Müzakere Heyeti Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Işıksal: Türk tarafı, sözde GYÖ tuzağına düşmedi
Ersin Tatar’ın Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Özel Danışmanı ve Müzakere Heyeti Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Işıksal, Kıbrıslı Türk tarafının adanın geleceğine yönelik iş birliği önerilerini Anadolu Ajansı'na analiz etti.
Işıksal'ın analizi şu şekilde:
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, dört iş birliği önerisini 1 Temmuz 2022 tarihinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Anastasiadis’le paylaşılmak üzere Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’e iletti. Bu önerilerden tam bir hafta sonra, 8 Temmuz 2022 tarihinde iki ek öneri daha sunularak değişimin ayak sesleri niteliğinde olan ve sadece adada değil tüm Doğu Akdeniz’de oyunu değiştirecek (game changer) yeni bir dönemin kapısı aralandı.
Birinci öneri, hem iki tarafın hem de Türkiye ve Yunanistan dahil olmak üzere ilgili paydaşların arasını bozan, hatta zaman zaman onları ciddi anlamda karşı karşıya getiren ada etrafındaki hidrokarbon kaynaklarına dair Kıbrıs Türk tarafının kapsamı genişletilmiş iş birliği önerisidir. Kıbrıs Türk tarafı, 17 Temmuz 2019 önerisi halen masada olmasına rağmen, bir açılım daha yapmak suretiyle Rum liderliğinin öne sürdüğü itiraz noktalarını ellerinden aldı. Tatar bu önerisinde, eşitlik zemininde kurulacak ortak komite çalışmalarının bir safhasında, halihazırda iki tarafın ayrı ayrı sözleşme imzalamış olduğu şirketlerin de yetkilendirilmesi suretiyle bu çalışmalara dahil edilmesini önerdi. Bu, büyük bir açılımdır. Bu yolla, mevcut ihtilaflar eşitlik zemininde kurulacak ve ortak rızayla karar alacak bir mekanizma sayesinde çözülebilecek. Böylelikle, uzun yıllardır hem bölgede hem de iki taraf arasında krize sebep olan bu konu fırsata çevrilmiş olacak. Bir başka ifadeyle, sadece iki tarafın ve bölgenin refahına değil aynı zamanda Ukrayna-Rusya Savaşı'ndan dolayı daha da kırılgan hale gelen bölgenin barış ve istikrarına da el birliğiyle katkı sağlanacak.
İkinci öneri, halihazırda iki tarafın elektrik sistemlerinin birbirine bağlı olduğundan hareketle ortak bir sorun haline gelen artan elektrik arzının karşılanmasını sağlayacak çözüm önerisidir. İki tarafın istişareleriyle de ortaya çıktığı üzere bu sorunun tek çözümü Avrupa Birliği (AB) enterkonnekte sistemine bağlı olan bir ana karaya bağlanmaktır. Siyaset bir kenara bırakılarak ekonomik akılla değerlendirildiğinde, en yakın ana karanın Türkiye olduğu gün gibi ortadadır. Türkiye Cumhuriyeti tarafından da desteklenen bu önerinin hayata geçirilmesinin, birçok açıdan iki halka da görünür şekilde bir fayda sağlayacağı açık. Böylesine bir iş birliği -aynı zamanda Kıbrıs Türk tarafının üçüncü önerisi olan- Kıbrıs Adası'nın en önemli doğal kaynağı güneş enerjisinin, bu alanda yapılacak yatırımlar da dahil olmak üzere, en etkin şekilde kullanılmasının önünü açacak ve böylelikle tüm dünyanın küresel ısınma bağlamında ortak hedefi olan yeşil enerjiye geçişi kolaylaştıracak.
Dördüncü öneri, adanın tatlı su rezervlerinin ve asrın projesi olarak da nitelendirilen KKTC su temin projesinin de dahil olabileceği, yaşamsal önemi yadsınamaz olan su konusunda iş birliğidir. Bu iş birliği, yine iki tarafın müktesep haklarından kaynaklanan eşitliği temelinde, kendi yetkili kurumları tarafından görevlendirilecek eşit sayıda uzman personelin oluşturacağı bir komite kurulmasını öneriyor.
MAYIN VE DÜZENSİZ GÖÇ SORUNU
Cumhurbaşkanı Tatar’ın, bu dört önemli alanda iş birliği önerilerine ek olarak Kıbrıs Adası’nın mayınlardan temizlenmesi ve düzensiz göçle mücadele konularındaki kapsamlı önerileri de oldukça dikkati çekici.
