Girne Belediye Başkanı
Murat Şenkul, sosyal medya hesabından iftar yemeğinde
Ahmet Ünsal ile birlikte aynı masada bulunmasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Şenkul’u eleştiren
CTP Milletvekili
Doğuş Derya’ya ise ‘Başta CTP Kadın Örgütü Başkanı Milletvekili Doğuş Derya’ya ve bu açıklamaya dahli olan tüm üyelere sorumluluklarını hatırlatmak isterim.
Parti içinde makam mevki sahibi olduktan sonra keyfilik artmaz, tam tersine sorumluluk artar’’ ifadelerini kullandı.
Şenkul ‘’Açıktan yapılan açıklamaya karşı açıklama yapmak ve dahası CTP Kadın Örgütü Başkanı, MYK üyesi ve Milletvekili Doğuş Derya’yı ve Disipline vereceğimi sizlerle paylaşmak isterim’’ açıklamalarına yer verdi.
Şenkul’un açıklamasının tamamı ise şöyle;
‘’İyi pazarlar Girne,
Bugün biraz uzun ama bence önemli bir paylaşım yapmak zorunda kaldım, umarım okuyan herkesin rahatlıkla cuma akşamından beri yaşananları anlamasına vesile olur.
Açıklamanın geneli tüm Girnelilere hitaben son bölümü ise üyesi olduğum parti üyelerine yöneliktir.
Dostlar,
Ben aday olurken size bazı sözler verdim.
Bu sözler sizlerle benim aramda iki taraflı imza konmuş sözleşme gibidir.
Her ne yaşanırsa yaşansın, sizlerle paylaşacağımı, şeffaf olacağımı, içi dışı bir Murat Şenkul profilini içi dışı bir Girne Belediyesi’ne dönüştüreceğimizin sözünü verdim.
Şimdiye kadar böyle devam ettik, bundan sonra da böyle devam edeceğiz.
Genelde ülke siyasetinin özelde Girne’nin içine saplandığı laf çakmayı, didişmeyi, bir kaşık suda fırtınalar koparmayı marifet bilen siyasi anlayışı değiştireceğimizi, bunun için başkan değişiminin yeterli olmadığını, hep beraber siyaset yapma tarzımızı sorgulamamız gerektiğini ve bu konuda kent lideri sorumluluğuyla hareket edeceğimi sizlere söylemiştim.
Aynı şekilde, yirmi üç yıldır üyesi olduğum partili dostlarıma, parti içi lider veya lidercik kavgalarında bırakınız taraf olmayı, bu tarz halktan kopuk, kamusal fayda gütmeyen ve anlamsız kavgalara bulaşmayacağım sözünü vermiştim.
Kavgalardan değil uzlaşmadan beslenen, azalarak değil çoğalarak var olan, nefretle itişen kakışan değil severek ve anlayarak birbirine sarılan, laf üreterek değil iş yaparak kimlik kazanan yeni bir siyasi anlayışı Girne’mizde hep beraber yeniden kurmaya ve hayata geçirmeye başladık.
Bu konuda kendi mevkimi benden çok daha büyük ve önemli olan Girne takımının kaptanı gibi görüyor ve o sorumlulukla davranıyor ve takım karşısındaki haddimi bu çerçevede belirliyorum.
Bu güne kadar bana duyduğumuz güven ve sevgi hayatımda hissettiğim en güzel duygudur, ne kadar teşekkür etsem azdır.
Umarım, ben de size karşı duyduğum derin sevgi ve güveni sizlere hissettirebiliyorum.
Bu sevginin temeli kurgusal bir aşk dizisi değil Girne’mizin hepimize daha kaliteli yaşam sunan bir konuma yükseltilmesi mücadelesidir.
Bildiğiniz üzere geçen günlerde bir İftar yemeği düzenledik.
Oruç tutanla tutmayanı, Ramazan Bayramı diyenlerle Şeker Bayramı vurgusu yapanları kardeşçe bir araya getirdik.
İnanç meselesinin kişisel alan olduğunu ve herkesin her inanca saygı duyması gerektiğini bir kez daha yineledik.
Ne başı kapalı kadın arkadaşımızla didiştik ne de istediği gibi giyinen kadın arkadaşımıza tek kelime laf söylenmesine izin verdik.
Benim görevim, her ikisinin de inançlarını yaşamasını zemin hazırlamak ve karşılıklı saygı göstermelerini garanti etmek.
Oruçlu insanın oruç tutmayana, oruç tutmayanın oruçlu insana saygı duyması gerektiğini bir kez daha yaparak gösterdik konuşarak değil.
İftar yemeğinde mevcut Din İşleri Başkanı Ahmet Ünsal’ın da bulunması belli kesimlerde tepki çekti. Sayın Ünsal’ın daha önce yaptığı bir konuşma nedeniyle hepimizi hem üzmüş hem de ürkütmüştür. Az önce sıraladığım değerlere aykırı, her inanca, fikre, yaşam tarzına ve karşılıklı rızayı baz alan kadın-erkek ilişkileriyle ilgili tasvip etmediğimiz şeyler söylemiş ve dediklerini Allah’ın kelamı şeklinde sunmuştur.
Ben ne tekfir merciyim ne de afaroz otoritesi.
Seküler hayatta da insanların afaroz edilmesini cinayetin ve caniliğin farklı bir versiyonu olarak görür ve öyle davranırım.
