Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden İsias davası duruşmasında bugün ikinci gün… Duruşmada müştekilerin beyanları alınıyor, sanıklar duruşmayı online olarak izliyor.
Osman Akın sanıkların tümünden şikayetçi olduğunu kaydetti
Bugünkü duruşmada ilk olarak Doruk ve Alp Akın’ın babası Osman Akın dinlendi. Akın, sanıkların tümünden şikayetçi olduğunu kaydetti.
Beden eğitimi öğretmeni ve okul aile birliği yönetiminde olduğunu söyleyen Akın, Adıyaman’a seyahat konusundaki bütün organizasyonun başında olduğunu ifade etti.
İsias çalışanlarından Cuma Tufan’la iletişime geçtiğini ve otelle ilgili bütün ayarlamaları kendisinin yaptığını belirten Akın, Cuma Tufan’ın kendisine patronunun içtiği sigaranın Kıbrıs’ta olduğunu söylediğini ve sigara getirip getiremeyeceğini sorduğunu aktardı. Akın, daha sonra Efe Bozkurt’un sigara parasını kendisinin İş Bankası hesabına gönderdiğini kaydetti.
Cuma Tufan’la otele geldiklerinde tanıştıklarını ve bir ihtiyaçları olursa kendisinden isteyebileceklerinin söylendiğini belirten Akın, Mehmet Fatih Bozkurt’la da otelde tanıştıklarını ve sigaraları teslim ettiklerini belirtti.
“5 Şubat sabahı ben Kahramanmaraş’a hareket ettim ve iki aslan parçamı odada son kez gördüm”
“5 Şubat sabahı ben Kahramanmaraş’a hareket ettim ve iki Aslan parçamı odada son kez gördüm” diyen Akın kendisinin de Kahramanmaraş’ta depreme yakalandığını, ancak depremden kurtulduğunu ifade etti. Akın, “Bütün Kıbrıs duydu ama Maraş’ta biz duymadık. Eşimin mesajıyla öğrendim Adıyaman’da deprem olduğunu” dedi.
“Bina yıkıldı, benim dünyam yıkıldı”
“Bina yıkıldı, benim dünyam yıkıldı” diye konuşan Akın, Maraş’a götürdükleri çocukları güvenli bir yere almak için çaba gösterdiğini, ardından da Adıyaman’a gitmek için çırpındığını aktardı.
Adıyaman’a gelene kadar birçok yıkım gördüğünü söyleyen Akın, Adıyaman’a, İsias’a 6’sı sabahı gelebildiğini belirtti.
“Beton o kadar adi malzemeyle yapılmıştı ki buradaki aileler çocuklarına ulaşmak için kumları elleriyle kazdılar”
“Geldiğimde gördüğüm manzara kum yığınıydı” diyen Akın şöyle devam etti:
“Umutlarımız hayallerimiz o kum yığının içinde gömülüdürler. Hep bir umutla bekledik sağ salim buluşalım diye. Sonra zaman geçtikçe çocuklarımıza bütün olarak ulaşmak için dua ettik. Beton o kadar adi malzemeyle yapılmıştı ki buradaki aileler çocuklarına ulaşmak için kumları elleriyle kazdılar”
Ne yapacaklarını bilemez halde olduklarını söyleyen Akın, “O kadar ki acımızı yaşamadan adalet, adalet, adalet diye bağırmaya başladık. Türk yargısına güveniyoruz, adaletin bu salondan çıkacağına inanıyorum, suçluların en ağır cezayı alacağına inanıyorum”
Ayşe Akın: “Kıbrıs’ta da depremi hissettik, aklımızın ucundan bile geçemedi evlatlarımızın buralarda bunları yaşayacağı”
Doruk ve Alp Akın’ın annesi Ayşe Akın da çocuklar adına sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.
“İki oğlum ve eşimi böyle bir olayın yaşanacağını düşünmeden mutlu bir şekilde Adıyaman’a gönderdim. 6 Şubat sabahı telefonla uyandım” diyen Akın, şöyle devam etti:
“Kıbrıs’ta da depremi hissettik, aklımızın ucundan bile geçemedi evlatlarımızın buralarda bunları yaşayacağı. Arkadaşımın telefonuyla öğrendim depremi, aradığım telefonlara cevap alamıyordum. Sadece bir mesajla haberleştik. Sabahın nasıl olduğunu anlamadık, hiç haber alamadık, Adıyaman’dan bahsedilmiyordu haberlerde”.
“İsias bir kum yığınıydı”
KKTC’den ailelerle birlikte devletin tuttuğu uçakla direk Adıyaman’a geldiklerini belirten Ayşe Akın, 99 depremini İstanbul’da yaşayan bir öğretmen olduğunu, depremlerde nelerle karşılaşabileceğini çocuklarına anlattığını, çocuklarının bu konularda projeler yaptığını anlattı, “Hiçbiri İsias’a benzemiyordu. İsias bir kum yığınıydı” dedi ve şöyle devam etti:
“İsias’a evlatlarımızı kurtarmaya geldik. Ben inancı güçlü bir anneyim, öyle bir görüntü karşısında dilim varmadı dua etmeye. İki evladımın nerde olduğunu anlayamadım. Dün gördünüz ya İsias’ın üzerinde çatı denilen yeri, sadece o vardı. Hiçbir şey yoktu, dozer yoktu, iş makineleri yoktu”
“Aileler olarak kovalar bulduk, ellerimizle kazıdık, ellerimizdeki taş kum yığınına dönüyordu”
“Aileler olarak kovalar bulduk, ellerimizle kazıdık, ellerimizdeki taş kum yığınına dönüyordu. Hiçbiri de ağır değildi. O demirler nerelerden gelmiş acaba, nereden alınmışsa o demirler, biz kum yığının içinde gördük onları. Güzümle bir tahta bile görmedim” diyen Akın şöyle devam etti:
“Moloz dediğimiz şeyler var ya, İsias’ın durumu öyleydi. Adalet için buradayım. Can parçası evlatlarımızı arkadaşlarımızı kaybettik. Biz adalet için buradayız, aileler olarak yaşadıklarımızın çok küçük bir parçasını anlatabiliyoruz. Dozerlerin karşısında kepçeleri takip eden bir anneyim, çocuklarımızın bedenlerinin zarar görmemesi için bekledik. Çantasını gördüm çocuğumun. Biz saatlerce enkazın önünde çocuklarımızı bedenine zarar gelmeden çıkaralım diye uğraştık. Bütün tanılara ben girdim ilk başta. İlk ulaştığımızda binanın arka tarafından başlanıldı”.
“Yataklarından kalkamamış canlarla karşılaştık”
Yataklarından kalkamamış canlarla karşılaştıklarını söyleyen ve bunları anlattığı için ailelerden özür dileyen Ayşe Akın, şöyle devam etti:
“10 saniye içinde kum yığınına dönmüş İsias’tan bahsediyorum. Bizim çocuklarımıza vardığımızda ise Doruk’un cansız bedenini çökmüş binadan bütün olarak kurtarmaya çalıştık. İtinayla çıkardık çocuklarımızı. Ben çocuklarımdan ayrılmazdım. İki evladımı ben yukarıda, o aşağıda bayraklara sarılı tabutlarda getirdim. Çocuklarımıza Şampiyon Melekler diyorlar. İsias senin de kaderin biziz”