“Bizim hayatlarımızı karanlığa gömdüler. Ancak adalet olası kastla gelirse aydınlığı bir nebze olsun göreceğimize inanıyoruz” şeklinde konuşan Karakaya, Adıyaman’a her gidişlerinde duydukları endişe, hissettikleri öfke ve üzüntüyü yeniden yaşadıklarını dile getirdi.  

“Saniyeler içinde yıkılan ve çocuklarımıza mezar olan İsias’ta her şey ortada… Asansör gerçeği ortada, binanın taşıma sistemiyle oynandığı ortada, onaylı proje yok. Ruhsatlarda sahtecilik yaptılar” diyen Karakaya, asla yılmayacaklarını, davada beklenilen karar çıkmazsa, mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.

İsias davasının dördüncü duruşması 22 Ekim Salı günü Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşülecek.

Her davada olduğu gibi Şampiyon Meleklerin aileleri, siyasilerden ve gazetecilerden oluşan yaklaşık 100 kişilik heyet, duruşmayı izlemek için Adıyaman’a gidecek. Heyet, yarın Gaziantep üzerinden Adıyaman’a hareket edecek.

“3-4 DURUŞMA SONRA KARARI BEKLİYORUZ”

Duruşma öncesi TAK muhabirine konuşan Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Yücesoylu Karakaya, davada artık sona yaklaşıldığını, kararın 3-4 duruşma sonrasında çıkmasını beklediklerini kaydetti.

Yeni bilirkişi raporunun henüz hazır olmadığını ve bu duruşmaya büyük ihtimal yetişmeyeceğini ifade eden Karakaya, 22 Ekim’deki duruşmaya yine büyük bir ekip, kafileyle gidileceğini aktardı.  

Avukatlar tarafından bu duruşmada çok bir şey olmayacağının söylendiğini, 15-20 gün sonra yeni bir duruşma tarihi verileceğini düşündüklerini belirten Karakaya, bir sonraki duruşmanın bilirkişi raporuyla olacağı beklentisinde olduklarını kaydetti.

Üstel, narenciye üreticilerine gelecek hafta 160 milyon ödeneceğini açıkladı Üstel, narenciye üreticilerine gelecek hafta 160 milyon ödeneceğini açıkladı

Karakaya süreç hakkında bilgi vererek, 12 Haziran’da yapılan duruşmada mahkemenin yeni bir bilirkişi raporu istediğini anımsatarak, yeni raporun 9 Eylül Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi profesörlerinden oluşan bir ekiple hazırlanacağını anımsattı.  

Bilirkişi raporunun henüz hazır olmadığını ifade eden Karakaya, bilirkişi heyetinin 4 Eylül’de İsias Otel’de bir keşif yaptığını, kendisinin de, raporlarının hazırlanmasında görev alan hocalar ve avukatlarıyla 3 gün boyunca keşfin başında olduklarını anlattı.

“ÜÇ GÜN BOYUNCA KEŞFİN BAŞINDAYDIK”

Karakaya şöyle konuştu:

“Üç gün boyunca keşfin başındaydık. Normalde bir gün diye gittik, üç gün sürdü. Üç gün boyunca İsias’ın temeline inerek temelden karot ve demir örnekleri aldılar.

Bu bizi hem endişelendirir, hem endişelendirmez. Sonuçta bunu yapanlar bilim adamıdırlar. Biliyoruz ki alınanlar sadece temeldeki örnektir. Profesörlerin Karadeniz Teknik Üniversitesi (KATÜ) raporundaki gerçekleri ve bizim İMO raporumuzdakileri göz aradı edemeyeceklerini düşünüyoruz. Ortada bir KATÜ, bir İMO raporu var. Demir ve beton yönündeki gerçekler ortadadır. Temelden alınan örnekler ne olursa olsun…”

“BİZ TÜM AİLELER, ARTIK TÜM GERÇEKLERİN BİLİRKİŞİ RAPORUNDA TÜM DETAYINA KADAR YAZILMASINI İSTİYORUZ”

“Biz tüm aileler, artık tüm gerçeklerin bu raporda tüm detayına kadar yazılmasını istiyoruz” diyen Karakaya, “Bilirkişi heyetinin elinde iki tane mahkemenin aldığı, beş tane bizim sunduğumuz rapor var. Özellikle bizim aldığımız beş raporun hemen hemen hepsi aynı.” şeklinde konuştu.  

