İnsan Hakları Derneği, Kıbrıs’ta iki halkın haklarının, siyasi eşitlik temelinde ancak devlet esasında korunabileceğini ve Kıbrıs Türk halkının “bağımsızlık ve egemenlik haklarının” kabul edilmesinin insan hakları temelinde olduğunu kaydetti.

 İnsan Hakları Derneği Başkanı Hasan Y. Işık, yazılı açıklamasında, “Türkiye’de gerçekleştirilen askeri darbe grişiminin 15 Temmuz günü ayarlı organize edilmesinin bir tesadüf olmadığını” savundu.

Kıbrıs Türklerini yok etmek için Kıbrıs’ta Yunanistan’ın yaptığı askeri darbeyi unutturmak amacı ile zamanın ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in bizzat önceden ABD Yunan topluluğuna hitabında açıklamasında mevcut olduğunu savunan Işık, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’e bugün mektup gönderdiğini kaydetti.

Işık, mektup ile “Kıbrıs’ı Yunan toprağı yapmak için Yunan cuntasının 50 yıl önce 15 Temmuz 1974 yılında Kıbrıs’ta  gerçekleştirdiği kanlı askeri darbe bugün Kıbrıs’ta varolan mevcut statükonun iki devletli seçeneğinden başka çözüm seçeneğinin olamayacağına ilişkin görüşlerini” iletiğini ve şunları talep ettiklerini kaydetti:

“Türkiye’nin  Kıbrıs’a 20 Temmuz ve 14 Ağustos tarihlerinde yapmış bulunduğu her  iki müdahalenin de yasal olduğuna ilişkin 21 Mart 1979 tarihli Atina Yüksek Mahkemesinin kararı Kıbrıs’ta Rum statükosunun yasa dışı olduğunun en açık teyididir.

Yine 15 Temmuz Darbesinden Sorumlu Yunan Devlet ve Ordu Yöneticilerini mahkum eden kararı ile Yunan  Mahkemeleri Kıbrıs sorununda sorumlu ve suçlu  tarafı da hukuken kabul  etmesine rağmen AB’nin tek taraflı destek verdiği Rum ve Yunan uzlaşmazlığı sona ermeyecektir.

AB bu tek taraflı desteği ile Yunan Askeri cuntasının yarım kalmış görevini siyasi yollardan sonuçlandırmayı amaçlamakta olduğu esasen iki taraf arasındaki görüşmelerin dayandığı BM parametreleri ile birlikte koşul olarak AB kriterlerini öne sürmekte olması bunun açık  kanıtı olduğunu Derneğimiz önemle vurgulamaktadır.

Derneğimizin son iki yıldır AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’e yazdığı tüm yazılara verilen yanıtlara bu konuya açıklık getirememesi ve yanıt vermemesi de bunun açık teyididir. AB’nin öngördüğü AB kriterleri bizathi olarak BM parametrelerini ortadan kaldırmakla kalmamakta AİHM ve ABD Federal Mahkemelerinin Rumlara Kuzey Kıbrıs’a dönüşü ve mülk iadesini reddeden hukuksal kararlarını da inkar ve red etmekte ve ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır.

Kozada ve Keçada üreticileri GİKA-KOOP’a üye oldu Kozada ve Keçada üreticileri GİKA-KOOP’a üye oldu

İki halkın hakları siyasi eşitlik temelinde ancak devlet esasında korunabileceği ve K.Türk Halkının bağımsızlık ve egemenlik haklarının kabul edilmesi insan hakları temelinde olduğu kadar uluslararası hukukun bir gereği olduğu hususunu Derneğimiz BM. iletmiştir.”