Afrika gazetesinin Perşembe günkü manşetini ve köşe yazısını Bulut Akacan ve çalışanlarına verilen haksız ve fahiş hapis cezasına ayıran Afrika Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent, bu cezanın neden haksız olduğu ve bu karara neden isyan ettiğiyle ilgili düşüncelerini Haberci’ye anlattı. İş insanı Bulut Akacan ve çalışanları Orçun Özorçun ile Vasıf Kurbanov’a karıştıkları darp olayı nedeniyle, yargılandıkları Girne Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen ikişer yıllık hapislik cezasının haksız olduğunu savunan tek basın kuruluşu Afrika gazetesi ve gazetenin genel yayın yönetmeni Şener Levent oldu. Deneyimli gazeteci Şener Levent, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı korkusuzca sesini yükselterek, mahkeme kararına isyan etti. Afrika gazetesinin Perşembe günkü manşetini ve köşe yazısını Bulut Akacan ve çalışanlarına verilen haksız ve fahiş hapis cezasına ayıran Şener Levent, bu cezanın neden haksız olduğu ve bu karara neden isyan ettiğiyle ilgili düşüncelerini Haberci’ye anlattı. “Ben cesaretli bir iş yaptığımı değil, gerçek gazetecilik yaptığımı yani yapmam gerekeni yaptığımı düşünüyorum. Ortada büyük bir haksızlık ve mağduriyet vardır ve bu mağduriyeti yaratan da en yüksek makamlardır. Ben eğer bir gazeteciysem bu haksızlığı yazmayıp da neyi yazacağım? Geriye kalan tüm gazetelerin de aynı tutum içerisinde olmalarını beklerdim çünkü burada karşı çıkılması gereken çok ciddi bir haksızlık var ve bu haksızlık bizim yargımızı ve polisimizi ilgilendiriyor” diyen Afrika Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent, Afrika gazetesinin Perşembe günkü sayısının manşetinde ve kendi köşesinde, İş insanı Bulut Akacan ve çalışanlarına verilen 2 yıllık hapis cezasına yönelik yaptığı eleştiriyi savundu. Levent, “Ben bu haksız karara karşıyım. Sonuna kadar da karşı çıkacağım. Adaletin böyle yerlerde sürünmesine göz yummam mümkün değil. Bu kararın bir an önce düzeltilmesinden yanayım yoksa bu hukuk tarihimize kara bir leke olarak geçecek. Eğer bu kararın düzeltilmesi için geri adım atılmazsa o zaman düşüneceğimiz tek bir şey kalır, o da karşı gelemeyeceklerin büyük güçlerden gelen bir baskıyla bu kararı verdikleridir. Bu durumda da yargının bağımsızlığı gibi bir durumun söz konusu olmadığını gösterir ve yargı da elimizden gitti demektir. Hangi güçler bastırıyorsa bu güçlere karşı bizim mücadele etmemiz gerekir” dedi. “BİZİ LİNÇ EDİP ÖLDÜRMEK İSTEYENLER NEREDEYSE ÖDÜLLENDİRİLECEKTİ” “Ortada bir darp olayı ve bu olaya verilen 2 yıl hapislik cezası var. Emsali görülmemiş bu kararın nasıl verildiğinin detaylı şekilde incelenmesi gerekiyor. Bugüne kadar hukuk tarihimizde hiç kimseye darp nedeniyle 2 yıl hapis cezası verilmedi. Ya para cezası ya da 2-3 ay hapis cezasıyla cezalandırılan benzer davalar ve bununla ilgili sayısız örnek var. Özellikle bizim gazetemizle ilgili olan örnek bu kararlar arasında yer alan çok ciddi bir örnektir. Geçtiğimiz yıl gazete olarak biz bilinçli ve planlanmış bir saldırıya uğradık. Gazetemizin önüne toplananlar bizi linç etmeye kalktılar, taş yağmuruna tuttular. Pencerelerimizden, balkonlarımızdan içeriye girdiler. Yalnız taşlarla ya da sopalarla saldırmadılar. Polisin tutuklayıp serbest bıraktığı kişilere baktığımız zaman, bazı kişilerin döner bıçaklarıyla buraya geldiklerini de biliyoruz. Ayrıca bizi yakmak dahi istediler ve Sivas Madımak’ta olduğu gibi ‘Yakalım, Yakalım’ naraları attılar” diyen Şener Levent, “Maalesef polisimiz sadece bu yaşananlara seyirci kalmakla yetindi ve o gün hiçbir tutuklama yapmadı. Dürüst davranan ve görevini yapan tek bir polis görevlisi vardı o gün