Geçen pazar sizlerle Ege Denizinde bir ada olan Bozcaada gezi notlarımı paylaşmıştım.  Bu haftaki yazı dizim yine Ege denizindeki bir adada geçiyor.

Ada bir birinden güzel taş evleri, renkli kapıları, daracık sokakları ve bahçelerindeki begonvilleri ile sizi büyüleyecektir. İşte bu haftaki adamız Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı olup 22 adadan biri olan CUNDA adasıdır. Ada, Gökçeada, Bozcada ve Uzunada’ dan sonra 4.cü büyüklükte olup 23 km’2 alanı olan adadır. Ayvalık ile Cunda arasında kalan minik bir ada vardır.H Bu ada ise lale adasıdır. 1800’lü yıllarda deniz doldurularak adaya bağlantı köprü ile sağlanmıştır.

1964 yılına gelindiğinde ise Cunda’ya yapılan köprü ‘Türkiye’nin İlk Boğaz Köprüsü’ olma özelliğine sahiptir. Karayolu ile Ayvalık’tan çıkıp 8 kilometre sonrası Cundaya varmış olursunuz.

Cunda kelimesi sanıldığı gibi Yunanca bir kelime değildir. Adanın Yunanca olan gerçek ismi MOSHONIS’dir. Moshonis kelimesi kokulu anlamına gelmektedir. Bir rivayete göre bu isim ada genelinde bulunan kokulu bitkilerden gelmektedir. Bir başka rivayete göre ise eski dönemlerde adada Moshos adında bir korsan yaşamaktaydı ve adanın ismi de bu korsandan gelmiş.

Adanın adının Piri Reis’in Kitab-ı Bahriyesinde geçen Yund adalarından Galat olanının olduğu tahmin edilmektedir.  Zaman içerisinde ise Yund kelimesinin yerini Cunda’ya bıraktığı tahmin edilir. Cunda yelkenli gemilerin yatay sereni için kullanılmaktadır. Cunda adasının kuşbakışı görüntüsü ise gemi cundasına benzetilmektedir.

Adaya günümüzde her ne kadar Alibey adası dense bile ada belleğimize Cunda olarak işlemiştir. Kurtuluş Savaşı sırasında padişahın Yunanlılara teslim olun emrine karşı gelerek Yunana karşı savaşmaya devam eden Yarbay Ali Çetinkaya’ya atfen bu isim verilmiştir.

Günümüzde Cunda adasında çok az sayıda Rum yaşamaktadır. Bozcaada da 40 kadar olan Rum nüfusu bu adada daha azdır. Ada halkı, 1924 yılındaki nüfus mübadelesi ile Girit ve Midilliden gelip buraya yerleşmiştir. Adadaki yaşlı kesim Rumca bilmesine rağmen adaya gelip yerleşmelerinden sonra Rumca konuşmaları   yasaklandığı için lehçe olarak farklılık fark etseniz bile konuşulan dil Türkçedir.

Ulaşım

Ada’ya Kıbrıs Ercan havalimanından İzmir veya İstanbul’a uçarak sonrası ise kara yolunu kullanarak ulaşabilirsiniz. Eğer kara yolunu kullanmak istemiyorsanız iç hat aktarmalı olarak Balıkesir’in Edremit Koca Seyit Havalimanına Ankara başta olmak üzere Türkiye’nin farklı şehirlerinden bağlantılı olarak uçabilirsiniz. Ayvalık’tan Cunda’ya kara veya deniz yoluyla geçebilirsiniz.

Kara yolunu kullanmayı tercih ederseniz sabah saat 06.00 – 24.00 arası her 30 dakikada karşılıklı olarak otobüs seferleri yapılmaktadır. Ayvalık – Cunda arası çalışan dolmuş taksilerle de yolculuğunuzu yapabilirsiniz.

Eğer siz tercihinizi deniz yolu üzerinden yapmak istiyorsanız İstanbul olmak üzere İDO deniz otobüsleri ile Bandırma- Ayvalık -Cunda yapabilirsiniz. Yine ayni şekilde Ayvalık tekne dolmuşlarını kullanarak da deniz yoluyla adaya ulaşabilirsiniz. www.ido.com.tr internet sayfasını ziyaret ederek daha detaylı bilgi alabilirsiniz.