Bu noktada, Ahmet Ünsal’ın iftar yemeği fotoğrafını mal bulmuş mağribi misali gayet profesyonelce
anti-ctp propagandasına dönüştürmeye çalışanların iyi niyetinden şüphe ederim.
Fakat, medyanın iyi niyetli olmak gibi bir zorunluluğu yoktur.
Kendi görüşleri doğrultusunda eleştiri yapma hakkına sahiptirler ve bu hakkı ben vermem, sadece teslim eder ve saygı duyarım.
Ben fikrimi ve açıklamamı yaparım, kendileri beni istedikleri gibi eleştirirler.
Medya’nın iyi niyetli olmak gibi bir görevi yoktur. Kamusal görev yapan her siyasi bunu bilir, bilmelidir.
Özellikle, belli bir fikri savunan ve çoğaltan medyadan bunu hiç beklemeyiz.
Ancak, konuyla ilgili resmi ve gayrı resmi açıklama yaptığım, aynı kurullarda bulunduğumuz, aynı parti çatısı altında dayanıştığımız insanları aktivist basın emekçisi şeklinde değerlendirmem beklenemez sanırım.
Başta CTP Kadın Örgütü Başkanı Milletvekili Doğuş Derya’ya ve bu açıklamaya dahli olan tüm üyelere sorumluluklarını hatırlatmak isterim.
Parti içinde makam mevki sahibi olduktan sonra keyfilik artmaz, tam tersine sorumluluk artar.
Bu tarz olaylar karşısında parti içinde tarafların kapalı kapılar arkasında birbirlerini kötülemesi ve taraftar toplamak suretiyle didişmesi yöntemini asla benimsemeyeceğim.
Tam da bu nedenle, açıktan yapılan açıklamaya karşı açıklama yapmak ve dahası CTP Kadın Örgütü Başkanı, MYK üyesi ve Milletvekili Doğuş Derya’yı ve Disipline vereceğimi sizlerle paylaşmak isterim.
Disiplin Kurulu savunmalarımız neticesinde, İftar yemeği ve iftar yemeğine düşüncelerini benimsemediğimiz insanların katılması suç mu değil mi, karara bağlanması hepimizin kafasındaki soru işaretlerini de ortadan kaldıracaktır.
KKTC Meclisi’nde bulunan CTP Grubu ve vekilleri, bu memlekete en büyük kötülüğü yapanlarla yan yana oturmak ve sırasında birlikte iş görmek zorunda kalmaktadırlar. Beni eleştiren kişi ve kurumlar, söz konusu yan yana bulunma halini eleştirmekte ve CTP Meclis Grubu’nu meclis dışına çağırmaktadır.
Oysa ben, CTP vekillerinin meclis içinde kendi düşünceleriyle mücadele ettiğini ve bu mücadeleyi önemsediğimi söylemeliyim.
İlgili arkadaşlar da bu konuda çeşitli açıklamalar yapmışlardır.
Aynı şekilde, Ahmet Ünsal’ın görevden alınması için siyasi mücadele Girne Belediyesi iftar yemeği değil, meclistir.
Kimlerin atadığına ve kimlerin görevden alabileceğine bakarsak, durum gayet nettir.
Ve beni eleştiren kesimler, CTP vekillerinin Ahmet Ünsal’ın görevden alamadıkları, mecliste hiçbir önemlerinin olmadığı konusunda eleştiriler yapmakta, ben ise, CTP vekillerinin meclisteki görevlerini ve işlevlerini önemsemekte ve gerekli bulmaktayım. Hiç bir gün dahi, memleketi bu hale getiren fikirlere sahip insanlarla yan yana oturmalarını, kafeteryada beraber yemek yemelerini, bütçe görüşmelerinde sabahlara kadar beraber çalışmalarını, Ahmet Ünsal’ı görevden alamadıkları için onları yadırgamak, eleştirmek ve eleştirenlerle dayanışma göstermek aklımdan geçmedi.
Bu nedenle, her zamanki açıklık ve şeffaflık çerçevesinde, Disiplin Kurulu’nun bu konularda son sözü söylemesini ve karmaşayı ortadan kaldırmasını talep etmekten başka şansım yoktur. Başka çare göremiyorum çünkü partinin yürütme organı MYK üyesi bir kişinin mahkemesi de yargıcı da partimizin disiplin kuruludur.
Biz yaparak konuşmaya devam edeceğiz, severek ve anlayarak büyüyeceğiz. Yanında yaşadığımız engin mavi suya, güzelim limon çiçeği kokusuna, dağımızdaki çama ve Girne’de yaşayan her çocuğa karşı sorumluluğumuz budur.
Son olarak Partili arkadaşlaraysa mesajım net:
Daha çok insanın hayatına dokunmak ve yaşam kalitesini artırmak için tüm belediyeleri kazanmak hedefiyle tüm halkımızı kucaklamak ve CTP’yi ilk seçimlerde tek başına iktidar yaparak memleketimizin kötü gidişatını sonlandırmak için var gücümüzle kollarımızı daha çok açacağız, daha çok insanı kucaklayacağız, yüreğimizi daha çok genişleteceğiz ve aklımızı bu halkın sorumluluğuyla olgunlaştıracağız.
Hepinizi seviyorum. Hep birlikte başaracağız!
Biz Girne’de başardık, aile olduk, halkımızla bütünleştik.
Her yerde başarabiliriz!’’