ŞENOL: YAŞAM HAKKININ ÜZERİNE TİTRENMESİ GEREKİR
Sanıklar hakkındaki davanın kararını Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fatma Şenol okudu. Şenol, sanıklara verilecek cezayı takdir ederken, suçun ciddiyetinin, vehametinin, yaygın suçlar olup olmadıklarının, suçun işleniş şeklinin, sanıkların kişisel durumlarının, bakmakla yükümlü oldukları birlerinin olup olmadıklarının, sanık avukatlarının sanıklar lehine sundukları hafifletici sebeplerin dikkate alındığını açıkladı.
Sanıkların suçlu bulunup mahkum edildikleri en ağır davanın “Adam öldürme” suçu olduğunu belirten Şenol, bu suç için ömür boyu hapislik cezasının öngörüldüğünü vurguladı.
Söz konusu davanın ceza takdiri açısından kolay olmayan davalar olduğunu ifade eden Şenol, yaşam hakkının Anayasa’da Temel Haklar başlığı altında yer alan, üzerine titrenmesi, özen gösterilmesi gereken bir hak olduğunun altını çizdi. Şenol, kişinin yaşam hakkını sona erdiren veya erdirebilecek kanunsuz eylemlerin bu hakka verilen değer ile doğru orantılı cezalandırılması gerektiğini ifade etti.
Bu davada ceza takdirinde üzerinde önemle durulması gereken hususun sanıkların yaşları itibari ile genç suçlu kabul edilecek yaşta olmaları olduğunu belirten Şenol, sanıklara verilecek hapis cezasını belirlerken genç suçlulara Yargıtay tarafından belirlenen cezaları ve bu kararlarda belirtilen prensiplerin büyük bir titizlikle incelendiğini kaydetti.
Ceza takdir ederken mahkemelerin görevinin Yargıtay kararlarında belirtilen prensipler arasında dengeyi kurarak, sanıklar ve kamu menfaati için en adil cezayı belirlemek olduğunu söyleyen Başkan Şenol, bunu belirlerken de suçun nasıl ve ne şekilde işlendiği ile sanıkların suçtaki rollerine dikkat edilmesi gerektiğini kaydetti.
“SUÇUN BAŞ AKTÖRÜ ŞANLI’YA DİĞER SANIKLARDAN DAHA FAZLA CEZA VERİLMESİ GEREKİR”
Dava sürecinin sonunda varılan karar aşamasında sanıkların suça ilişkin rollerine değinen Şenol, 29 Ocak 2018 tarihinde sanık Nidai Şanlı’nın maktül Kennedy T. Dede’den alacağı parayı tahsil etmek ve Dede’yi darp etmek amacı ile sanık Ozan Körkurt’u aradığını ve sanık Zekeriya Kurucu ile de aracını alıp kendisi ile buluşmalarını istediğini kaydetti. Sanık Onur Körkurt’un da önce Zekeriya Kurucu’yu arayıp arabası ile kendisini gidip almasını istediğini belirten Şenol, daha sonra da kardeşi Ozan Körkurtu arayıp sanık Şanlı’nın kavga edeceğini ve üzerine rahat bir şeyler giyip gitmesini istediğini söylediğini kaydetti. Daha sonra sanık Ozan Körkurt, Onur Körkurt ve Zekeriya Kurucu’nun sanık Simge Dağdur ve olayda tanık olan Burcu Çelik’i de alarak sanık Nidai Şanlı ile Kaliland bölgesinde buluştuklarını söyleyen Şenol, Kaliland bölgesinden sanık Şanlı, Körkurt kardeşler ve sanık Kurucu’nun, Kurucu’ya ait araç ile maktül Kennedy Dede’nin kaldığı apartmana gittiklerini ve sanık Şanlı ile Körkurt kardeşlerin maktül Dede’yi ikametgahından alıp darp ederek, sanık Kurucu’nun kullanımındaki araca zorla koyarak kaçırdıklarını söyledi.
Maktülü önce Kaliland bölgesine oradan da Çanakkale Göleti’ne götürdüklerini söyleyen Şenol, sanık Dağdur’un Kaliland bölgesinden Çanakkale Göleti’ne gidildiği esnada sanık Ozan Körkurt’un kullanımında olan bir başka araçta olduğunu ve sanık Şanlı’nın sanık Ozan Kökurt’u arayarak önce sanık Körkurt’a sonra da araçta bulunan Simge Dağdur ile Burcu Çelik’e maktülü dövmek isteyip istemediklerini sorduğunu kaydetti. Sanık Dağdur’un bu soruya “evet” diyerek cevap verdiğini söyleyen Şenol, tüm sanıkların Çanakkale Göleti’ne vardıktan sonra sanık Şanlı, Körkurt kardeşler ve sanık Dağdur’un maktül Dede’yi gölet kenarında darp etmeye başladıklarını belirtti.
Sanık Şanlı’nın darp fiilinin yanı sıra maktülün üzerine elektro şok uyguladığını da belirten Şenol, sanık Zekeriya Kurucu’nun darp olayına katılmayıp olay yerinde Burcu Çelik ile birlikte izlemekle yetindiğini söyledi. Aradan 30 dakikalık bir süre geçtikten sonra sanık Kurucu’nun “polis geliyor” demesi sureti ile diğer sanıkların maktülü bırakmasını sağladığını belirten Şenol, sanıkların hep birlikte oradan ayrıldığını kaydetti.
