Halkın Partisi Genel Başkanı, Dışişleri eski Bakanı
Kudret Özersay, “Evet
Pile-
Yiğitler yolu konusunda haklıyız, evet Birleşmiş Milletler Rumların ara bölgede yaptıklarına göz yumarak, bizimkileriyse engellemeye çalışarak tarafsızlığına gölge düşürmektedir. Ancak marifet bu haklılığımızı üçüncü taraflara da söyletebilmektir. Oysa görevde bulunanların hataları nedeniyle maalesef haklı olmamıza rağmen bizim haklılığımız değil BM barış gücü araçlarına karşı dozerleri kullanmamız konuşulmaktadır. Maalesef bu gayrimeşru hükümet ve özellikle de Dışişleri Bakanlığı bu meselenin BM ile bir krize dönüşmesini önleyebilecekken krizi yönetememiş, haklılığımızı üçüncü taraflara anlatmakta, diplomasiyi kullanmakta ve konuyu önceden en güçlü dayanağımız ve müttefikimiz olan Türkiye ile koordine etmekte yetersiz kalarak Türkiye’yi de zor durumda bırakmıştır. Özetle kriz iyi yönetilemediği için yol çalışması durmuş, BM Güvenlik Konseyi bizi kınayan bir açıklama yapmış, üstelik de Kıbrıs sorunu konusunda tercih etmediğimiz konular ve talepler yeniden ön plana çıkmıştır. Öte yandan bu yaratılan ortam nedeniyle muhtemelen Kıbrıs Rum tarafına benzeri bir konuda bir taviz vermemiz istenecektir yani özetle Dimyat’a pirince gideceğiz diye neredeyse evdeki bulgurdan oluyorduk!” ifadelerini kullandı.
“PİLE YOLU HAKLI BİR TALEPTİR VE BM BARIŞ GÜCÜ BU KONUDA KENDİ TARAFSIZLIĞINA GÖLGE DÜŞÜRECEK ŞEKİLDE DAVRANDI”
Özersay açıklamasında “aslında Beyarmudu sınır kapısının gerisinden alacak olursak orası bir çeşit delikli peynir gibi bir yerdir. İç içe geçmiş yetki alanları var ve zor bir bölge. Son yaşanan olaya baktığımız zaman esasen orada bir kriz yaşandı. Dolayısıyla bu krizi yönetmek gerekirdi. Bu krizi ne kadar iyi yönetebildik bu bir soru işaretidir. Sıkıntı burada. Pile Yiğitler yoluyla ilgili olarak Kıbrıs Türk tarafının pek çok noktada haklı olduğunu söyleyebiliriz. Bakan olduğum dönemde de bunu dile getirdim. Öte yandan bu krizin yönetilme şekli sonucunda ortaya çıkan resme baktığınızda bizim haklılığımızı bizim dışımızda kimse konuşmuyor. Uluslararası topluma, üçüncü taraflara haklı olduğumuza ilişkin bir şey konuşturamadık. Gündem BM Barış Gücü’ne karşı güç kullanımı oldu. Bu krizi bu gayrimeşru hükümet iyi yönetemedi. Özellikle de Dışişleri Bakanı bir krize dönüşmesini önleyebilecekken krizi yönetememiş, haklılığımızı üçüncü taraflara anlatmakta, diplomasiyi kullanmakta ve konuyu önceden en güçlü dayanağımız ve müttefikimiz olan Türkiye ile koordine etmekte yetersiz kalarak Türkiye’yi de zor durumda bırakmıştır” ifadelerini kullandı.
“BARIŞ GÜCÜYLE BU KAÇINCI KARŞI KARŞIYA GELİŞ”
Gayri meşru hükümetin diplomasiyi hafife alması nedeniyle sanık sandalyesine oturtulduğumuzu ve BM Barış Gücüyle geçmişte buna benzer olayların mevcut Dışişleri Bakanı’nın döneminde bir kaç kez daha yaşandığını anımsatan Özersay “Özellikle şu anki Dışişleri Bakanımız özelinde bu yeni bir şey değil. Bu tarz olaylar onunla ilk kez yaşanmadı. Geçen sene BM Barış Gücü’nün KKTC ile ayrı bir anlaşma yapmazsa kendisine bir ay süre verdiğini açıkladı ve bunun sonunda KKTC’de faaliyet gösteremeyeceğini söyleyerek rest çekti. Bu örneğe baktığınızda bu resti çekmeden önce KKTC üçüncü taraflar nezdinde bir hazırlık yapmadı. Türkiye Cumhuriyeti ile de belli ki bir koordinasyon içerisinde olmadı. Çünkü TC Dışişleri Bakanlığı, Barış Gücü KKTC ile ayrı anlaşma yapmalıdır diyor ama yapmazsa KKTC’ye şu tarihten sonra giremeyecek diye bir politikayı, yaklaşımı Türkiye benimsemedi, buna destek vermedi. Bu birinci örnek. Yani Cumhurbaşkanlığıyla, Türkiye Cumhuriyeti ile koordinasyon yapılmadığı gibi bir ay dolunca bir şey de yapılamadı. BM’nin bizimle ayrı anlaşma yapmasını talep etmekte haklıydık ama gerekli diplomatik çalışmalar yapılmadığı için bir sonuç alınamadı ve devletin güvenilirliği ve genel anlamda Kıbrıs Türk tarafının itibarı zarar gördü” dedi.