Sonuçları değerlendirirken bütün bunların göz önünde bulundurulmasını mahkeme heyetinin bilirkişilerden rica ettiğini anımsatan Karakaya, artık tam anlamıyla dolu dolu gerçekleri yansıtan bir bilirkişi raporunun dosyaya yükleneceğini düşündüklerini ifade etti.

“DOKUZ KAT BOYUNCA DÖŞEMEYİ KESEREK ASANSÖR YATAĞI İÇİN YER AÇTILAR…”

Karakaya sözlerini söyle sürdürdü:

“Biz İsias raporunda artık asansör gerçeğinin yer almasını bekliyoruz. Kaçak kat gerçeğinin tüm ayrıntılarıyla olmasını bekliyoruz. Bu adamlar belki kolon kesmemiş olabilirler ama daha da beteri var. Projede olmayan ikinci bir asansörü koydular. Dokuz kat boyunca döşemeyi keserek asansör yatağı için yer açtılar. Tamamıyla binanın taşıma sistemiyle oynadılar. Bunu yaparken ellerinde onaylı bir proje yok.

Ruhsatlarında sahtecilik yaptılar. Tadilat dediler apartman olan binayı otele çevirdiler, onun için saniyeler içinde yıkıldı ve çocuklarımıza mezar oldu.”

“Biz bu gerçeklerin bu raporda artık olmasını istiyoruz.” şeklinde konuşan Karakaya, bunun ciddi bir dille yazılmasını beklediklerini, ortada kaçak kat gerçeği olduğunu, mahkeme heyetinin bunu gördüğüne inandıklarını söyledi.

Karakaya, mahkemeye her şeyin sunulduğunu, yapı ruhsatının kaç kat için alındığı, orada bir kaçak kat olduğu ve o kaçak katın söylendiği gibi sadece pergolayla önde kesilen yer olmadığını, burasının Ahmet Bozkurt’un ofis olarak kullandığı yer olduğunun resimlerle de ortada olduğunu vurguladı.

“Her şey ortada.” diyen Ruşen Yücesoylu Karakaya, davada artık sona yaklaşıldığını, avukatlarının kendilerini bu yönde uyardığını, kararın en fazla 3-4 duruşma sonra çıkacağını düşündüklerini kaydetti.

“DİKEN ÜSTÜNDE KAMU GÖREVLİLERİNİN İDDİANAMESİNİN YAZILMASINI BEKLİYORUZ”

Karakaya sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz diken üstünde kamu görevlilerinin iddianamesinin yazılmasını bekliyoruz. Kamu görevlileri iddianamesi yazıldıktan sonra büyük ihtimalle davalar birleştirilecek ve mahkeme heyeti, karara doğru gidecek. Biz zaten davaların birleşmesini istiyoruz. Kimin ne yaptığı, bütün sahtekarlıklar ortaya çıksın.”

Kamu görevlileri için de topun Adıyaman Savcılığı’nda olduğunu kaydeden Karakaya, savcılıktan iddianamenin yazılmasını beklediklerini söyledi.

Karakaya şöyle devam etti:

“Neden bu kadar zaman aldığını kavrayamıyorum. 8 kamu görevlisi var. Bunlardan 6 tanesi kamu görevlisi, 2’si daimi işçi. 6 kamu görevlisinden 2 tanesi öldü. Yani 4 kamu görevlisi ve 2 daimi işçi için iddianame yazılacak. Daimi işçiler için ayrı bir iddianame yazılmadı, büyük bir ihtimalle hepsi beraber yazılacak. Onların itirazları vardı, onlar reddedildi. Şu anda top savcılıkta. Kamu görevlilerine soruşturma izni açıldığında bu iddianame gibi bir şeydi. Aslında yapılacak çok fazla iş yok. Bunun için sürekli ‘İddianame nerede’ diye paylaşımlar yapıyoruz. İddianamemin çıkmasını bekliyoruz, çıkmazsa bir şey var. Oyalıyorlar demektir.”

