DÜNYA

Küresel ısınmayı önlemek için emisyonların azalması gerekiyor

Küresel ısınma nedeniyle Dünya'nın ortalama sıcaklıkları sürekli olarak artıyor, bunun sonucunda buzullar yavaş yavaş yok oluyor ve Dünya tehlikeye doğru ilerliyor. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO); 2020 yılında dünyanın, 2016 ve 2019'un ardından üçüncü en sıcak yılını yaşadığını açıklamıştı.

EMİSYONLAR 2030'A KADAR YARIYA DÜŞMELİ

Küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılabilmesi için, ülkelerin emisyonlarını 2030’a kadar yarıya indirmeleri ve sıfır emisyon yol haritalarını planlarının merkezine koymaları gerekiyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından hazırlanan 6. Değerlendirme Raporu’nun ilk kısmı olan "İklim Değişikliği 2021: Fiziksel Bilim Temeli" çalışmasına göre, küresel ısınma, insan faaliyetlerinin etkisiyle son 2 bin yılda görülmemiş bir oranda arttı. Atmosferdeki karbon emisyonu yoğunluğu 2019’da 2 milyon yıl içinde en yüksek seviyesine ulaştı. Önemli sera gazları olan metan ve azot oksit gazlarının konsantrasyonları 2019’da 800 bin yıldaki en yüksek seviyesinde gerçekleşti.
Okyanus, buz tabakaları ve küresel deniz seviyelerindeki değişiklikler, yüz yıl ila bin yıllık zaman dilimlerinde geri döndürülemez hale geldi. Son yılda Arktik deniz buzunun seviyesi 1850’den beri en düşük seviyesine geriledi. Deniz seviyelerindeki küresel ortalama yükseliş, 1900’den beri son 3 bin yıldaki en hızlı artış olarak kayıtlara geçti. Denizel ısı dalgalarının oluşma sıklığı 1980’lerden beri iki katına çıktı.

GERİ DÖNÜŞÜ YOK

Toplam 234 bilim insanı ve 195 hükümet tarafından onaylanan rapora göre, insan faaliyetleri kaynaklı emisyonlar, gezegenin değişmesinin ve daha az istikrarlı hale gelmesinin temel sebebi olarak görülürken bu etkilerin bazılarının geri dönüşü bulunmuyor. Emisyon azaltımına yönelik en iddialı adımların atıldığı senaryoda dahi, ortalama küresel sıcaklık artışının gelecek 20 yıl içinde 1,5 dereceye ulaşacağı, hatta bu seviyeyi aşacağı tahmin ediliyor. Bu eşiğin aşılmasından sonra ortalama sıcaklık artışının, ancak yüz yılın sonuna doğru yeniden 1,4 dereceye düşeceği öngörülüyor. Küresel ısınma 1,5 derece eşiğini ne kadar aşarsa dünyada öngörülemez ve ciddi risklerin oluşma ihtimali de o kadar artıyor.
Rapora göre; Kuzey Amerika, Avrupa, Avustralya, Latin Amerika, Afrika’nın bazı bölgeleri, Sibirya, Rusya ve Asya’nın da içinde bulunduğu gezegenin büyük bir bölümü sıcak hava dalgalarını içeren aşırı sıcaklara maruz kalıyor. Son zamanlarda aşırı sıcakların gerçekleşmesi, insan etkisi olmadığı durumda ise son derece düşük bir ihtimal olarak değerlendiriliyor. Yaz aylarında yaşanan yangınlar ve seller, insan kaynaklı küresel ısınma sonucu iklim sisteminin değişmesiyle aşırı hava olaylarının seyrine örnek oluşturuyor.

TÜRKİYE DE ETKİLENİYOR

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği Kurucu Direktörü Bengisu Özenç, son günlerde dünyanın genelinde olduğu gibi Türkiye’de de büyük çaplı sellerin ve yangınların eş zamanlı yaşandığı ve buzulların eridiğine yönelik haberlerin arttığını dile getirerek, şu ifadeleri kullandı: "IPCC raporu, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini bireysel hayatlarımızda görmeye başladığımız bugünlerde önlem alınmadığı takdirde bu afetlerin şiddetini artırarak devam edeceğine dikkati çekiyor. Sorumluluktan kaçmaya çalışmak yerine, iklim değişikliğine karşı alınacak önlemlerin tüm insanlığın ve gezegenin ortak refahı için atılacak adımlar olduğunun farkında olarak bir an önce harekete geçilmesi gerekiyor. Bu doğrultuda atılacak küresel adımların bir parçası olarak, Türkiye’nin iklim hedeflerini acilen daha iddialı hale getirmesini ve tüm politikalarını bu hedeflerle uyumlaştırmasını talep ediyoruz."