Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş, Kıbrıs sorununa ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Maviş, Kıbrıs Türk toplumunun çözümsüzlükten olumsuz etkilenen tarafların başında geldiğini belirtti.
"BM ÇERÇEVESİNİN DIŞINA ÇIKILDI"
Maviş, Birleşmiş Milletler arabuluculuğu ile 60 yıldır soruna çözüm arandığını ve 50 yıldır bölünmüş adanın yeniden birleştirilmesi için çabalandığını ifade etti. Geçmişten günümüze bakıldığında KKTC'nin başarılı olamadığını ve müzakere masasında iki devlet talebinin kabul görmediğini vurguladı. Güvenlik Konseyi ve BM çerçevesinin dışında bir söyleme dönüştüğünü ve KKTC'nin tanıtılması konusunda gerçek bir çaba harcanmadığını belirtti. Türkiye Cumhuriyeti’nin tanıma kararının bile uluslararası sportif ve kültürel organizasyonlar söz konusu olduğunda geçerli olmadığını söyledi.
"ÇOK HATA YAPILDI"
Maviş, geçen yıllar boyunca önemli yanlışlar yapıldığını belirtti. En büyük hatanın, BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarihli 186 sayılı kararı çerçevesinde Türkiye’nin onayı ile cumhuriyetin idaresinin Kıbrıslı Rumlara bırakılması olduğunu ifade etti. 1974 yılında anayasal nizamı tesis etmek için Türkiye’nin meşru müdahale hakkını kullanmasının, 14 Ağustos tarihinde devam eden çıkarma işleminin ise işgal olarak kabul edildiğini belirtti. Cenevre Konvansiyonu kurallarının görmezden gelinmesi, Kıbrıslı Rumların kuzeyde kalan mülkiyetlerinin kullanıma açılması ve tapu verilmesi sürecinin Kıbrıslı Türkleri uluslararası alanda zor durumda bıraktığını söyledi. Ayrıca, Türkiye'nin AIHM'de mülkiyet davaları ile mücadele etmek zorunda kaldığını vurguladı.
"TİCARETTE SIKINTILAR YAŞANDI"
Maviş, limanlarda Kıbrıs Cumhuriyeti mührü yerine KKTC mührü kullanılmasının ticarette sıkıntılar yarattığını belirtti. Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne girme koşulu ile Kıbrıs Sorunu çözülmeden Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek taraflı AB üyeliğine onay vermesinin de toplumun kültürel, sportif, eğitim ve hak/özgürlükler kapsamında sorunlar yaşamasına neden olduğunu söyledi.
"STATÜKO KABUL EDİLEMEZ"
Maviş, AIHM'in birçok davada adanın kuzeyini Türkiye’nin kontrol ettiği bir bölge olarak tanımladığını ve bunun Türkiye’nin adanın kuzeyinde bir alt yönetim kurduğu gerçeğini doğruladığını ifade etti. İçerde de-facto bir devlet yapılanmasının günlük işleri organize etse de, dış politika, ekonomi, askeri gibi stratejilerde AKP’nin etkisinin yadsınamaz olduğunu belirtti. 50 yılın özetinde, KKTC'yi yaşatacağını söyleyenlerin içinde rüşvet, talan, yağma, yolsuzluk ve liyakatsizliğin yaygınlaştığını söyledi. Çözümsüzlükten beslenen bir saadet zinciri kurulduğunu vurguladı.
"ÇÖZÜM İSTİYORUZ"
Maviş, hatalara teslim olmadan ilerlemek zorunda olduklarını belirtti. Kıbrıs Türk toplumunun çözüm istediğini ve bu iradeyi Annan Planı döneminde ve Crans Montana sürecinde gösterdiğini söyledi. Cumhuriyetin eşit kurucu ortağı olduklarını ve Avrupa Birliği vatandaşlık haklarına direkt ulaşmayı talep ettiklerini ifade etti. Adanın kuzeyinin alt yönetim olarak anılmasından ve Türkiye’nin çöplüğü olarak lanse edilmesinden rahatsız olduklarını belirtti.
"İKİ TOPLUMLU FEDERASYON ARZUSU"
KTÖS olarak, Kıbrıslı Rum liderliğinin paylaşımcı olmayan politikalarına ve Türkiye’nin adanın kuzeyini stratejik bir gemi olarak görme politikalarına karşı "ne yama ne rehin" siyasetini izlediklerini söyledi. İki toplumlu, iki kesimli, siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon arzularının devam ettiğini ve ayrılıkçı, ilhak siyasetine rehin olmayacaklarını belirtti. AKP'nin kültürel müdahalelerine karşı da mücadele ettiklerini ve laik, seküler bir duruş sergilediklerini söyledi.
"STATÜKO YARATTI"
Maviş, çözümsüzlüğün tüm kesimlerde değişmez bir statüko yarattığını ve bu statükoyu taşımak istemediklerini belirtti. Adada acilen bir çözüme ihtiyaç olduğunu vurguladı. Müzakerelerin aşamalı, anlamlı ve sonuç odaklı olacak şekilde yeniden başlaması gerektiğini ve olası çıkmazların çözümü için taraflarca üzerinde mutabık kalınan bir mekanizma oluşturulması gerektiğini ifade etti. Statükonun kabul edilemez ve sürdürülemez olduğunu söyledi.
"BARIŞ ÖNEMLİDİR"
Maviş, Kıbrıs Türk toplumunun, Türkiye ve Kıbrıslı Rum liderliğinin tutumları karşısında birçok defa hayal kırıklığına uğradığını ama yılmadıklarını belirtti. Doğu Akdeniz’de çözüm ve barışın herkesin yararına olduğunu vurguladı. Olası bir çözümün, Türkiye ile olan ilişkileri rayına oturtacağına ve federasyon çatısı altında birleşen bir Kıbrıs’ın AB içinde daha uyumlu çalışacağına inandıklarını söyledi. Her iki toplumun yeterince acı çektiğini, barışın önemli olduğunu ifade etti.