“GAZİ RAPORU ÇOK TALİHSİZ VE YANLIŞTI”

Gazi Üniversitesi raporundan sonra yıkıldıklarını ifade eden Ruşen Yücesoylu Karakaya, şöyle konuştu:

“Gazi raporu çok talihsiz, çok yanlış bir rapordu. Böyle bir raporun akademisyenler tarafından verilmesi bile yüz karası olarak nitelendirilebilir. Deprem davalarında böyle bir rapor veren akademisyenler olduğu için kurum adına ben utanıyorum. Gazi Üniversitesi raporundan sonra en suçlulardan Halil Bağcı ve Efe Bozkurt tahliye edildi. Biz aileler olarak çok büyük, çok ağır bir yükün altında kaldık. Efe Bozkurt’un dışarda gezmesi düşüncesinden bile çok rahatsızım. Halil Bağcı diğer davalardan dolayı (hepsi deprem) hapiste ama İsias’tan tahliye edildi. Bence mahkeme heyeti de farkında, orada bir yanlış olduğunu ve karar açıklanırken bundan geri dönüleceğine inanıyoruz.”

Yeni bilirkişi raporunun henüz hazır olmadığını ve bu duruşmaya büyük ihtimal yetişmeyeceğini ifade eden Karakaya, 22 Ekim’de gerçekleştirilecek duruşmaya yine büyük bir ekip, kafileyle gidileceğini söyledi.

Avukatlar tarafından bu duruşmada çok bir şey olmayacağının söylendiğini, büyük ihtimal 15-20 gün sonra bir duruşma tarihi daha verileceğini söyleyen Karakaya, bir sonraki duruşmanın bilir kişi raporuyla olacağı beklentisinde olduklarını kaydetti.

“HER ADIYAMAN’A GİDERKEN HİSSETTİĞİMİZ ENDİŞE, ÖFKE VE ÜZÜNTÜMÜZ VAR…”

“Her Adıyaman’a giderken hissettiğimiz endişe, öfke ve üzüntümüz var maalesef” diyen Karakaya, her zamanki gibi halkın desteklerine ihtiyaçları olduğunu söyledi. 

Malatya’da 16 Ekim’de meydana gelen 5.9’lu depreme de değinen Yücesoylu, “Bu depremde de Adıyaman etkilenen yerlerden biri. Adıyaman Belediye Başkanı açıklama yaparak, AFAD’ın yine Adıyaman’ı es geçtiğini ve AFAD duyurularında Adıyaman’a bile değinilmediğini söyledi. Depremden sonra Adıyaman’da AFAD yoktu. Bu depremde de yine Adıyaman bir kenara itildi. Bu da ne kadar yanlış işler yapıldığının bir göstergesi zaten...”

“EMSAL KARAR NİHAYET ÇIKTI. BU DEMEKTİR Kİ BİZİM MAHKEME HEYETİ BİRAZ DAHA RAHATLAR”

Adana’da bir emsal deprem davası çıktığına da değinen Ruşen Yücesoylu Karakaya, bu davayı yakından takip ettiklerini söyledi.

Adana “Alpergün Apartmanı” bilir kişi raporunu okuduklarını, bu dava için bir tane bilir kişi raporu hazırlandığını, orada yapılan her şeyin İsias’la aynı olduğunu ifade eden Karakaya, “Baktığımızda İsias daha felaket durumda. Alpergün davasında mahkeme heyeti ve savcı, müteahhide olası kast kararı çıkardı. Büyük bir cesaret. Aileler olarak bunu konuştuk aramızda. Bu emsal karar nihayet çıktı. Bu demektir ki bizim mahkeme heyeti biraz daha rahatlar.”