Şenol, maktül Dede’nin ise Çanakkele Göleti’nde yüz üstü yatar vaziyette ve pantolunun kalçasını açıkta bırakacak şekilde ayak bileklerine kadar indirilmiş bir vaziyette ertesi gün polis tarafından ölü olarak bulunduğunu kaydetti.
Sanıklara ceza takdir edilirken, suçun işlenişinde sanıkların oynadığı rol açısından sanık Nidai Şanlı ile diğer sanıklar arasında bir ayrıma gidilmesi gerektiğini belirten Başkan Şenol, suçu başlatıp ilk andan itibaren suçun gerçekleşmesini yöneten olayın baş aktörü konumunda olan sanık Şanlı’ya verilecek cezanın diğer sanıklardan daha fazla olması gerektiğine kanaat getirdiklerini vurguladı.
Sanık Kurucu’nun suçun işlenmesinde aldığı rolün diğer sanıklara oranla daha az olmasının sanık Kurucu ile diğer sanıklar arasında da bir ayrıma gidilmesi gerektiği kanaatine varmalarını sağladığını söyleyen Şenol, sanık Şanlı’dan sonra ise suçun işlenmesinde en aktif rol alan sanığın Onur Körkurt olduğunu ve kardeşi Ozan Körkurt’u da suça karışmasına teşvik ettiğini dolayısı ile sanık Onur Körkurt’un cezasının da sanık Ozan Körkurt ile Simge Dağdur’dan farklı olması gerektiği kanaatine vardıklarını açıkladı.
ŞENOL: SANIK ŞANLI MAKTÜLÜ ACIMASIZCA DARP ETTİ
Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şenol, sanık Şanlı açısından verilecek cezanın süresini belirlerken dikkate alınması gereken diğer ağırlaştırıcı faktörlerin ise, sanık Şanlı’nın maktül Dede’yi gerek kaldığı apartmanın önünde, gerekse Çanakkale Göleti’nde darp ediş şeklinin ve üzerinde elektro şok aleti kullanması olduğuna dikkat çekti.
Olgularda sanık Şanlı’nın maktüle yumruk ve tokat vurmak dışında, maktülün kafasına topa şut çeker gibi vurduğunun görüldüğünü belirten Şenol, sanık Şanlı’nın maktülün üzerine atlamak sureti ile acımasızca darp ettiğine ve bununla da yetinmeyip maktülün gölet içerisinde yatır vaziyetteyken pantolonunu indirip suda o şekilde bıraktığına dikkat çekti.
Sanık Şanlı’nın suçun işleniş tarihinde 29 yaşında olduğunu belirten Şenol, yine olgulardan diğer sanıkların maktülü önceden hiç tanımadığı ve kendilerinden yaşça büyük sanık Şanlı’nın yönlendirmesi ve teşviki ile bu suçun işlendiğini vurguladı.
Sanık Şanlı’nın suçun işlenmesinin ardından pişman olmayıp Güney Kıbrıs’a kaçtığını söyleyen Başkan Şenol, daha sonra teslim olduğunu kaydetti.
Kararında sanıkların suçtaki rollerine defaten dikkat çeken Şenol, sanık Zekeriya Kurucu’nun maktülü hiç darp etmediğine ve yaşanan olay sırasında en başından beri ağladığına dikkat çekerek, sanığın pişmanlığının o andan itibaren başladığını vurguladı.
“SUÇ VAHŞİCE İŞLENDİ”
Suçun vahşice işlendiğini belirten Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fatma Şenol, maktülün yaralarının göz önünde bulundurulduğunda acı çekerek öldüğünün şüphesiz olduğuna dikkat çekti.
Sanıkların leyhlerine olan durumları da titizlikle incelediklerini ifade eden Şenol, sanık Şanlı’nın suç tarihinde 29, sanık Ozan Körkurt’un olay tarihinde 19 yaşında, sanık Onur Körkurt’un 21 yaşında, sanık Simge Dağdur’un 18 yaşında, sanık Zekeriya Kurucu’nun ise 22 yaşında olduklarına ve sanıkların işledikleri suçlardan pişman ve üzgün olduklarına dikkat çekti.
Maktülün ise ülkede öğrenci olarak bulunduğunu belirten Şenol, sanıkların üzgün ve pişman olmuş olmalarının maktülün ölürken yaşadığı acıları ve maktülün ailesinin şu anda yaşadığı kederi azaltmadığını vurguladı.
Şenol, toplumumuz içinden çıkan, bu kadar genç yaşta bir grup insanın başka bir genci sürü psikolojisi ile veya akran baskısı ile acımasızca darp edip öldürülmesine sebep olmalarının kamu vicdanını ciddi şekilde yaraladığının altını çizdi.
Başkan Şenol bunun telafisinin ancak sanıklara yaşlarının da göz önünde bulundurularak ibret verici bir ceza vererek sağlanabildiğini belirten Şenol, aksi takdirde günümüzde gençler arasında artan şiddet eğiliminin önüne geçilmesinin zorlaşacağına dikkat çekti.