 

Gezilecek yerler

Taksiyarhis Kilisesi: 1873 yılında yapılan kilise Neo- Klasik yapı tarzında olup tek kubbeli ve diktörgen görünümündedir. Kilise, koruyucu baş melekler Cebrail ve Mikail’e adanmıştır. Kilise içerisinde Yunus peygamber, Cebrail ve Mikael’in ikonları vardır. Bina, 2011 yılında Rahmi Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafından kiralanarak restorasyonuna başlanır ve restorasyonun tamamlanması ile de müzeye dönüştürülür. Günümüzde müze içerisinde klasik otomobiller, oyuncaklar, denizcilik ve su altında kullanılan dalgıç kıyafetleri gibi pek çok tarihi eser ve eşya sergilenmektedir. Kilisenin zeminine ise eski dönemden günümüze kadar gelen tarihi küpler ve anforalar yerleştirilerek üzeri kalın cam ile kapatılır. Her ne kadar da zemin üzerinde yürürken sanki cam kırılacak ve siz oradan bu tarihi eserlerin üzerine düşecekmişsiniz gibi hissetseniz bile böyle bir durum olamaz. Taksiyarhis Kilisesinin eski çanı kiliseden alınarak Bergama müzesine götürülmüştür. Rahmi Koç Müzesini  gezmek istiyorsanız limandan kısa bir yürüyüş sonrası kuzeye doğru hafif tırmandınız mı müzeye varırsınız. Müze girişi ücretli olup giriş biletinizi müzenin sağ tarafındaki bilet ofisinden 5TL ödeyerek alabilirsiniz.

Ay Işığı Manastırı: Eskiden Bekar Kızlar Manastırı olarak da bilinen bu yapı Suzan Sabancı tarafından restore edilerek müzeye dönüştürülmüştür.

Taş Kahve: Cunda adasındaki sahilde yıllara kafa tutan ve adaya gidenlerin mutlaka oturup kahvelerini içtikleri bir yerdir. Siz de adada gezmekten yorulduğunuzda Taş kahvede oturup keyifle kahvenizi içebilirsiniz. 150 yıllık olan bu bina Neo klasik tarzda inşa edilmiştir.

Ayazma Kilisesi: Bir rivayete göre küçük bir kız her gece rüyasında Meryem Ana’yı görürmüş. Meryem Ana ayni yere gitmekte ve gittiği yerdeki kaynaktan fışkıran sudan içmekteymiş. Küçük kızın bu rüyası tekrar edince bunun bir haber olacağı düşünülerek kent meclisi toplanıp kızın rüyası anlatılır. Kent meclisinin kararı ile rüyanın geçtiği yere gidilir ve orada gerçekten bir kaynak suyu olduğu görülür. 1890 yılında bu kilise Ayazma veya Fanoremeni adı ile suyun olduğu yere inşa edilir. Neo- Klasik tarzda inşa edilen kilisenin sütun başlıkları Korintia stilindedir.

Despot Evi: Cunda sahilinin doğu kısmında yer alır. Despot(din adamı) olan kişiye  Rumlar Yunanistan devletini kurdukları zaman ona para verip bu binayı yaptırmışlardır. Bina yapılmasına yapılır ama ne var ki kısa bir süre sonra Despot evinde öldürülür. Despotun ölümünden sonra bir süreliğine bina Hükümet binası olarak da kullanılmıştır. 2015 yılına gelindiğinde ise bu yer Kültür Bakanlığından kiralanarak otel olarak kullanılmak istenmiş ve konuyla ilgili çalışmalar başlatılmıştır.

Panaya Kilisesi: Tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte kilisenin 1850 veya 1863 yıllarında inşa edildiği tahmin edilmektedir. Günümüze kadar kilisenin sadece 3 duvarı ve içindeki fresklerden bir kısmı kalmıştır. Kilisenin inşasında granit taşı yanı sıra Cunda adasındaki pek çok binada kullanılan sarımsak taşı da bu kilisenin yapımında kullanılmıştır.

Yel Değirmeni: Cunda’daki ilk yel değirmeni 1600’lü yıllarda şimdiki Aşıklar Tepesi olarak bilinen yerde yapılmıştı. İlerleyen yıllarda başka yel değirmenleri yapılmışsa bile günümüzdeki sayıları ada genelinde 3 değirmeni geçmez.