burada. Lefkoşa Polis Müdürlüğü Adli Şube Amiri Ali Savaş Altan, aşağıdaki giriş kapısını kendi ekibiyle birlikte sıkıca korudu ve saldırganların aşağıdan yukarıya çıkmalarını engelledi. Ali Savaş Altan, yukarıdan gelen ‘müdahale etmeyeceksiniz’ talimatını çiğneyip hayatımızı kurtardığı için daha sonra cezalandırıldı ve üzerine atılan iftiralarla açığa alınıp mahkemeye verildi” şeklinde konuştu. “YARGIÇ TACAN REYNAR BİLE YAŞANANLARA KAYITSIZ KALAMADI” Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Polis Genel Müdürü ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’nı makamına çağırıp konuyla ilgili izahat istemesi üzerine polisin tutuklamalar gerçekleştirdiğini ve sadece 6 kişiyi tutukladığını anımsatan Levent, bu kişilerin tutuklanma, yargılanma sürecinin ve sonuçlarının da toplum tarafından tüm detaylarıyla bilinmesi ve unutulmaması gerektiğini vurguladı. “Bu süreçte 8 yıllık kıdemli bir yargıç olan Tacan Reynar, gördüğü baskılar, ölüm tehditleri ve yaşadıkları karşısında kayıtsız kalamayarak görevinden istifa etti. Başsavcılık canımıza kast eden bu saldırganların Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmalarına engel oldu. Böylece alt mahkemede yargılanan bu saldırganlar 2 ile 6 ay arasında hapis cezası alıp kısa süre içerisinde şartlı tahliye ile serbest kaldılar” diyen Şener Levent, “Yasa dışı topluluk tarafından öldürmek amacıyla yapılan bir linç girişimi mahkemelerimizde Ağır Ceza davası olarak görülmedi” dedi. “BU KARAR YARGININ YÜZ KARASIDIR” “Bizi öldürmeye gelenler Ağır Ceza’da yargılanmadılar fakat taammüden olmayan ve ortada büyük bir düşmanlığın bulunmadığı bir darp olayında Bulut Akacan ve çalışanları Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandılar. Bizi öldürmeye gelenler 2 ile 6 ay arasında bir hapis cezasıyla bu işten sıyırdılar fakat taammüden olmayan bir darp olayında bu arkadaşlara 2’şer yıl hapislik cezası verildi” diyen Şener Levent böylesi bir kararın adil olmadığını söyleyerek bu kararın yargının yüz karası olduğunu vurguladı. “KIRIK CAMLA BOĞAZ KESEN TURİST BİLE TUTUKSUZ YARGILANIYOR” Mağusa’da Ağustos ayında ülkeye turist olarak geldiğinin ertesi günü alkollü şekilde olay çıkaran ve bir kişiyi boğazından kırık cam parçasıyla yaralayan zanlının bile teminatla serbest bırakıldığını anımsatan Levent, söz konusu davada Bulut Akacan’ın sağlık sorunları nedeniyle ağır şartlar altında teminatla serbest kaldığını, Orçun Özorçun ile Vasıf Kurbanov’un ise aylarca tutuklu yargılandıklarını dile getirdi. “Bugün öğrendiğim bir olay var ve bu konuyu yarın (bugün) gazeteme ben de taşıyacağım. Lefkoşa’da park yeri kavgası nedeniyle bir çift saldırıya uğradı ve saldırıya uğrayan hamile kadın çocuğunu düşürdü, kocasının ise burnu kırıldı. Savcılık ve polis, bu çiftin saldırgandan şikâyetçi olmamaları ve şikâyetlerini geri çekmeleri için para teklifinde dahi bulundu. 5 yıl süren bir dava sonucunda ise saldırgan sadece 1 ay hapislik cezası aldı. Ayrıca, kavga olayının yaşandığı gece o dönem Milletvekili olan Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı Zorlu Töre, saldırganın evinde misafirdi ve polise giderek şikâyetçi olmak isteyen bu çiftin şikâyetçi olmaları bile engellenmeye çalışıldı” diyerek bunlar gibi yüzlerce örnek olduğunu söyledi. “BU ADALETSİZLİĞE SESSİZ KALIRSAK YARIN DA BİZE HAKSIZLIK YAPILDIĞI ZAMAN KİMSE SESİNİ ÇIKARMAZ” Birçok darp olayında mahkemeler tarafından suçlulara para cezası ya da 2-3 aylık hapislik cezaları verilmesine rağmen Bulut Akacan ve çalışanlarının karıştığı darp olayı için 2’şer yıl hapislik cezası verilmesine Barolar Birliği’nin hukuk camiasının, sivil toplum