Merkez Bankası bugün enflasyon başta olmak üzere tahminlerini güncellerken, 7 temel riski açıkladı.
Merkez Bankası’nın (TCMB) bugün açıkladığı yılın üçüncü enflasyon raporunda, tahminler ile birlikte tahminler üzerindeki temel risklere de yer verildi. 2022 yıl sonu enflasyon tahmininin yüzde 42,8’den yüzde 60,4’e yükseltildiği raporda, “Ana senaryoda esas alınan görünüm ve para politikası duruşunu değiştirme ihtimali bulunan başlıca aşağı ve yukarı yönlü makroiktisadi riskler” şöyle sıralandı: 1- ARZ ŞOKLARI: Mevcut Rapor döneminde iktisadi faaliyet ve enflasyon üzerindeki başlıca risk faktörü pandemi dönemi ile birlikte başlayıp Rusya-Ukrayna çatışması ile daha da belirginleşen arz şokları olmuştur. Emtia fiyatlarının yükselmesine, taşımacılık maliyetlerinin artmasına, küresel ticaretin yavaşlamasına ve küresel finansal koşulların sıkılaşmasına neden olan arz şokları; enflasyon üzerinde hem aşağı hem yukarı yönlü, iktisadi faaliyet üzerinde ise aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. 2- STAGFLASYON RİSKİ: Dış talep üzerindeki aşağı yönlü riskler önceki Rapor dönemine kıyasla artmakta ve bölgesel ayrışmaların belirginleşebileceğine işaret etmektedir. Küresel finansal koşullara ilişkin belirsizlikler stagflasyon riskini artırmaktadır. Rusya-Ukrayna çatışması seyahat ve taşımacılık gelirleri üzerinde risk oluşturmaktadır. Jeopolitik riskler, salgınla ilişkili olarak yeni varyant ve dalgalara ilişkin gelişmeler ve bu gelişmelerin yurt içi ve yurt dışı talep koşullarına etkisi yakından takip edilmektedir. 3- ENERJİ FİYATLARI: Cari işlemler dengesinde, Rusya-Ukrayna çatışmasının etkisiyle belirgin şekilde yükselen enerji fiyatlarından kaynaklanan yukarı yönlü riskler devam etmektedir. İhracattaki olumlu performansın ve hizmet gelirlerindeki toparlanma eğiliminin sürmesine rağmen artan enerji fiyatları üzerinde riskler devam etmektedir. Enerji türlerine göre fiyat gelişmelerinin farklılaştığı izlenmektedir. 4- ARTAN BELİRSİZLİKLER: Küresel enflasyon hızlanarak artmaya devam ederken, ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerinde ayrışma artmaktadır. Gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğuna bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini vurgulamaktadır. Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin arttığı gözlenmektedir. Ayrışmanın ve finansal piyasalarda artan belirsizliğin sonucunda döviz kurlarında oynaklık gözlenmektedir. Önümüzdeki dönemde gelişmiş ekonomiler arasındaki iktisadi koşullar ve sorunların farklılaşabilme olasılığının artması küresel iktisadi faaliyet ve finansal koşullar üzerindeki belirsizlik üzerinde ilave riskler oluşturmaktadır. Bu durum uluslararası fiyatlar ve dış talep üzerinde aşağı yönlü risk oluşturmaktadır. 5- KREDİLER: Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması önem arz etmektedir. Atılan kredi, teminat ve likidite politika adımlarının finansal sektör bilançolarının liralaşması ve parasal aktarımın güçlenmesine yönelik etkileri yakından izlenmektedir. Güçlendirilen makroihtiyati politika seti gerekmesi durumunda ilave tedbirlerle genişletilmeye devam edilecektir. 6- ÜRETİCİ ENFLASYONU: Üretici fiyatları üzerindeki baskılar devam etmektedir. Rusya-Ukrayna çatışmasının oluşturduğu arz şoku halihazırdaki arz kısıtlarını daha belirgin hale getirerek uluslararası emtia fiyatlarının yüksek ve ürünler arasında farklılaşan oynak bir seyir izlemesine neden olmaktadır. 7- FİYATLAMA DAVRANIŞLARINDAKİ BOZULMA: Fiyatlama davranışlarındaki bozulmalar halen sürmektedir. Gelen şokların frekansına bağlı olarak fiyatların güncelleme sıklığı artmakta ve ortalama fiyat kalış süreleri azalmaktadır. Enflasyona yönelik uygulanan bütüncül politika bileşiminin etkinliği ile arz şoklarının sıklığı, büyüklüğü ve ekonomiye yayılma derecesi bu görünümde belirleyici olacaktır. Uygulanan politikaların dezenflasyonist niteliği ve eşgüdümünün artmasına rağmen arz şoklarının ekonomiye yansımaya devam etmesi tahminler üzerinde yukarı yönlü risk oluşturmaktadır.