Adada sadece tarihi mekanlar olduğunu düşünmeyin. Yaz aylarında sahilden her gün saat 11.00-18.00 arası tekne turları düzenlenmektedir. Bu turlar yemekli veya yemeksiz turlar olup ayrıca gün batımı sonrası mehtap turları da düzenlenmektedir. Ege’nin birazcık serin ama berrak sularında yüzmek çok zevklidir. Tekne turuna katılmayıp sadece denize girilebileceğiniz plajlar da vardır. Bunlar arasında en popüler olanları ise Çataltepe, Patriça koyu ve belediye plajlarının oldukları yerlerdir.

 

Ne yenir

Masmavi ve tertemiz denizi olan Cunda adasında pek tabii ki Ege mutfağının en leziz yemeklerini yiyebilirsiniz.

Sahildeki balık restoranlarında tercihinizi kalamar, midye ve balık gibi deniz ürünlerinden yana kullanabilirsiniz. Papalina balığı bu bölgeye has olup mevsiminde çok tüketilmektedir. Yaz aylarında Kıbrıs mutfağının vazgeçilmezi olan kabak çiçeği dolması Ege bölgesinde de yapılmaktadır.

Emel’in Mutfağı ada merkezindeki Ege mutfağından çeşitli yemekleri yapan küçük restoranlardan bir tanesidir. Eli çok lezzetlidir. Tadına doyamadığım kabak çiçeği dolmasını ben burada yemiştim.

Adanın en güzel sakızlı Girit dondurmasını veya kızarmış dondurmayı şile bezinden yapılmış çeşitli giysileri satan dükkanların sonunda bulunan sahildeki Sakızlı Girit Dondurmacısından yiyebilirsiniz. Adadan sakızlı ve lor(nor) ile yapılan kurabiyelerin tadına bakmadan sakın ayrılmayın. Hatta bu kurabiyelerden adadan ayrılırken hediye olarak alıp yanınızda götürebilirsiniz.

 

Nerde kalınır

Küçük olan adada öyle devasa oteller sakın düşlemeyin çünkü yoktur. Konaklama için en güzel yerler butik oteller veya kiralık odalardır. Arnavut kaldırımlı ada sokaklarında dolaşırken birbirinden güzel bir o kadar da uygun fiyatları olan butik oteller ile karşılaşırsınız. Bu oteller arasında Selene Otel, Cunda Labris Otel, Parna Hotel sizlere önereceklerimden bir kaçıdır. Bahçelerindeki renkli begonville ve güller bu küçük tesisleri daha da güzelleştirmektedir.  Ziya bey konağı da yine size önereceğim tesislerdendir. Ada genelinde yaz aylarında yoğunluk yaşanır. Siz de seyahatinizi münferit olarak yapacaksanız otel rezervasyonunuzu erken yapmanızda fayda vardır. www.tripadvisor.com.tr sitesinden de yapabilirsiniz.

Hediyelik eşya

Adaya özgü minik ama şirin mi şirin olan dükkanlardan veya sahile doğru uzanan tezgahlarda satışları yapılan tasarım kıyafetler, hasır çantalar veya zarif takılar alabilirsiniz. Zeytinden yapılan zeytin yağı, sabun veya kremler de çok uygun fiyata alabileceğiniz hediyeliklerdendir. Her zaman olduğu gibi ada genelinde farklı desen ve şekillerde buzdolabı magnetleri, kupalar, bardak altlıkları, rüzgar çanlarını da Cunda’dan ayrılmadan alabilirsiniz.

Cunda adasında rahatça gezmek istiyorsanız 2 gece-3 gün konaklamalı geziler sizin için idealdir. Bu sürede hem adadaki tarihi yerleri gezmiş hem de berrak sularında yüzerek tatilinizin keyfini çıkarmış olursunuz.  Adada konaklamak istemiyor ve sadece kısa bir gezinti yapmayı düşünüyorsanız Kıbrıs’ın yerel acentelerinden Asos- Ayvalık- Cunda Adasını kapsayan paket turlar sizin için kaçınılmaz olacaktır. Ben ve gurubum inanılmaz keyif ile gezdiğimiz Cunda adasına ilk fırsatta yeniden gitmek üzere ayrıldık.

Haftaya bir başka Şirin’ce GEZİyorum’ da buluşuncaya kadar sağlıkla kalınız….

 

 

 

 

 

Editör: TE Bilisim