KTEZO’dan yapılan yazılı açıklamada, asgari ücretin "yıkımın diğer adı" haline geldiği belirtilerek, hükümetin asgari ücreti, maaş giderlerini karşılamak için kullandığı iddia edildi. "Kaşıkla verip kepçeyle alıyorlar" denilen açıklamada, asgari ücretin belirlenmesinden hemen sonra elektrik, seyrüsefer, sosyal güvenlik gibi temel hizmetlere peş peşe zamların yapıldığına dikkat çekildi.

“KTEZO olarak kendi payımıza temsilini yaptığımız küçük ve orta boy işletmelerin, maaştan elektriğe, sigorta primlerinden, İhtiyat Sandığı'na ve seyrüsefer, belediye hizmetleri gibi harçlara gelen zamları ‘ödeyemeyeceğimizi, ödemeyeceğimizi ilan ediyoruz” denilen açıklamada, Güney Kıbrıs'a yapılan ekonomik kaçışlara da dikkat çekilerek, "Güney’den bir geliyorsa, Kuzey’den üç çıkıyor" 

KTEZO, hükümeti eleştirerek, işletmelerin batması ve emekçilerin işsiz kalmasının sorumluluğunun hükümet üzerinde olacağını ifade etti. "Silindir gibi toplumun üzerinden geçmeye başladılar" ifadesi kullanılan açıklamada mevcut durum "tam bir kaos ve kriz" olarak nitelendirildi.

KTEZO'nun açıklaması tamamı ise şöyle: 

HÜKÜMET BÜTÜN YAPTIKLARIYLA SİLİNDİR GİBİ TOPLUMUN ÜZERİNDEN GEÇMEYE BAŞLADI!

Asgari ücret yıkımın diğer adı olup çıktı. Hükümet alım gücünün korumak için değil, maaştan ibaret ve tamamen adaletsiz olan kendi maaş giderlerini karşılamak için asgari ücreti kullanıyor.

Daha asgari ücret belirlenir belirlenmez, elektrik gibi elzem bir üründe, seyrüsefer gibi harçlarda, sosyal güvenlikte peş peşe zamlar yağmur gibi yağmaya başladı, kaşıkla verdiklerini, kepçeyle alıyorlar.

Maliyenin tek politikası; neredeyse para toplayıp, maaşları ödeme olarak karşımıza çıkıyor.

Bu durumda halk, toplum ne yapacak? İşletmeler bu politikanın üzerinden nasıl gelecek?

Artışları, zamları karşılayabilecek güç ve kapasite, maliyenin politikalarından dolayı silinip, süpürülüyor.

“En yüksek artış eğitim ana grubunda” “En yüksek artış eğitim ana grubunda”

KTEZO olarak kendi payımıza temsilini yaptığımız küçük ve orta boy işletmelerin, maaştan elektriğe, sigorta primlerinden, ihtiyaç sandığına ve seyrüsefer, belediye hizmetleri gibi harçlara gelen zamları “ÖDEYEMEYECEĞİMİZİ”, ödemeyeceğimizi İLAN EDİYORUZ!

İçinde yaşadığımız 2024 yılı Ocak ayından bu yana, hükümetin ve maliyenin izlediği politikalarla ne güç bırakıldı ne de kapasite.

Daha da kötüsü TL’nin değer kaybı ve bu hükümetin zamlara dayalı politikalarından dolayı, yaratılan ekstra pahalılık, ekonomiyi her gün daha da Güney’e kaçırmaya devam ediyor.

Güney’den bir geliyorsa, Kuzey’den üç çıkıyor. Bir de turizm, inşaat ve üniversitelerdeki yaşanan son olumsuz gelişmelerle birlikte, ne bilanço kaldı ne de ciro...

Belli ki “boynu altında kalanın, boynu kopsun” politikası izleniyor.

Ancak bilinmesini isteriz ki, bu politikaların sonucu olarak batan işletmelerin, işsiz kalan emekçilerin, ustaların, yoksulluğa itilen halkın AH’ı üzerinizde olacak!

Devletin, hükümetin, kendi maaş artışlarını bir tamam alma derdi (ki bunu pandemide de yaşadık!) silindir gibi ezim ezim ederek toplumun üzerinden geçmeye başladı.

Yasayı anladık da yasaları kim yapar?

Toplumun büyük oranının içinde bulunduğu duruma rağmen; adaletsiz, orantısız, her gün şişen devletteki maaşlara ve partizanca istihdamlara, bir yerden sonra yeni bir düzenleme ile bir çizgi çekip, kaynakları bu zor günlerde hayat pahalılığı ile mücadeleye ayırmak kitabınızda yok mu?

Çalışanın ve işletmelerin desteklenmesi için önlem almak, sizlerde eksilmeye mi yol açar?

Tam bir kaos... Tam bir krize girmiş bulunuyoruz...

Tüm kayıplara rağmen, ekmek teknelerimizi, alım gücümüzü ayakta tutmak için elimizden geleni ardımıza koymayacağız!

Editör: U. Ç.