Mari Tatlısu deniz üssü uydu fotoları

ABD'de ikinci Donald Trump dönemi başlarken, son dönemde dikkatlerin toplandığı Kıbrıs'ta, Türkler ve Rumlar arasında Joe Biden sonrası için farklı beklentiler oluştu.

Daha önce Rusya ile iyi ilişkileri bulunan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) bu ilişkilerden koparılarak ABD'ye yakınlaşma süreci, Donald Trump'ın ilk başkanlığının sonlarına doğru yaşandı.

Trump, gitmeden önce 2020'nin Eylül ayında, GKRY'ye yönelik 1987 yılından beri uygulanan silah ambargosunu kaldırma yönünde bir karar alarak, Güney Kıbrıs'ta ABD'ye yakınlaşma sürecinin neredeyse başlangıcını oluşturdu.

Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte Rusya'ya karşı alınan ambargo kararlarına harfi harfine uyan Güney Kıbrıs, bu süreçte Washington'a bir adım daha yaklaştı.

Biden döneminde, Rum Milli Muhafız Ordusu'na yönelik ambargoların geçici kaldırılma kararları uzatıldı ve geçen aylarda ABD ile GKRY arasında stratejik iş birliği anlaşması için yol haritası üzerinde tartışmalar yapıldı.

Gazze ve Lübnan'dan tahliye misyonu adı altında 7 Ekim 2023 sonrası Kıbrıs'taki İngiliz üslerine yerleşen ABD askeri varlığı, son 3 ayda kategorik olarak artış gösterdi.
 

Kıbrıs'taki mevcut İngiliz ve Türk askeri üsleri

Kıbrıs'taki mevcut İngiliz ve Türk askeri üsleri

İlk başlarda yardım misyonu olarak adlandırılan Güney Kıbrıs'taki ABD askeri varlığının bugün artık kalıcılığı konuşulurken, ABD'ye verilecek üslerde hummalı çalışmalar yürütülüyor.

Biden döneminde, İsrail'in güvenliğinin yanı sıra Ortadoğu'daki koordinasyon için Kıbrıs'ta bulunan ABD askeri varlığının Trump'ın ikinci döneminde artarak devam etmesi, Rumlar tarafından zaman zaman dillendirilen temel beklenti halini aldı.
 

2

GKRY Başkanı Nikos Hristodulidis, Trump seçimleri kazandıktan sonra resmi RİK Radyosu'na yaptığı açıklamada, "Kıbrıs'taki ABD askeri varlığının sürekliliğini göz ardı etmiyoruz" ifadesini kullandı.
 

Nikos Hristodulidis'in ABD askerilerini ziyareti - ABD Ordusu

Nikos Hristodulidis'in ABD askerilerini ziyareti / Fotoğraf: ABD Ordusu

Hristodulidis'in bu açıklamasının ardından, ABD askerilerinin eski bir Türk yerleşim yeri olan Larnaka yakınlarındaki Mari'de helikopter üssünde çalışmaya başladığına dair görüntülerin yayımlanması, Lefkoşa'nın Washington'a gönderdiği önemli bir mesaj olarak değerlendirildi.
 

ABD Ordusu'na bağlı özel  birliğin Marie'deki helikopter2

ABD Ordusu'na bağlı özel birliğin Marie'deki helikopter

Trump'ın bazı yerlerden asker çekme eğilimi ve beyanlarına rağmen Rumlar, İsrail ile yaptıkları iş birliğinden dolayı ABD'nin yeni dönemde Kıbrıs'a daha fazla önem vereceği ve stratejik iş birliği anlaşmasının imzalanacağı yönündeki beklenti oldukça yüksek.

Basında her gün Ada'daki ABD askeri varlığına dair yeni haberler çıkarken, Trump'ın gelmesiyle birlikte ABD'nin desteğiyle Güney Kıbrıs'ın Doğu Akdeniz'de oyun kurucu olacağına dair Lefkoşa'da yüksek beklentili bir döneme giriliyor.

Lübnan'daki Hizbullah'ın GKRY'ni tehdit etmesi, hem Washington'un Kıbrıs'a asker ve silah sistemleri göndermesi hem de Rum Yönetimi'nin yabancı askeri varlıklara, tahliye dışında güvenlik gibi önemli bir gerekçe sağlamış gözüküyor.
 