Benzer örneğin geçtiğimiz aylarda Taksim Sahası’nda da yaşandığını ve o krizin de iyi yönetilemediğini söyleyen Kudret Özersay "Başka bir örnek de Taksim sahasında oldu. Ara bölge içerisinde yer aldığı yönünde BM’nin bir tavrı var. Orada da bir haklılığımız var, bir spor kulübümüzün kullandığı bir sahaydı ve kullanmaya devam etmeliydi. Ama istenen haliyle her aklına esenin ara bölgeye girebileceği bir durum yaratılıyordu. Bunun gerçekleşmeyeceği ve kimsenin ara bölgeye girmeyeceği anlatılamadığı için BM geldi oraya bariyer koydu ve kapattı. Biz yine haklıyken haksız duruma düştük. Yine iyi yönetilemeyen bir kriz yaşandı” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’Yİ DE ZOR DURUMDA BIRAKTILAR, BUNUN YAKINDA BİR FATURASI OLACAKTIR”
Özersay açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Pile- Yiğitler Yolu konusunda tüm bu olaylar yaşandıktan ve krize hatta Kıbrıs’ı aşan New York’a taşınan bir krize dönüştükten sonra Türkiye’den çeşitli düzeyde açıklamalar gelince burada denildi ki “Türkiye Cumhuriyeti tam bize destek verdi, BM’ye karşı kuvvet kullanımı da dahil her şey doğruydu”. Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kıbrıslı Türklere her koşulda her şartta destek verecek, verir. Ama bu destek açıklamalarına bakıp da yapılan her şey doğruydu, BM araçlarına dozerlerle zarar vermek doğruydu ya da Türkiye bu gösterilen tepkiyi de destekliyor yorumuna varmak yanıltıcı olur.”
“BU YOL ÇALIŞMASI DEVAM EDİYOR MU? BM’YE ÇALIŞMALARI DURDURACAĞIMIZ GÜVENCESİNİ KİM VERDİ?”
Kudret Özersay “Dışişleri Bakanlığı’na bakılırsa bu yol çalışması devam ediyor. Oysa BM Güvenlik Konseyi “Oradaki çalışmaların durdurulmasından ve araçların ara bölgenin dışına çekilmesinden memnuniyet duyuyoruz” diye bir açıklama yapıyor. Peki şimdi soruyorum; biz bu çalışmayı durdurduk mu gerçekten yoksa daha sert bir açıklama yapılmasın ya da karar alınmasın diye New York’a çalışmaları durduruyoruz diye mesaj mı yolladık? Eğer öyleyse ve devam etmeyi düşünüyorsak bir noktada,3-4KM’lik ara bölge kısmında bu yeniden patlak verebilir, bu konuda da soğuk kanlı olmak ve yeni bir krizi bu kez önleyebilmek gerekir” ifadelerini kullandı.
Konunun üçüncü taraflara anlatılmadığını ve bu saatten sonra bu yolun tamamlanması için Rum tarafına taviz vermemizi isteyeceklerini tahmin ettiğini belirten Özersay “Bütün bunların yanında gayri meşru hükümet tarafından ne açıklama yapılmıştı? “Rusya bizim yanımızda olacak ve alınacak olası bir kararı da veto edecek”, sayın Arıklı bunu iddia etmişti. Ama gördük ki Rusya’nın da onayıyla Kıbrıs Türk tarafı Birleşmiş Milletler tarafından kınandı ve bir BM temsilci si atanmasına ve müzakerelerin yeniden başlanmasına yönelik çağrı yapıldı. Günün sonunda şöyle bir noktaya geldik: bizim yolu tamamlamamız karşılığında bizden bir şey isteyecekler. Mesela Rum basınına bakacak olursanız Güneydeki Kiracıköy’den Piroi denilen yere bizim topraklarımızın içerisinden geçen bir yol yapmak istiyorlar ve Pile-Yiğitler yolu için ya bu talep ettikleri yola dair ya da başka bir konuda bizden taviz isteyecekler, ortam onu gösteriyor. Yani bu krizin bize birtakım bedelleri olacağa benziyor” vurgusu yaptı.
