“Halkın parasını kesecekseniz şeffaf, hesap verebilir, kimin hak sahibi olduğu belli olan ve kritere göre yardımın yapılacağı bir yasa yapmak zorundasınız”
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, vatandaşların hükümetin yapacağı maaş kesintilerden ve koyduğu yeni deprem vergilerinden rahatsız olduğunu, çünkü hükümete güvenmediğini vurguladı.
Özersay, bu konuda hazırlanan ve Meclis’e gönderilen yasa tasarısının son derece keyfi uygulamalara ve siyasi istismarlara açık olduğunu savunarak, “halkın parasını kesecekseniz şeffaf, hesap verebilir, kimin hak sahibi olduğu belli olan ve kritere göre yardımın yapılacağı bir yasa yapmak zorundasınız” dedi.
HP’den verilen bilgiye göre HP Genel Başkanı Kudret Özersay katıldığı bir televizyon programında gündeme dair soruları yanıtladı.
Hükümetin yapacağını açıkladığı kesintilerle ilgili olarak açıklamalarda bulunan Özersay, halkın kesilenden daha fazlasını vermeye gönüllü ve hazır olduğunu ancak hükümete güvenmediğini belirtti.
-“İstihdamları siyasi malzeme yapacakları endişesi hakim”
Halkın Partisi’nin hükümette olduğu dönemde Covid salgını ve sağlık harcamaları arttığı için kendi maaşlarından diğer çalışanların maaşlarına göre çok daha yüksek oranda kesinti yaptıklarını ama tepki alınmadığını söyleyen Özersay “Hükümette ve benim de Başbakan Yardımcısı olduğum dönemde kendi maaşlarımızdan yüzde 50 civarı kesinti yaptık. Cumhurbaşkanından, Başbakandan, Bakanlardan, milletvekillerinden, müsteşarlardan, müdürlerden. O dönemde %20 civarı başka kesintiler de yaptık ama belirli bir gelir düzeyinin altında maaş alanlardan herhangi bir kesinti de yapmadık yani bir alt sınır belirledik. Ve hiç kimse bir eleştiride bulunmadı, bir tereddüt ortaya koymadı çünkü o dönemde hükümete bir güven vardı” dedi. Vatandaşın hükümete olan güveninin neden kalmadığını da söyleyen Özersay “Çünkü izaz-ı ikram ödeneğinin artırılması yönünde bir talep var, Başbakanlığa garip garip istihdam talepleri olduğunu görüyoruz, sayın Üstel’in Sivil Savunma’nın kadrolarını dolduracağım diye bir açıklaması var. Tabii ki eksiklikler tamamlanabilir ama diğer kadrolar sınavla olmasına rağmen keyfi bir biçimde siyasi bir istihdama gidilebileceği endişesi akla geliyor. Bundan dolayı insanlar güven duymuyor” dedi.
Kesintilerle ilgili Yasa Tasarısı’nın Meclis’te durduğunu, ama amaç kısmının muğlak olduğunu belirten Özersay şöyle konuştu:
“Gayri meşru hükümet bir yasa tasarısı hazırladı; bu kesintileri yapabilmek için ve mecliste duruyor. Kimin yardım alıp kimin yardım alamayacağı belirsiz, herhangi bir kriter yok, nereye başvuracağı belirsiz. Bunun nasıl denetleneceği belirsiz. Bir fon kurulmuyor. Gerçekten bu amaçlara uygun olarak bu para kullanılacak mı belirsiz. Yasa tasarısında kesinlikle ne denetime açık ne şeffaflık var. Bakanlar kurulu kararıyla bu harcamaları yapabilecekleri ortaya çıkıyor.”
Özersay, Türkiye’den gelecek olan ve KKTC vatandaşlarının yakını olan depremzedeler için de çalışmalar olduğunu ama bunda da çelişkiler olduğunu ileri sürdü.
Kuzey Kıbrıs Türk halkının hiçbir zaman yardımlaşma ve dayanışmadan kaçınmayacağını ama Yasa Tasarısı’nın istismara açık olduğunu belirten Özersay “Gönüllülük temelinde bağış yapmak isteyen binlerce insan oldu, hükümetin yapması gereken şey bunu koordine etmekti ama yapmadılar. Bunun yerine toplumun bazı kesimlerinden güven vermeyecek şekilde zorunlu kesinti olarak yapma yoluna gittiler. Tam olarak nereye, hangi hesaplamayla harcanacağı belli olmayan bir zorunlu kesintiye dönüştürdükleri için koordinasyon da yapamıyorlar artık. Kuzey Kıbrıs Türk halkı hiçbir zaman yardımlaşma ve dayanışmadan kaçınmaz. Marifet bunu koordine etmekten geçerdi ama hükümet bunun yerine var olanı da bozarak gereksiz bir tartışmaya neden oldu. Yasa Tasarısı istismara açıktır, denetime açık değildir, kimin hak sahibi olacağı belli değil” dedi.
Depremle ilgili kamu binalarının durumuyla ilgili kendisine yöneltilen soruyu da yanıtlayan Özersay, “Hali hazırda geç kalınmış durumdadır ama geç olsun, güç olmasın. Bu yapılması gereken bir şeydir. Ülkemizdeki mevzuat genel anlamda uzman arkadaşlardan aldığımız görüşe göre dünya standartlarına uygundur ancak kurallar kağıt üzerinde kaldığında bir anlam ifade etmez. İnşaat bittikten sonra kontrol ederseniz bir anlamı olmaz. İnşaat süreci devam ederken sürekli kontrolü yapılmalıdır, denetleme inşa sürecinin her aşamasında olmalıdır. Devlet ve kamu kurumu niteliğindeki odaların bunları sürekli olarak denetlemesi gerekmektedir” dedi.