örgütlerinin, sendikaların ve siyasi partilerin karşı çıkmaları, bu kararın adaletsiz ve yanlış olduğunu tüm kamuoyuna duyurmaları gerektiğini savunan Şener Levent, “Ortada büyük bir yanlış ve hata var. Eğer bu yanlış düzeltilmezse kimsenin yargıya ve adalete karşı hiçbir güveni kalmaz. Böylesi bir adaletsizliğe karşı herkesin sessiz kalmasına anlam veremiyorum. Birkaçımız dışında bu karara kimsenin tepki göstermemesine çok şaşırdım. Eğer şimdi bu haksızlığa ve adaletsizliğe karşı sessiz kalınırsa günü geldiği zaman bu adaletsizlik er geç bir gün herkesin karşısına çıkabilir” diyerek “Hani derler ya ‘susma sustukça sıra sana gelecek’ işte bu durum da aynen böyledir” şeklinde konuştu. “BİRİNİN DÜĞMEYE BASTIĞINI DÜŞÜNÜYORUM” Bu davada ülkenin en tecrübeli ve başarılı avukatları arasında yer alan Kıvanç Rıza, Mustafa Asena ve Emekli Yargıç İlker Sertbay gibi avukatların sanıkları savunduğuna dikkat çeken Şener Levent, “Ben bu avukatların sanıkları başarısız şekilde savunduklarına inanmıyorum fakat buna rağmen bazı engelleri aşamadılar. Bu da demek oluyor ki hepimizin de fikir birliği yaptığı şekilde birileri tarafından düğmeye basıldığı düşüncesi ağırlık kazanıyor. Zaten bu davanın akabinde gelişen; Bulut Akacan’ın babasının tutuklanması, Altınbaş ailesiyle ilgili iddialar ve tutuklanma olayları da bu iddiaları güçlendiriyor. Bu düğmeye de burada değil Türkiye’de basıldı. Düğmeye basacak bir kişi var. Peki, eğer bu iddialar doğruysa neden böyle olduğu da ayrı bir soru işareti. Bunun üzerinde de çok ciddi şekilde düşünülmesi gerekiyor” dedi. “HAKSIZLIĞA KARŞI SESSİZ KALAN KİMSE BEN GAZETECİYİM DEMESİN” “Medya sektöründe yer alan ve özellikle medya destek projesi altında hükümetten para da talep eden diğer gazeteci arkadaşlarıma da tavsiyem şudur ki, öncelikle gazeteciliklerini yapsınlar. Gazetecilik böyle kritik zamanlarda yapılır. Eğer siz böylesi adaletsiz bir mahkeme kararına tepki göstermeyen bir gazeteciyseniz, siz gazeteci değilsiniz. Mahkeme kararları eleştirilemez diye bir kural yoktur. Mahkeme kararları elbette eleştirilebilir. Eğer ki mahkeme göz göre göre haksız bir karar veriyorsa ve ben de gazeteciysem, basında dördüncü kuvvet olan denetim kuvveti olarak sayılıyorsa, benim de mahkemeyi denetleme hakkım vardır. Bu haksızlıkları yazmadan gazetecilik yapmak doğru olmaz. Gazeteler esas bu günler için vardır. Gazeteler sıradan haberleri yazmak için değildir. Bir insanın başına gelen bir felaketi siz gazetenize taşımazsanız ve bu haksızlığın nereden kaynaklandığına gazetenizde yer vermezseniz nasıl gazeteci olursunuz” diyen Şener Levent, tüm meslektaşlarına bu konuda duyarlı olmaları ve adil davranmaları çağrısında bulundu. “Çeşitli sebeplerle bazı insanlara karşı tepkili olabilirsiniz fakat kim olursa olsun, siyasi sebeplerle karşıt görüşlerde olduğunuz biri de olabilir, isterse hiçbir zaman yanımızda olup bizi desteklemeyen birisi olsun, eğer siz gerçeği arayan ve doğruyu yazan bir gazeteciyseniz haksızlığa uğrayan kim olursa olsun onun yanında olmalısınız. Kimseye ‘oh olsun’ diyecek durumda değiliz. Eğer biz bunu yaparsak, ileride bize karşı yapılacak olan bir haksızlığı da şimdiden onaylamış oluruz. Sevmediğimiz birisi olsa dahi birisi haksızlığa uğramışsa, adalete olan inancımızdan dolayı onu da savunmak durumundayız. Gazetecilik ancak bu şekilde dürüst olarak yapılabilir” şeklinde konuşan Şener Levent, “Herkesin bir vicdanı vardır ve hayatınızda her şeyden uzaklaşıp ayrılsanız bile vicdanınızdan asla ayrılamazsınız” dedi. Şener Levent adaleti savunmayanların bir gün vicdanlarıyla karşı karşıya kalacaklarını da sözlerine ekledi.
Editör: TE Bilisim