“BM’YE ÜLTİMATOM VERİLEBİLİR, ÇEKİLMELERİ İSTENEBİLİR, SÜRE DOLDUKTAN SONRA GEREĞİ YAPILABİLİRDİ”
Halkın Partisi Genel Başkanı ve eski Dışişleri Bakanı Kudret Özersay “Birleşmiş Milletler askerlerine karşı kuvvet kullanılamaz mı? Belli bazı durumlarda kullanabilirsiniz elbet. Nerede olduğuna ve şartlara bağlı. Meşru müdafada bulunabilirsiniz ya da BM Barış Gücü askerleri çatışan taraflardan birine destek verir, çatışmanın tarafı haline gelirse o zaman durum değişir, kendisi de o muafiyetten yararlanamaz Roma Statüsü’nde de bu konu özellikle belirtilmiştir. Bu son yaşanan krizde tam olarak böyle bir durum yok. Bizim toprağımız olan bir alanda BM gelip bir engelleme yapıyor. Son kerteye geldiğinde siz bir zorlamaya gidecekseniz üçüncü taraflara buna mecbur bırakıldığınızı göstermeniz lazım. BM’ye bir ültimatom, bir süre vererek geri çekilmeleri istenebilirdi. Bunlar hep diplomatik girişimlerle yapılmalıydı, Türkiye Cumhuriyeti ile çok iyi bir koordinasyona gidilmeliydi. Ama maalesef son noktada biz BM askerlerine karşı güç kullanmış olduk ve dünya bizim bu konudaki yol talebimizin haklılığını değil, BM askerlerinin araçlarının dozerlerle sürüklenmesini konuştu, başarılı bir kamu diplomasisi uygulanamadı” şeklinde konuştu.
“BİR YANDAN BM GÜVENLİK KONSEYİ’NDEN STATÜMÜZÜ EŞİTLEYEN BİR KARAR ALMASINI TALEP EDİYORUZ, DİĞER TARAFTAN KONSEY’İN GÖREVLENDİRDİĞİ BARIŞ GÜCÜ ARAÇLARINA DOZERLE GİRİYORUZ”
Son yapılan Cenevre görüşmelerinde Birleşmiş Milletlere altı maddelik talep sunulduğunu ama bunun tam aksine hareket edildiğini belirten Özersay ““Bizim politikamız nedir? Sayın Tatar Cenevre’de masaya 6 madde koydu. Bunlardan birisinde diyoruz ki Güvenlik Konseyi’nin iki tarafın egemen eşitliğini ve eşit uluslararası statüsünü tanısın, bunu kayıt altına alan bir karar alsın! BMGK’den bu yönde karar almasını istiyoruz, bu olmazsa müzakereye oturmayız diyoruz değil mi? Ama diğer taraftan BMGK’nin yetkilendirdiği Barış Gücü’ne dozerle giriyoruz. Dışişleri Bakanı açıklama yapıyor “BM Güvenlik Konseyi dost değildir”. Evet dost değildir, doğru ama sizin ortaya koyduğunuz pozisyon BM Güvenlik Konseyi bizimle ilgili kara alsın şeklinde. BMGK’nın bizimle ilgili bir karar almasını istiyorsak bu son olayda herhalde krizi daha farklı yönetmeliydik, yok eğer BM barış gücü ile adada böyle bir ilişkimiz olacaksa da böyle bir kararı BMGK’nden talep etmemeliyiz. Bu açıdan bu gayrimeşru hükümetin ve Cumhurbaşkanlığının çizdiği tablo politik açıdan çok da tutarlı görünmüyor. Dünyadaki mevcut ortamda ve güç dengeleri dikkate alındığında BMGK’dan böyle bir şeyi istemek akıl karı mı? Doğru mu? Gerçekçi mi? Bu kararı alabileceklerine inanıyorsanız BM barış gücü ile bu şekilde karşı karşıya gelmenizi nasıl izah edersiniz? Bu iki yaklaşımdan birinden biri tamam değil” ifadelerini kullandı.
“BM, RUM TARAFINA BAZI KONULARDA GÖZ YUMDU, TARAFLI DAVRANDI, BU RAPORLARDA DA VAR”
Birleşmiş Milletler’in Rum tarafının bazı faaliyetlerine geçmişte göz yumduğunu ve bunun Genel Sekreter’in raporlarında da yer aldığını söyleyen Kudret Özersay Bu raporlardan bazılarında Pile’de yapılan üniversite ve çalışmaları devam ediyor, bunlar Barış Gücü’nden izin alınmaksızın yapılmıştır, geniş çaplı faaliyetleri de tüm müdahalelerimize rağmen devam ediyor gibi ifadeler var dedi. Özersay “yani BM’nin de yasa dışı gördüğü bir inşaa faaliyeti varken BM neden fiziki olarak engelleme yapmadı da şimdi bize fizik, engelleme yapmaya çalışıyor” diye sordu.
“ÜÇÜNCÜ TARAFLARA İNSAN KAÇAKÇILIĞI, GÜMRÜK VE MUHACERET KONUARINDA GÜVENCE VERMELİYİZ”
Özersay “Açıkça diyeceksiniz ki bu yolu yapacağım ama muhaceret, gümrük kontrolü olacak. Kaçakçılığa, insan kaçakçılığına müsaade etmeyeceğim,esasen Pile’deki vatandaşlarıma özel bir kolaylaştırılmış geçiş imkanı yaratacağım. Oranın bir ‘sorma gir hanı’ olmayacağının güvencesini vermeniz gerekir. Biliyorsunuz son dönemde insan kaçakçılığı yapıldığı yönünde çeşitli suçlamalar var. Tedbir alacağınızı anlatmazsanız Rum tarafının yaptığı diplomasi etkili olur ve yolun yapımı zorlaşır” şeklinde konuştu.