“İSİAS İÇİN DE OLASI KAST KARARI ÇIKMASI GEREKTİĞİ ORTADA”

“İsias için de olası kast kararı çıkması gerektiği ortada. Alpergün’de bile bilirkişi raporuna göre çıktı. İsias kaçınılmaz. Çıkmazsa da adalet çöktü diyebiliriz. Adalet kaybetti, adalet yenildi diyeceğiz ve mücadelemize devam edeceğiz.” şeklinde konuşan Karakaya, “Biz yılmayacağız” dedi.

Alpergün davasındaki olası kast kararının ailelerde bir umut olduğunu ifade eden Karakaya, şöyle devam etti:

“Olumlu gelişmeler yaşanıyor deprem davalarında. Bence bunun nedeni de Kıbrıs halkının olası kast ile adalet istemesi ve hiç susmaması. Çünkü herkes birlikteliğimizi gördü, nasıl tek yürek olduğumuzu gördü. Herkes mücadeleye etmeye başladı. Bir sürü davada birçok olumlu gelişmeler var. “Ezgi Apartmanı’nda kamu görevlileri iddianamesi yazıldı. Şu anda onların davası birleştirilmedi. İlk etapta ayrı görülecek ama mahkeme heyeti herhalde onu da birleştirir. Sait Bay Sitesi’nde bazı gelişmeler oldu. Kıbrıs halkının tek yürek olmasının çok büyük bir etkisi var diğer davalarda. Olası kast ile adalet istememiz mücadeleye örnek oluyor.”

“BİZİM HAYATLARIMIZI KARANLIĞA GÖMDÜLER…”

“Adalet İçin 3 Dakika Karanlık” eylemine 14 Ekim’de başladıklarını anımsatan Karakaya, “Geçen davaya gitmeden adalete ışık tut yürüyüşü yapmıştık. Şimdi bu duruşmaya gitmeden önce de bir karanlık eylemi başlattık. Çünkü bizim hayatlarımızı karanlığa gömdüler. 3 dakikalığına tüm Kıbrıs’ı karartarak, adalet olası kastla gelirse de aydınlığı bir nebze olsun göreceğimize inanarak bu eylemi başlattık.”

“Gülşen ve Mehmet’in Neydi Olacağı ekibinin kendilerine çok büyük bir destek sağladığını söyleyen Karakaya, “Onlara sadece bir telefon açmam yeterli oldu. Bir fikrim vardı onu paylaştım ve hemen giriştiler. Hemen Ayşe abanın o videosunu yayımladılar. Ayşe aba çocuklarımızla tanışmıştı Adıyaman’a gitmeden önce. Özellikle Selin’in yaş grubu, 7. sınıftı o zamanlar. Ayşe abayla okulda tanışmıştılar ve Ayşe abanın videosu çok etkili oldu ve çok duygusaldı.” dedi.

“Bu eylemi aydınlığa bir nebze olsun ulaşmamız için, kalbimize bir nebze olsun huzur gelmesi için yapıyoruz” diyen Karakaya, “Adalet olası kastla gelecek, karanlıktan aydınlığa çıkacağız diyoruz biz aileler olarak.” şeklinde konuştu.   

“BU SADECE BİZİM DAVAMIZ DEĞİL, BU KIBRIS’IN DAVASI”

Her zamanki gibi tüm halktan destek beklediklerini, bu desteğin kendilerine güç verdiğini ifade eden Karakaya, “Biz Adıyaman’da 35 kaybın müştekisi olarak bulunuyoruz ama aslında bu sadece bizim davamız değil, bu Kıbrıs’ın davası. Onun için destek bizim için çok önemli.”

“KİMSENİN SUSMAMASI LAZIM”

Bununla beraber Adıyaman halkından da destek beklediklerini ifade eden Karakaya, sözlerini şöyle tamamladı:

“Gene deprem oldu ve Adıyaman gene bir kenara itildi. Adıyaman’ın en köklü ailesi diye geçinen Bozkurt’ların yaptığı bir mezarda kaybettik biz çocuklarımızı… Adıyaman halkı çok büyük bir yıkım yaşadı. Susmasınlar, adalet istesinler. Kimsenin susmaması lazım.”