Klerides kitabında, Başpiskopos Makarios'un çözüme engel olduğunu ifade etmiş
Rauf Denktaş ile Glafkos Klerides’in Meclis Başkanı sıfatıyla devam ettirdiği genişletilmiş müzakerelerde varılan uzlaşının reddedildiğini ve bunu, 15 Temmuz 1974 Yunan Cuntası darbesi ile 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın izlediğini anımsattı.
Gazete, Klerides’in yazdığı kitapta, şayet varılan bu uzlaşı, Başpiskopos Makarios tarafından reddedilmeseydi, Kıbrıs’ta olayların çok daha farklı gelişeceğine işaret ettiğini yazdı.
Habere göre Klerides kitabında, Başpiskopos Makarios’un yerel yönetimlerle ilgili uzlaşmaz tutumunun, 1972 yılının Eylül ayında Kıbrıs sorununun çözümüne engel olduğunu ifade ederek “Makarios’un uzlaşmazlığı çözümü önlemiştir, Kıbrıslı Türklerin devlete dönüşünü engellemiştir ve haklarını geri almalarının önüne geçmiştir” ifadelerini kullandı.
Gazete, Türkiye ile Kıbrıslı Türklerin, Başpiskopos Makarios’un 8 yıl önce Anayasa’nın 13 maddesinin değiştirilmesi konusundaki önerisini 1972’de kabul ettiklerini, ancak Makarios’un bizzat yaptığı bu öneriyi reddettiğini ve Kıbrıslı Türklerin devlete ve hükümete geri dönme isteği için “artık çok geç” dediğini yazdı.
Klerides’in bu tarihi olaya kitabında değinmediğine işaret eden gazete, “mea culpa” ara başlığı altında ise o dönemde Makarios ile hemfikir olmadığını alenen açıklamamış olmaktan pişmanlık duyduğunu dile getirdiğini kaydetti.
Gazete, o dönem sonrasından bugüne, Rum tarafının hataları ve izlediği yanlış politikalar nedeniyle Türkiye’nin planlarının gerçekleştiğini belirterek, 1972’de, 1978’de, 1986’da, 2004’te ve 2017’de bölünmeyi önleyecek ve adayı yeniden birleştirecek öneriler Türkiye tarafından kabul edilirken, Rum tarafının beceriksizliğinin Türkiye’nin asıl istediği şeyi elde etmesine yol açtığını yazdı.
Haberde, Türkiye’nin planlar yaptığı ve Rumların bu planları hayata geçirdiği ifade edildi.
Gazete, eski Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos’un da, 45 seneden sonra Zürih-Londra Anlaşmaları’nın “bela değil nimet” olduğunu anladığını ve Kıbrıs Anayasası ile ilgili bir etkinlikte yaptığı konuşmada, şunları söylediğini anımsattı:
“İnsanoğlu duygu ile mantığın bir karışımıdır ve duyguları ile mantığı arasındaki dengeyi kurabilmek için eğitilmeye ihtiyacı vardır. Yıllar boyunca Enosis düşüyle yaşayan Kıbrıs halkının önüne arzulamadığı ve talep etmediği bir Anayasa konmuştur. Halka, Enosis’ten daha iyi bir şey olan, tüm halkın bağımsızlığını öngören bu Anayasa’nın avantajlarını ve getireceği faydaları anlayabilecek zaman tanınmamıştır. Bana şimdi, duygularımla mantığım arasındaki dengeyi kurmayı başardıktan sonra sorsanız, evet, Zürih-Londra Anlaşmaları’nın, sonrasında gelenlerle kıyaslandığında bir nimet olduğunu söylerim.”
Bunlar da ilginizi çekebilir