Adada yaşayan her iki halkın da hayatını tehdit etme potansiyeline sahip kara mayınlarının temizlenmesi konusunda Kıbrıs Türk tarafı, 2014, 2015 ve 2018 yıllarında çözüm önerileri getirmiş ancak Rum tarafı tümünü reddetmişti. Kıbrıs Türk tarafı yeni önerisinde, ara bölgeden başlayarak eş zamanlı olarak ve orantılılık esasında iki tarafın çalışmalar yaparak nihayetinde ortak amaç olması gereken "mayınsız ada" hedefine ulaşılabilecek. Böylelikle adanın bu sinsi katilinin günlük yaşamdan tamamıyla çıkarılması sağlanacak.
Kıbrıs Türk tarafı son iş birliği alanı olarak günümüzde küresel çapta en büyük insanlık dramına sebep olan krizler ve savaşlardan kaynaklanan düzensiz göç konusunda birlikte mücadele etmeyi önerdi. Bu konunun BM gözetiminde, iki taraftan ilgili kurumların yetkili temsilcilerinin eşit sayıda katılımıyla oluşturulacak iş birliği mekanizması vasıtasıyla ele alınması öngörülüyor. Bu ortak komitenin, düzensiz göçün sebep ve kaynağına eğilmesi, bunun yanı sıra da düzensiz göç bağlamında insan kaçakçılığıyla mücadele, sınır güvenliğinin de aralarında yer aldığı çalışmaları ilgili unsurlarla bilgi paylaşımında bulunarak yapması öngörülüyor. Kıbrıs Türk tarafı, yapılacak olan tüm çalışmalarda mültecilerin haklarını düzenleyen uluslararası sözleşmelere de riayet edilmesini önemle vurguluyor.
BM Genel Sekreteri de Kıbrıs'la ilgili son İyi Niyet Misyonu Raporu'nda (Report of the Secretary-General on his mission of good offices in Cyprus) "Kıbrıs ve çevresinde endişe duyulan gerilimlerin ancak ada ve çevresindeki doğal kaynakların her iki topluma da fayda sağlaması gerektiği ve tarafların doğal kaynaklara ilişkin anlaşmazlıklara ve bölgede devam eden veya planlanan enerji iş birliği projelerine acilen karşılıklı olarak kabul edilebilir ve kalıcı çözümler aranması gerektiği" ifadesine yer verdi. Bu gelişme Kıbrıs Türk tarafının iş birliği vizyonunun ne kadar önemli olduğunun ve diplomatik anlamda da ne kadar başarılı bir hamle yapıldığının en yalın göstergesidir.
"GELECEĞİMİZİ YENİ ÖNERİLER ŞEKİLLENDİRECEK"
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar liderliğindeki Kıbrıs Türk tarafı, 23 Mayıs’ta Anastasiadis tarafından kurulan, tüketilmiş zeminin bir bileşeni olan ve bu tüketilmiş zeminde müzakereler ne zaman dursa veya başarısızlıkla sonuçlansa, tekrardan ısıtılıp masaya getirilen sözde Güven Yaratıcı Öneriler (GYÖ) tuzağına düşmedi.
Rum tarafının uzlaşmazlığından dolayı kısır döngüye girmiş ve "donmuş" bir ihtilaf haline dönüşen Kıbrıs meselesinde, BM de dahil olmak üzere, ilgili taraflar mevcut statükonun sürdürülebilir olmadığını dillendiriyor ancak statükoyu muhafaza edecek politikalarını da sürdürmeye devam ediyorlar. Cumhurbaşkanı Tatar’ın son hamlesi bu "donmuşluğu" çözecek, aynı zamanda kısır döngüyü kıracak beklenen değişimin ayak sesi olarak nitelendirilmelidir.
Tatar’ın sunduğu son öneriler, Kıbrıs’ta ve Doğu Akdeniz’de dengeleri olumlu yönde geliştirecek, başta enerji denklemi olmak üzere iki tarafa önemli katkıda bulunacak, oyunu değiştiren bir hamledir. Bu yapıcı öneriler, statükonun sürdürülebilir olmadığı fikrini lanse edenlerin samimiyet testinden geçecekleri bir sınav niteliğindedir.
Gelinen noktada süslü kelimelerle devam ettirilen kısır döngü diplomasisi artık sona erdi. Kıbrıs Türk tarafının bu hamlesinin hayat bulması halinde yeni oluşacak dinamizm ile adada bu kez kartlar düzgün dağıtılacak ve adil, kalıcı, sürdürülebilir bir çözüm için gereken ortam yaratılmış olacak.”
Bunlar da ilginizi çekebilir