Açıklamasında özellikle çocukların bu tartışmanın merkezine yerleştirilmesini sert sözlerle eleştiren Maviş, yaşananları “kabul edilemez siyasi mühendislik” olarak nitelendirdi.

"ÇOCUKLAR SİYASİ PROJELERİN MALZEMESİ YAPILIYOR"

Maviş, başörtüsünün yetişkinlerin tercihi olduğunu, kimlik gelişimini tamamlamamış çocukların dini sembollerle etiketlenmesinin ise yönlendirme ve baskı anlamına geldiğini belirtti. Bu durumun sadece bir kıyafet tercihi değil; çocuk hakları, psikolojik gelişim ve laiklik açısından da ciddi bir sorun olduğunu vurguladı.

"YAZIKLAR OLSUN SİZE"

Açıklamasında “Bu ülkede hâlâ ne hastanelerde bebeklerimizi, ne yollarda insanlarımızı, ne de okullarda çocuklarımızı koruyabiliyoruz. Ama iktidarın derdi ne? Kız çocuklarımızın saç telleri. Yazıklar olsun size!” ifadelerini kullanan Maviş, hükümetin önceliklerini sert biçimde eleştirdi.

"GERÇEK ÖZGÜRLÜK, BASKIDAN UZAK SEÇİMDİR"

Başörtüsü meselesinin Erdoğan rejimi tarafından Kıbrıs Türk toplumuna dayatılan bir siyasi proje olduğunu ifade eden Maviş, kadın bedeni ve çocuklar üzerinden toplum mühendisliği yapılmak istendiğini söyledi. 10 Kasım ve 23 Nisan gibi günlerde çocuklarını okula göndermeyenlerin, başörtüsünü vicdan özgürlüğü olarak savunmalarını da çifte standart olarak nitelendirdi.

"ŞİMDİ MÜCADELE ZAMANI"

Burak Maviş açıklamasını, “Gerçek özgürlük, bireyin baskıdan uzak seçim yapabilmesidir. Gerçek laiklik, herkesin eşit yurttaş olmasıdır. Gerçek demokrasi, hakların siyasi araç haline getirilmemesidir. Şimdi mücadele zamanı” sözleriyle sonlandırdı.

Maviş'in açıklamalarının tamamı;

YAZIKLAR OLSUN SİZE

Başörtüsü meselesi yine gündemde. Ancak bu tartışmanın merkezine çocukları yerleştirmek, kabul edilemez bir siyasi mühendisliktir.

Başörtüsü, yetişkinlerin tercihidir; çocuklar için değil. Kimlik gelişimi tamamlanmamış çocukların dini sembollerle etiketlenmesi, yönlendirme ve baskıdır. Bu durum, sadece bir kıyafet tercihi değil; çocuk hakları, psikolojik gelişim ve laiklik açısından ciddi bir sorundur.

Devletin görevi, çocukların üstün yararını korumaktır. Eğitim ortamları dini ve siyasi etkilerden arındırılmalıdır. Ailelerin inancı değerli olabilir, ama bu inanç çocukların özgür gelişiminin önüne geçmemelidir.

En kötüsü ise şu:
Bu ülkede hâlâ ne hastanelerde bebeklerimizi,
Ne yollarda insanlarımızı,
Ne de okullarda çocuklarımızı koruyabiliyoruz.
Ama iktidarın derdi ne?
Kız çocuklarımızın saç telleri.
YAZIKLAR OLSUN SİZE!

Laiklik yok sayılıyor, çocuklar siyasi projelerin malzemesi yapılıyor. Bu sadece çocukların değil, toplumun geleceğine yöneltilmiş bir tehdittir. Ve biz bu tehdide sessiz kalmayacağım, kalmayacağız.

Gerçek sevgi: 
Çocuğun kendini keşfetmesine izin vermektir.

Gerçek mücadele: 
Onun adına da direnebilmektir.

Neden Sessiz Kalamam?

Başbakan Üstel Başpiskopos III. Yeorgios’un 2025 Paskalya mesajını eleştirdi Başbakan Üstel Başpiskopos III. Yeorgios’un 2025 Paskalya mesajını eleştirdi

Kıyafet ve inanç özgürlüğü evrensel bir haktır. Ancak bizim coğrafyamızda bu konu, hak değil siyasal müdahale aracı olarak kullanılıyor.

Başörtüsü tartışması, Erdoğan rejiminin Kıbrıs Türk toplumuna dayattığı bir siyasi projedir. Kadın bedeni ve çocuklar üzerinden toplum mühendisliği yapılmak isteniyor.

Aynı kişiler, 10 Kasım’da, 23 Nisan’da çocuklarını okula göndermemeyi özgürlük sayarken, söz konusu başörtüsü olduğunda bu müdahaleyi “vicdan hürriyeti” diye savunuyor.

Bu çifte standardı ve sahte özgürlükçülüğü reddediyorum.

Gerçek özgürlük, bireyin baskıdan uzak seçim yapabilmesidir.
Gerçek laiklik, herkesin eşit yurttaş olmasıdır.
Gerçek demokrasi, hakların siyasi araç haline getirilmemesidir.

Şimdi mücadele zamanı.
Çocuklarımız için, kadınlar için, toplumun geleceği için.

Fotoğraf: Annem ve Anneannem

Resim 2025 04 08 131817940