polis memuru Emin Özbilen’le Surlariçi’nde maktulün evini saat 04.00’te ziyaret ettiklerini ve evde biri olmadığını söyledi. Özçürümez, bölgede yaptıkları devriye ve kontrol sonucunda da herhangi birine rastlamadıklarını kaydetti. Özçürümez, aynı tarihte 07.15’te Asteğmen Doğukan Erdoğan’dan aldığı bilgide Mağusa’da Derinya Kara Sınır Kapısı yolu üzerinde motoru çalışır bir şekilde terk edilmiş, siyah renk LM 560 plakalı Nissan Navara marka jeep aracın tespit edildiği ve araç içerisinde koltuklarda kan akıntılarının olduğunu ve araç içerisinde bazı kıyafetlerin yakılarak imha edilmeye çalışıldığını tespit edildiğini bildirdiğini anlattı. Özçürümez, alınan bilgi üzerine olay yerini ziyaret ettiğini ve Derinya Kara Giriş Kapısı yoluna gittiğinde askeri birliğin takriben 300-400 metre ilerisinde, yol kenarında önü güney istikametine bakar şekilde park edilmiş, konu aracı gördüğünü kaydetti. Hakan Özçürümez, şöyle devam etti: “Aracın yanına gittiğimde motorunun çalışır şekilde, kilitsiz bırakıldığını aracın içerisine dıştan baktığımda ise ön yolcu koltuk kısmında yanık bez parçaları olduğunu, koltuğun üzerinin kanlı olduğunu, ayrıca yolcu koltuğunun ayak basma yerinde bazı aletlerin olduğunu gördüm. Akabinde bahse konu aracın bulunduğu yere Mağusa Olay Yeri İnceleme Uzmanı polis memuru Halil Uyguroğlu’nun gelmesini sağlayarak, fotoğraflarının çekilmesini sağladım. Aracın da gerekli incelemelerinin yapılmasının sağlanması için çekici ile Mağusa Polis Müdürlüğü’ne götürülerek, emniyete alınmasını sağladım. Aynı tarihte şikayet üzerine Efe Berk Orbay’dan maktulün telefon numarasını alıp, maktule ait cep telefonunun görüşme detayının temin edilebilmesi için gerekli girişimi yaptım. Bu sırada İskele Polis Müdürlüğü bölgesinde bir kız cesedinin bulunduğunun öğrenilmesi üzerine meydana gelen bu gelişmelerin olayla bağlantılı olabileceğini düşünüp, Müfettiş Muavini Erdim Kara’ya aktardım.” Özçürümez, cinayet davasıyla ilgili şahadetinin bundan ibaret olduğunu kaydetti. Savcı Ayşe Kaymak, sanığın aleyhine getirilen davalarla ilgili üç tanık dinletip, 183 emare sunduklarını belirtip, sunulan şahadet ve emareler kapsamında Ağır Ceza Mahkemesi’ne havale edilmesini talep etti. Avukat Yunsal İlhan, havaleye itiraz etmeyeceklerini belirtti. Yargıç Şevket Gazi, davanın havale edilip, edilmeyeceğine ilişkin kararı okunmak üzere 5 Eylül tarihine saat 09.30’a ertelediğini açıkladı.