Yukarıdaki fotoğraflar ABD Ordusu'na bağlı özel bir birliğin Marie'deki helikopter

LTB Başkanı Harmancı: "Çocuklar için harcanması gereken kaynaklar kişisel çıkarlar uğruna kullanılıyor" LTB Başkanı Harmancı: "Çocuklar için harcanması gereken kaynaklar kişisel çıkarlar uğruna kullanılıyor"

ABD ordusuna bağlı özel bir birliğin Marie'deki helikopter


AB gündemde ikinci plana düştü

Güney Kıbrıs basını ve kamuoyunda, Avrupa Birliği ilişkileri ile faaliyetlerinin neredeyse ikinci plana düştüğü gözleniyor.

Biden döneminde başlayan ABD ile iyi ilişkiler konusu, Güney Kıbrıs'ı bir yandan cesaretlendirirken, diğer taraftan da bu ilişkiler Hristodulidis'in siyasi konumunu ülke içinde güçlendiriyor.

Güney Kıbrıs'ta enerjiden silaha, borsadan diasporaya her alanda Amerika coşkusu yaşanırken, artık Avrupa Birliği toplantıları öncesi bile Kıbrıslı yetkililer ABD ilişkilerinden bahsetme gereği duyuyor.

Rum Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos, Brüksel'deki Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi öncesinde yapmış olduğu açıklamada, ABD ile iş birliğinin önemini dile getirirken, bunun bir seçenek değil zorunluluk olduğunu da ifade etti.
 

Marie'deki Deniz Üssü'nün uydu görüntüsü

Marie'deki Deniz Üssü'nün uydu görüntüsü

Rumlarda Marco Rubio sevinci

Donald Trump'ın Dışişleri Bakanı olarak Marco Rubio'yu seçmesi, Güney Kıbrıs'ta sevinçle karşılandı.

Marco Rubio'nun Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile ABD arasındaki ilişkiler konusunda diplomatik kanallar açtığını belirten Rum basını, Marco Rubio ve Demokrat Bob Menendez ile birlikte Türkiye'yi dışlayan 2019'daki "Doğu Akdeniz Yasası"nı (EastMed) imzalayan isimler olduğu için Kıbrıs meselesine hâkim olduklarını yazdı.

Türkiye'ye karşı tavırları nedeniyle Donald Trump'ın muhtemel kabinesinden Mike Waltz'e de sıcak bakan Rumlar, Trump'ın ikinci dönemi için bir yandan yüksek beklentilere girerken, diğer yandan bu kadar yüksek beklentiler taşırken Trump'ın Türkiye ile ilişkilerinin Kıbrıs konusunda etkili olabilme ihtimalini de göz ardı etmiyorlar.


KKTC Trump'ın gerçekçi olmasını istiyor

Kıbrıs'ın güneyinde yaşanan ABD askeri yığınağı ve Trump'tan Rumların yeni beklentilerine karşın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Rumlara göre, Ortadoğu'nun geriliminden daha uzak durmanın rahatlığını yaşıyor.

ABD'nin İsrail'in güvenliği açısından Güney Kıbrıs'a ihtiyacı olduğunu ve iki taraf arasındaki ilişkilerin son dönemde geliştiğinin farkında olan KKTC liderliği, Donald Trump'ın Türkiye'yi kaybetmeyi göze alamayacağı ve daha önce verdiği Ortadoğu'dan asker çekme yönündeki beyanatlarını göz ardı etmiyor.

Independent Türkçe muhabirine açıklamalarda bulunan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Donald Trump'tan en büyük beklentisinin, Kıbrıs Türklerine bugüne kadar uygulanan haksızlıkları bir kez daha gözden geçirmesi olabileceğini söyledi.
 

Ersin Tatar

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Independent Türkçe'ye değerlendirmelerde bulundu

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Trump'ın ikinci döneminin Biden'den şüphesiz farklı bir yönetim anlayışına sahip olacağının altını çizerek, "Farklı da olsalar, Kıbrıs Türklerinin uğradığı haksızlıkların bu dönemde değişebileceğini söyleyemiyorum" diye konuştu.

Tatar, Trump'ın Kıbrıs ile ilgili yaklaşımlarını gözden geçirmesi ve Ada'da iki ayrı devletin varlığı gerçeğini kabul etmesi gerektiğini vurguladı.

KKTC'de var olan Trump'ın Rumlar ile yakınlaşmaya devam edeceği yönündeki kesine yakın görüşe rağmen, günün sonunda hem İsrail'in her geçen gün Ortadoğu'daki bataklık adlandırılan alana yaklaşması hem de günün birinde önceki örneklerde olduğu gibi ABD'nin bölgeden ayrılması durumunda yaşayacağı stratejik çöküşün de hesabı yapılıyor.